ads
DOLAR 36.23 ₺
EURO 37.99 ₺
STERLIN 45.66 ₺
G.ALTIN 3,375.17 ₺
Ç.ALTIN 5,658.31 ₺
BİLEZİK 3,156.19 ₺
BTC 96,403.56 $
ETH 2,672.74 $
BİST 9,852.77

Demek ki Kemal Bey le Olmuyor !

Yayınlama: 12 Eylül 2014 Cuma 21:04 Kaynak: Haber Merkezi Editör:

Demek ki Kemal Bey le Olmuyor !

       Kurultay’a gitmesi, takdirle karşılandı. Ancak, aldığı oylar “değişim”e işaret ediyor. Bu seçimin galibi de, yine Tayyip Erdoğan oldu. Çünkü, Kemal ve Devlet Bey’ler, onun kadim dostu.

          Cumhuriyet Halk Partisi, beklenen Olağandışı Kurultay’ını yaptı. Herkes, lider değişikliği olacak mı diye bekledi, ama olmadı. Olamazdı, çünkü, oylamaya katılan delegeler, mevcut lider Kemal Kılıçdaroğlu’nun belirlediği kişilerdi.

        Ne var ki, Kılıçdaroğlu yeniden seçilmesine rağmen, geçerli sayılan 1155 oyun sadece 740’ını alabildi. Azımsanmayacak miktardaki 415 oy ise, Muharrem İnce’ye kaydı.

                                KEMAL BEY, NEDEN TÖKEZLEDİ?

      Kemal Kılıçdaroğlu’nun belagatında ve karizmasında hiçbir noksanlık yoktu. Onun da, rahmetli Bülent Ecevit gibi, sakin ve oturaklı bir kişiliği var. Hayat bilgisi ve siyasi tecrübesi de yeterli. AKP iktidarının bütün yanlışlarını ve özellikle yolsuzluklarını, herkesin anlayabileceği bir dille ortaya koydu. Yolsuzlukların, açık bir “Hırsızlık” olduğunu, ilk defa o dillendirdi. Başbakan’a, kafiyeli bir sıfat takıp, “Başçalan” dedi.  Cesaretle ve  açık bir dille her şeyi söyledi.

    Bu söyledikleri, iktidar tarafından ciddiye alınmadı, ancak Türk halkının üzerinde de fazlaca etkili olamadı. Demek ki, Kemal Bey’in söylem biçimi, iktidarın ve halkın üzerinde fazlaca etkili olamıyordu.

 Kemal Bey’in öteki  olumsuz yanı da, bölücü örgüte karşı açık bir tavır almaması ve PKK sözcüğünü, lügat’ından çıkarmış olmasıydı.

   İktidarın, PKK ile halvetini anladık, ama Kemal Bey’e ne oluyordu? Genel Başkan Yardımcısı yaptığı Sezgin Tanrıkulu’nun PKK’lıların Avukatlığını yaptığı, hep söylendi, durdu. İktidarın, PKK ile ilişkilerini yasal kılıfa sokmak için çıkardığı kanuna, CHP’nin destek vermesi olacak işlerden değildi.

   Bütün bunlar, Kemal Bey’in sicil defterine, hep kırmızı boyalı kalemle yazıldı.

                    MUHARREM İNCE, NİHAYET PATLADI !

     İnce, geçmişte bir Fizik Öğretmeni’ydi. İstanbul  Milli Eğitim Müdürü olduğum dönemde, Yalova henüz İstanbul’a bağlıydı ve o dönemde, İnce’nin Yalova Lisesi’nde öğretmenlik yaptığını söylediler.

    Muharrem İnce’nin Fizik bilgisi kadar, Edebiyatı ve natıkası da düzgündü. Siyasi mücadeleyi seviyor, meramını iyi anlatıyor, Tayyip Erdoğan’ın ve iktidarının yolsuz icraatını içine sindiremediğini çok sık aralıklarla söylüyordu. “O görevi ben yapmalıyım. Her şey ters yüz edilmeli ve bu iktidara hesapsız, kitapsız ve yolsuz biçimde icraat yapmasına izin verilmemelidir.” Deyip, CHP’yi iktidara taşımak ve açıkça Başbakan olmak istiyordu.

    İşte, her siyasi partinin ve liderinin hedefi ve gayreti bu olmalıydı, ama Kemal Bey’de bu niyet ve gayret fazlaca görünmüyordu. Onun amacı, ikinci parti olmayı korumak, iktidar olmanın sorumluluğundan mümkün mertebe kaçmak gibi algılanıyordu. Tıpkı, Devlet Bahçeli’nin yaptığı gibi.

   Tayyip Erdoğan da, onların bu halini görünce ellerini ovuşturuyor, seviniyor ve belki de el altından onları destekliyordu.

                                   BU DEVRAN, BÖYLE GİTMEZ !

   Tabii ki gitmezdi. Muharrem İnce, sonunda patladı ve aday oluverdi. 178 delegenin teklifiyle aday oldu, ama tam 415 oy aldı. Kemal Bey ise, 900 den fazla kişinin aday göstermesine rağmen, ancak 740’ının oyunu alabildi.

   Durum çok açıktı. Delegeler Kemal Beye; “Biz, seni seviyoruz, sayıyoruz, ama bakın gemi yürümüyor. Bu defalık yine seçelim, ancak sen seçimle değil, kendi isteğinle ayrılmış ol. Sana Bilge Kişi diyelim ve tecrübenden yararlanalım.” Demek istiyorlar.

   Nitekim, Kılıçdaroğlu yaptığı konuşmada, yeni bir şey söylemeden statükoyu muhafaza ederken, Muharrem İnce; “Bu iktidarın, herkesin bildiği bu yolsuz ve hırsız tavrını ve icraatını içime sindiremiyorum. Ve, CHP’nin lideri olarak Başbakan ben olmak istiyorum.” Diyerek, eleştirilerini ağır biçimde sıralarken, yapacaklarını da bir bir anlattı.

   Muharrem İnce, daha ne yapsın ki? Öyle sanıyorum, onu herkes anladı. İfadesi çok düzgündü ve beyanlarının tamamı doğruydu. Üstelik, söyledikleri sadece laftan ibaret olmayıp, hepsi de yapılabilecek şeylerdi.

                             HAYDİ ABBAS,  VAKİT TAMAM!

     Eh, artık vakit tamamdı ve değişim zamanı gelmişti. Açık söyleyeyim, Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçmişine ve şahsiyetine toz kondurulamaz. Ancak, 9 ay sonra yapılacak genel seçimde, CHP’nin onun liderliğinde yine % 25’lerde kalacağını buradan açık bir biçimde söylüyorum. Bahse girmek isteyenler varsa, girmeye de hazırım.

   “Peki, ne yapmalı?” Derseniz, Kasım’da bir erken seçim olmazsa, CHP’nin yeni bir Kurultay’a gidip, lider kadroda nöbet değiştirmesi lazım.

   Milliyetçi Hareket Partisi, bunu yapmaz. İktidar olmak gibi bir niyeti zaten yok. Devlet Bey’in kayd-ı hayat şartıyla bu partinin lideri ve AKP’nin payandası olmaya devam edeceği anlaşılıyor.

   Herkes, iktidar olmak için parti kurar ve çalışır, bunlarsa muhalefette kalabilmek için çalışıyorlar.

   AKP’nin “İleri demokrasi” dediği her halde bu olmalı.

 

İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4