ads
DOLAR 36.58 ₺
EURO 39.76 ₺
STERLIN 47.22 ₺
G.ALTIN 3,407.67 ₺
Ç.ALTIN 5,657.79 ₺
BİLEZİK 3,155.90 ₺
BTC 78,658.22 $
ETH 1,837.38 $
BİST 10,422.24

Ormanların içi çöplükten geçilmiyor

Yayınlama: 13 Kasım 2014 Perşembe 23:02 Kaynak: Haber Merkezi Editör:

Ormanların içi çöplükten geçilmiyor

Güngörmez ormanları Sıla evlerinin çöplüğü mü?  Sıla evlerinin çöpünü kim topluyor? Bu çöpler neden orman içine atılıyor? Çevreye ve doğaya karşı yapılan bu tecavüze kimse neden sesini çıkarmıyor?

Saray mahallelerinden Kavacık, Ayvacık, Güngörmez, Küçükyoncalı, Bahçeköy ve Safaalan ormanları çöplük deryası olmuş. Ormanların içine atılan çöpler ve yaşanan bu olumsuzluklar orman görevlileri de dahil hiç kimsenin umurunda değil. Ormanların içi rezalet ve çöplükten geçilmiyor. Hatta bu tahribatı yapanlara göz bile yumuluyor.

İnsanoğlunun ormanlara verdiği tahribat her geçen yıl artarken, tüm dünyada ve Türkiye'de olduğu gibi Saray'da da ormanlar yok oluyor. Bu güzelim ormanları yok etmeye çalışan güçlerin önüne kimse geçemiyor. Geçenlerin de başına nelerin geleceği meçhul.

Türkiye'de insanoğlunun ev yapmak, fabrika inşa etmek, yol yapmak, tarla açmak, maden çıkarmak, taş ocaklarında dinamit patlatmak, taş çıkarıp ormanları toz toprakla örtmek ve son günlerde rüzgar santralleri kurmak gibi kişisel çıkarları uğruna ve kimi zaman da sadece yok etmek için acımasızca ormanları kesip yaktığını görüyoruz.

Düşünün gariban bir vatandaş ormana gidecek, bir kucak kuru odun toplayıp evine getirecek. Ormancı da onu görecek. Vah başına gelenler!  İşte o vakit anasından emdiği süt burnundan gelecek. Veya kışın yakmak için bir at arabası ile, ormanda kurumuş odunları toplayıp evine getirecek. O zaman bakın işte başına neler gelecek?
Peki, Güneşkaya'daki manzaraya ne diyeceksiniz? Koca ormanlık alan göz göre göre yok olup gitti. Hiç kimsenin umurunda değil. Akçansa taş ocağı her geçen gün alanını genişletiyor. Yani anlayacağınız hem Saray'ın suyu, hem de Saray'ın o güzel doğası yok olup elden gidiyor.  

CİĞERLERİMİZİ YOK ETMEYELİM!
Eskiden yemyeşil olan bu alan şimdi taş ocağının kırıntılarından ve toz topraktan geçilmez bir halde. Yani o bölge içler acısı.
Saray Belediyesi'nin Güneşkaya Mevkii'ni “Akçansa” firmasına heba ettiği bu alan, artık öyle bir hale geldi ki; canlılar bile orada yaşamaz oldu.
Saray Belediyesi Güneşkaya mevkiini heba etmenin bedeline karşı Saray'a bir su havzası kazandırdı. Belediye bu suyu getiremez miydi? İsteseydi getirebilirdi. Peki, şimdi soruyorum bundan kim zararlı çıktı? Tabi ki başta Saray Belediyesi ve Saray. Saray o güzelim doğa ve tarihi alanlarını kaybetti.
Akçansa firması, geçtiğimiz dönem belediyede görev yapan başkan ve meclis üyelerinden, Güneşkaya mevkiine bir taş ocağı açmak için izin istemişti. Dönemin belediye yetkilileri ise bu işe karşı çıktı. Ama belediyenin işe karşı çıkması pek bir şey ifade etmedi. Çünkü bu işe sağlıklı bir şekilde sarılmadılar.  Ancak "Akçansa" firması kararlıydı. "Biz buraya taş ocağı açacağız" diyerek işi yargıya taşıdılar. Dönemin belediye yetkilileri konuyu yargıda sıkı bir şekilde takip edemeyince, dava belediye aleyhine sonuçlandı. Yani belediye davayı kaybetti. "Akçansa" firması da haliyle davayı kazandı. Belediye davayı kaybedince, "Akçansa" firmasından nasıl faydalanırız düşüncesi ile arayış içine girerken, sonunda bir karara varıldı. O tarihte Saray'ın bir su sorunu vardı. Su kaynağı hazır; ancak belediyenin suyu getirecek gücü yok. Bu suyu Saray'a getirmek maliyet işi. Belediye Saray'a bu suyu getirecek gücü olmadığını anlayınca, "bu suyu Akçansa firmasına yükleyelim ve Saray suyuna kavuşsun" diyerek, belediye taş ocağının açılmasına karşı hiç bir zorluk çıkarmadı ve her şeyine de destek verdi.
Akçansa firması da bu talebi kabul etti. Ancak "Akçansa" firmasının bir başka talebi daha ortaya çıktı. Akçansa firması yetkilileri, "Biz sizin her dediğinizi yaparız. Bizim açacağımız taş ocağının içinde bir de beton santrali kurmayı düşünüyoruz ve ruhsatını istiyoruz" diye talepte bulundu. Belediye bu talebi de kabul etti. Ve tüm işlere tamam diyerek destek verildi. Yani belediye tamamıyla Akçansa firmasının her dediğini kabul etmek zorunda kaldı.
Yani Akçansa firması temelini sağlam atarak, yıllar boyunca burada kalıp önce Güneşkaya mevkiine yerleşti, bundan sonra da ne yapacak ve neler isteyecek bilinmez…  

ASLA DOĞAL OLANIN YERİNİ TUTAMAZ!
Dünyada her yıl ortalama 13 milyon hektar, yaklaşık İç Anadolu Bölgesi'nin yüz ölçümü kadar orman yok oluyor. Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde dünya genelinde kaybedilen ormanlar geri gelmiyor. Vize yolu üzeri Kavacık Köyü'nün alt bölgesinde "Polis ağaçlandırma alanı" olarak adlandıran alanda dikilen ağaçların büyük bir kısmı kurudu. Ona benzer bir diğer alan da Büyükyoncalı Mahallesi (eski ismi yeni köy) girişinde bulunan  "Jandarma ağaçlandırma alanı." Bölgede yapılan ağaçlandırmada onun da akıbeti diğerini aratmadı.

Ağaç dikmek tabi ki çok güzel. Ancak dikilen ağaçların mevsimine göre bakımı yapılmalı. Aksi halde dikilen ağaçların akıbeti hüsrana uğrar. Yani oraya verilen bunca emeğin yanı sıra yapılan masraflar da boşa gider.     
Doğal ormanlarda yüzlerce tür ağaç, bitki, hayvan bir arada uyum içinde yaşayan bir ekosistemi oluşturur ve insan eliyle oluşturulan hiçbir ağaçlandırma, asla doğal olanın yerini tutamaz. Bu nedenle doğal ormanların korunmasına önem gösterilmelidir. Bu konuda herkes üzerine düşeni fazlasıyla yapmaya gayret göstermelidir.

 

İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4