Öğrenme fikrine, şu ana kadar geçerli durumun aksine, daha çok öğrenenin bakış açısından bakmak önemlidir. Buradaki fikir, günlük yaşamımızdaki yerlerde bulunan potansiyel öğrenme durumlarını tanımak ve bunlardan hedefli bir şekilde yararlanmak veya buralarda öğrenme durumları yaratmak ve aktif olarak geliştirmektir. İdeal olarak, bir bireyin veya bir grup insanın ifade edilen veya varsayılan öğrenme ihtiyaçları bu sürecin başlangıç noktasını oluşturmalıdır. Bu, örneğin, belirli bir sorunu çözme veya belirli bir soruya cevap bulma isteği olabilir. Alternatif olarak, bir öğrenme ihtiyacı günlük yaşamdaki bir durumdan anlık olarak ortaya çıkabilir. Bu daha sonra kendiliğinden öğrenmede keyif ve eğlence ile ilişkilenir. Sonuç olarak, yapısal olarak farklı en az iki öğrenme fırsatı mümkündür. İlk olarak, problem çözme odak noktasıdır ve öğrenme amaçlanmayan bir sonuç olarak ortaya çıkar.Bu aşamadaki önemli adım, neredeyse rastlantı eseri ortaya çıkan öğrenme şanslarını yakalamak ve öğrenme fırsatlarını genişleterek veya iyileştirerek ya da öğrenme için yeni yollar yaratarak bunları aktif olarak geliştirmektir. Burada bahsedilen öğrenme fırsatlarının her ikisi için de, çeşitli üretken yaklaşımlar mevcuttur. Öncelikle, sorunları veya bilgi eksikliğini bir öğrenme şansı veya fırsatı olarak görmek önemlidir. Öğrenme fırsatını o noktada doğrudan bir şekilde ve herhangi bir saptırma olmadan sunmak önemlidir. “Hayatı, yaşayarak öğreniyorum.” Başkalarının deneyimlerinden yararlanma bahsinde en çok duyulan ifadelerden biri. Okuyarak ya da dinleyerek başkalarının deneyimlerinden yararlananları neredeyse bitkisel hayat sürmekle itham eden bir ifade. Halbuki, hepimiz yaşamın içinde ve onun getirdikleriyle yüz yüzeyiz. Ama okumanın seçenekleri çoğalttığı, insanı yaşayabileceği şeylere hazırladığı da hesaba katılmalı. Okuyan, paylaşan insanlar daha bir kalabalık ve dolu dolu yaşamıyorlar mı? Onların hayattan kopuk olduklarını söyleyebilir miyiz? Sözgelimi birçok sanatçı hakkında yazılmış kitapları okuduktan sonra Mahzuni Şeref'in türkülerini daha bir farklı dinlemez mi insan? Elbette, Mahzuni Şerif'in türkülerini dinlemeden, sadece hayatını okumaktan söz etmiyorum. Madam Curie, radyoaktif maddelerin ölümcül olduğunu yaşayarak öğrendi ve hayatının ilerleyen yıllarında kanser oldu. Onun bulduğu verileri okumak yerine, ben de bunu bizzat tecrübe ederek mi öğrenmeliyim? Bu örneğimi okuyan bazı okuyucularım, aşırı bulacaklar belki, ama sadece yaşayarak öğrenmek, bazen bu kadar vahim sonuçlar doğurabiliyor.Aslında, kendi günlük hayatıma şöyle bir baktığımda her şeyi bizzat çözmenin ne kadar zor olduğunu daha iyi anlıyorum. Cep telefonum, bilgisayarımdan çevremizdeki insanlara ve onların tavırlarına kadar her şey çözülmeyi bekliyor. Bilenlerin tecrübelerinden yararlanmadan, yazılmış kitapları yada dokümanları okumadan, yada daha bilgili insanları dinlemeden her şeyi kendi başıma çözmeye çalışmak kabus olurdu. İşin en komik tarafı da, bir şeyleri keşfettiğinizi sanırken, o şeyin ne kadar kolay ulaşılır bir bilgi olduğunu anlamak olsa gerek.
|