ads
DOLAR 36.24 ₺
EURO 38.02 ₺
STERLIN 45.60 ₺
G.ALTIN 3,360.84 ₺
Ç.ALTIN 5,619.13 ₺
BİLEZİK 3,134.34 ₺
BTC 97,628.73 $
ETH 2,701.12 $
BİST 9,877.59

Yaşayarak hayatı öğrenmek

Yayınlama: 5 Eylül 2014 Cuma 22:48 Kaynak: Haber Merkezi Editör:

Yaşayarak hayatı öğrenmek

Yaşamın her alanındaki, deneyimlerimiz aracılığı ile öğrendiklerimiz, bizi güçlendirir.
Yaşayarak öğrenmek, hayatın içerisinde edindiğimiz deneyimlere sahip olabilmektir.
Deneyim sahibi olmak, yıllanmak veya çok yaşamak değildir. Yaşadıklarımızdan bir şeyler öğrenebilmektir. Sahip olduğumuz deneyimlerden aldığımız farkındalık ve algılama ile deneyim kazanabilmektir.

Okuyarak, izleyerek veya dinleyerek çok şey öğreniyoruz da, neredeyse hiçbiri, biz onları yaşamadan bir parçamız olamıyor. Ne kadar okursan oku, yaşamadan aşkı tanımıyorsun. Veya, ne kadar macera filmi izlersen izle, yüksek bir kayalıktan atlamadan cesaretin ne olduğunu bilmiyorsun. Ciddi bir trafik kazası yapmadan, dikkatli araba kullanmayı pısırıklık saymak da aynısı.
Yaşadıkça, bize öğretilenler anlam kazanıyor. Okunanlar belki de en çok ‘neyi yaşamayı tercih edeceğimizi belirlemede’ işe yarıyor.

Cebinde beş kuruş olmadan otostopla dünyayı gezen birine denk gelince, “yok, bu bana göre değil” derken, Ferrari kullanan birini görünce kendimizi o direksiyonda hayal edebiliyoruz. Veya tam tersi.
‘Seçtiğimiz’ kitap veya filmler, hatta arkadaşlarımız bize hep parasız bir bok yapamayacağımızı, sahip olunacak son model bir spor araba veya lüks bir evin ise başarı veya mutluluğun en önemli göstergesi olduğunu anlatıyor. Bir gezgin içinse hayatın anlamı, ne pahasına olursa olsun, yeni yerler görmek, yeni insanlarla konuşmak, alışagelmedik yemekler yemek veya doğanın içinde olmak…

Okuduğu üç beş kişisel gelişim kitabı ile değil de, yaşayarak tecrübe kazanmaya lafım yok. Deneyim hayatın olmazsa olmazı… Tamam da, benim yine de tecrübeli kişilere karşı bir alerjim var! En azında çoğuna karşı diyelim. "Biraz tuhaf oldu farkındayım ancak öyle."

Bir şeyler yaşayıp, hayattan ders alan kişilerde sabit ve doğal bir ‘ortak yan’ gelişiyor: Onlar çok şey biliyor! Çoğunun ortak düşüncesi ise; “tek bir doğru vardır.” Yaşadılar ya, biliyorlar! Çocuğuna ‘sokakta işin yoksa eve dön, yabancı biriyle de konuşma’ diyen bir baba mesela… Çünkü o, gençliğinde en çok sokaktan bir şeyler kaptığını çoktan unutmuş ve aldığı birkaç yarayı ise beyninden atamamıştır. O yaraların aslında ona neler kazandırdığının farkında bile değildir.
Sanırım ben, tecrübelerinden sıyrılan, yaşanan her ana yeni bir deneyimmiş gibi bakabilen kişilere ayrı bir hayranlık duyuyorum. Onlar ders vermiyor. İstenmeyecek şeylere karşı tedbir alıyor, üstelik bunu da çaktırmadan yapıyorlar. Hepsi bu.

İnsan, aşk ve ölüm dışında neyi isterse onu deneyimliyor.  Ne aşık olmak, ne de sevdiklerimizin ölümü bizim kararımız. Ancak ne ilginçtir ki, bize en derin deneyimleri yaşatan da yine bu ikisi.
İnsanları çok yakınını kaybettiğinde ölümler insanlara çok şey öğretti. Sürekli değişen kendini yeniden tanımama, hayata karşı duruşunu, neyi veya kimleri neden önemseme gerektiğini duyduğu üzüntüyü veya tıpkı aşık olmanın bizlere dünyaları yok saymak, değer vermek, hafiflemek veya özlemek nedir gösterdiği gibi…

İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4