ads
DOLAR 36.24 ₺
EURO 38.02 ₺
STERLIN 45.61 ₺
G.ALTIN 3,352.91 ₺
Ç.ALTIN 5,651.17 ₺
BİLEZİK 3,152.21 ₺
BTC 97,628.73 $
ETH 2,701.12 $
BİST 9,877.59

Siyasetin Acizliği

Yayınlama: 10 Kasım 2014 Pazartesi 23:08 Kaynak: Haber Merkezi Editör:

Siyasetin Acizliği

Ülke sorunlarının kaynağı ve çözüm yeri, hükümettir. Sorunları görmeyen ve çözemeyen hükümeti temize çıkarıp suçu başka makamlara ve muhalefete atmak acizliğin göstergesidir.

Ülkemizde sistem izin verdikçe kendine muhalefet yapacak materyal kazanan siyasettir. Her hükümet dönemde yapılan yolsuzluklara rağmen, sistem ses kaydını çıkarınca ''hırsız var'' diye bağıran yine siyasettir. Yani ülkemizdeki siyasi sistem hem hırsızlık yapıyorsun ve hem de hırsız var diye bağırıyorsun.

Türkiye’de maalesef sol seçmen kadar demokratik hakların kullanımı konusuna alışık olmayan, ülkenin ezici çoğunluğunu oluşturan sağ seçmen çoğu zaman siyasetçi ya da toplum önderleri aracılığıyla konuşmayı tercih eder. Çünkü ülke asla o kadar demokratik tartışma zeminini kaldıracak kadar sağlam olmadı ve bu açıkça hayatın her aşamasında karşımıza çıkar. Vatandaş ta bunun bilincindedir her zaman, zira trafikte öndeki arabaya bile bir saniye tahammülsüzlükte olan komşusuyla demokratik bir tartışmanın, kavgayla ya da tatsızlıkla biteceğini ve bu demokratik zeminin asla olmadığını da bilir. Bildiği için çocuğunu eyleme yollamaz, isyanı sevmez, hakkını sonuna kadar aramaz, devletle tartışmaz yani kısacası ''demokrasi sandıkta başlar ve biter.''

Aslında hükümetlerden kızmakta haklı olan çok demokrat vatandaşlarımız haklılardır ama bilmedikleri acı gerçek şudur ki, Türkiye halkının büyük çoğunluğu demokrasi konusunda henüz kendilerinin istediği seviyede asla değillerdir. Dolayısıyla hükümetler onlar için demokratik eylem karşıtı durumunda olsa da iktidar hala çoğunluğun sesini yansıtıyor.

Hükümetler değil değişmesi gereken sistem. Maalesef tüm toplumun demokrasi bilinci gelişmeden hükümetlerin değişmesini beklemek de haksızlık olur. Dolayısıyla Yolsuzluk iddiasının bile Batıda istifa gerekçesiyken Türkiye 'de henüz o konumda bir olgunluğa erişmemiş olması da bununla açıklanabilir. Zira vatandaş iddialardan çok en çok inandığı demokratik hareketi olan sandığa bir operasyon yapıldığı kanısında ve oy verirken de böyle davranacak gibi. Aslında yolsuzluklar konusunda yıllardır siyasilerin oy elde etme dışında somut adım atmamış olması da vatandaşın, maalesef yolsuzluk iddiasının değersizleştirilmiş siyasi bir argüman haline getirildiği düşüncesini daha da güçlendiriyor.

Sonuç olarak iktidarlar güçlü kılan, birinci sırada cesareti. Türkiye'nin sahip olduğu demokratik kültürü ve halkın düşüncesini iyi okuması ve de bunu meydanda yüksek sesle dile getirmesi sayılabilir. Yolsuzluk iddialarının da yeteri kadar tepki yaratmamasını belki de en iyi bu açıklıyor.

Kim bilir belki bir gün Türkiye'de yüksek düzeyde demokratik kültüre sahip olabilirse, trafikte öndeki aracı bekleyecek düzeyde sabırlı olabilirse ve yolsuzluklar siyasette oy kapma yarışının argümanı olmaktan çıkarsa, iktidarlar değişmek zorunda kalabilir. Ya da o zaman toplum mevcut veya yeni iktidarın yerine istediği lideri tayin eder.

Kimi hükümetler, az ve belirli sayıda kişinin, bir ülkenin veya müessesenin idaresini ellerinde bulundurup, hâkimiyet teessüs etmeleri. Gerçek iktidarın birkaç kişinin, bir grubun, birkaç ailenin veya bir sınıfın elinde bulunduğu idare tarzıdır. Menfi mana ifade etmekte olup, sosyal ve siyasi hakların sınırlandırıldığı, kamu gücünün belli bir azınlık lehine adaletsizce kullanıldığı idareler oligarşik idarelerdir.

Ülkemizin bugün geldiği noktada, siyasetçilere, siyasi partilere ve ülkesini seven bütün vatandaşlarımıza büyük bir görev düşmektedir.
Vatandaşlarımız o kadar mutsuz ve umutsuzdur ki, siyasetçilerden, siyasi partilerden ve neredeyse bütün devlet kurumlarından umutlarını kesmek üzeredirler. Bu acı gerçeği görmeden yaşamaya devam edersek, ülkemizde sistem çökecek, bu çöken sistemin altında hep birlikte kalacağız.

İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4