Çünkü, öyle anlaşılıyor. Anadolu, Türkiye’nin Trakya’nın dışında kalan büyük parçası. Siz, aksini söyleseniz de Trakya’lılar, partiniz tarafından  dışlandıklarını sanabilirler.

                                 GÜÇLÜ BİR PARTİ LAZIMDI

     Değerli okuyucularım; temizliği, şeffaflığı ve özellikle  beyazlığı ifade etmesi için partilerine AK Parti diyen, AK sözcüğün ortaya çıkması için A’sını Adalet, K’sını da Kalkınma diye açıklayan AKP, memlekette ne bir adalet bıraktı, ne de bu  milleti kalkındırdı.

    O iki harfli bu sözcüğü, bulaştığı cümle hırsızlık ve yolsuzluklarla “kapkara” yapıp, adaleti yerle bir etti. Bu milleti değil, sadece mensup, yandaş ve yalakalarını  kalkındırdı. Ona oy veren Türk milleti, böylece havasını aldı.

     Yiyip, içip, satıp, savıp memleketi bitirdiler. Haramla israfı, kendilerine adeta rehber yaptılar. Çok zengin oldular. Sultan III. Ahmet’in 12 yıllık Lale Devri’nden (1718-1730) daha görkemli, daha insafsız, daha savurgan ve daha korkusuz bir Saltanat Devri yaşadılar.

   Onlarınki de 12 yıl sürdü ancak, III. Ahmet’in dönemi bittiği halde, onların dönemi devam ediyor. Sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa, işin sonunu bildiği için beklediği oldu. Saray’ın damadı olmasına rağmen, çok güvendiği Sultan III. Ahmet, onu feda etti.

      Sadrazam Davutoğlu Ahmet Paşa ise, bilgisiz ve korkusuz. Üstelik, AK-Saray’ın damadı filan da değil. İşin sonunu, herhalde bilmiyor ve Sultan I.Tayyip’e çok güveniyor.

     Mizahı seven Türk halkı, şimdi bu benzetmeleri ve hatırlatmaları yapıyor.

    Mizahı bir yana bırakalım, içine düşürüldüğü bu durumdan memleketin kurtarılması için, güçlü bir siyasi partiye ve güçlü bir lidere şiddetle ihtiyaç var.

    Mecliste muhalefet yaptıklarını sanan CHP ve MHP ile bu iktidarın, bu ülkenin başından uzaklaştırılması ve ülkenin düze çıkarılması, artık imkansız görünüyor.

    Millet olarak, güçlü bir lider ve güçlü bir partinin ortaya çıkmasını beklerken, çıka çıka CHP’nin içinden kendisini Cumhurbaşkanı adayı göstermedikleri için Emine Ülker Tarhan hanım çıktı.

    Bayan olmasının hiçbir sakıncası yok. Üstelik, siyasette yetenekli ve bilgili bir bayan. İngilizlerin, Demir Leydi dedikleri Margaret Thatcher

 da bayandı. Almanların Merkel’i de bayan. Başka nice Kraliçeler var.

    Bizim de, Tansu Çiller adlı bir bayan Başbakanımız oldu. Ama, onun arkasında koskoca bir Süleyman Demirel vardı. Ve onun iktidar olduğu günün şartları ile, bugünün şartları çok değişti.

    İşin ilginç yanı, bugüne kadar siyasi iktidarlara karşı nice partiler kuruldu. Şu anda, legal görünenlerin sayısının 58 olduğu söyleniyor. Daha fazla olduklarını söyleyenler de var. Hiç biri,  birer tabela partisi olmaktan öteye gidemedi.

                    SEÇİM YİNE YAKLAŞTI VE TREN YİNE KAÇTI

    AKP’nin bu kadar hırsızlık ve yolsuzluğuna ve ülkeyi bataklığa sürükleyen kötü yönetimine rağmen, karşısına güçlü bir siyasi parti ne yazık ki çıkmadı. Muhalefet etmek bir yana, kimi hallerde CHP, kimi hallerde MHP, iktidara hep destek oldular.

     PKK‘nın eylemleri, CHP’nin desteklediği kanunla adeta yasal hale getirildi. İktidarın, salt din sömürüsünü hedefleyen başörtüsü serbestisi de, MHP’nin desteğiyle gerçekleşti.

     İktidar, bu iki partiyi Muhalefet Partisi gibi görmüyor ve hiçbir şekilde ciddiye almıyor. Birinin lideri taraftarlarına; “İktidara karşı verilen tepkilere karışmayın, sokağa çıkmayın.” derken, diğerinin lideri bir Genel Başkan olarak değil de, bir “Genel Müdür” gibi görülüyor. Küçümseniyor ve istiskal ediliyor.

       İşte o sebeple, yeni bir partinin kurulmasına, bu iktidarın ipliğini pazara çıkaracak, çıkarmakla kalmayıp o ipliği boyunlarına dolayacak bir siyasi lidere ihtiyaç var.

      Emine Hanım’ın, kimliğine ve kişiliğine saygımız var. Liyakatinden de kuşkumuz yok. Ancak, kurduğu parti, bu iktidarın freni ve alternatifi olamaz. Emine Hanım, partisine ad verirken,  Trakya’lıları kızdırdığını da unutmasın.

      Değerli okuyucularım; görünen o ki, AKP bu durumları gördükçe, önümüzdeki seçime yine büyük bir keyifle hazırlanıyor.

     Cümle hırsızlık ve yolsuzlara ve AK-Saray şatafatına rağmen halk, oy’unun bir kısmını geri çekse de, AKP’nin yeniden iktidar olacağı tahmin ediliyor.

    Yok, alternatifi yok. Karşısında güçlü ve dişli bir muhalefet yok ve çıkmıyor.

    Ülkenin talanı, iyice bitirilinceye kadar sürecek. Kimi vatandaşlar, seçimden seçime dağıtılan erzakla avunurken, yandaşlar zenginleşmeye devam edecek.

    Türk halkı bunlara alıştı, ama bu gidişle ülkemiz bölünecek. Topraklarımızın bir kısmı bizden alınacak.

     Ülkeyi korumakla görevli Türk Ordusu kışlasında, “Yaylalar, Yaylalar …” diye talim yaparken, o güçlü ve saygın Türk devleti ile Türkiye Cumhuriyeti küçülecek, saygınlığını kaybedecek.

    Ülkeyi yönetenlerin gaflet, dalalet ve hıyanetinden, gelecek nesillere karşı sadece onlar değil, bu vahim durumu seyreden bizler de sorumlu olacağız.

    Yüce Rabbim, o günleri bize göstermesin!