ads
DOLAR 36.24 ₺
EURO 38.02 ₺
STERLIN 45.61 ₺
G.ALTIN 3,352.91 ₺
Ç.ALTIN 5,651.17 ₺
BİLEZİK 3,152.21 ₺
BTC 97,628.73 $
ETH 2,701.12 $
BİST 9,877.59

Abdullah Gül e Ali-Cengiz Oyunu

Yayınlama: 22 Ağustos 2014 Cuma 23:17 Kaynak: Haber Merkezi Editör:

Abdullah Gül e Ali-Cengiz Oyunu

 Cumhurbaşkanı olarak ettiği yemini, partisine sadakat gösterebilmek için bozdu. Tarafsız olamadı ve hükümetin önüne koyduğu bütün kağıtları imzaladı. Şimdi, salonun en arka koltuğunda.

      Baki Çallıoğlu’nun, nihavent makamında bestelediği güzel bir şarkısı var.

Nasıl olsa sonu gelmeyecek mi ?

Her güzel şey gibi bitmeyecek mi?

Bırakıp da bizi gitmeyecek mi?

………………

Elbet, onun da sonu gelecekti. Her güzel şey gibi, o da bitecekti. O, yerinde kalacaktı, ama bu defa ona alışanlar ve ondan kopmak istemeyenler, zorunlu olarak onu bırakıp gideceklerdi.

       Muhtıralarla karışıksiyasi bir çalkantının içindeyken, rüyasında bile göremediği bir koltuğa oturan Abdullah Gül o koltuğun sevgilisi iken, şimdi uzaklardan bakan o oldu.

        Abdullah Gül, yeni bir “lütuf” olmazsa, 7 yıllık sürenin sonunda o koltuktan kalkacağını, çok biliyordu.

        Onun tek bilmediği, kendisine karşı bu denli vefasız olamayacaklarıydı. Değerli dostum merhum Hayrettin Hekim’in dediği gibi, kamu görevlileri tıpkı bir kağıt mendile benzerler. Kullanılırlar ve çöpe atılırlar. Bu kimseler, velev ki Cumhurbaşkanı olsalar bile.

HER İSTEDİKLERİNİ YAPTI

     Abdullah Gül, namusu ve şerefi üzerine ettiği yemine sadık kalmadı. Kendisini o koltuğa oturtanlara karşı diyet borcunu ödemek için, önüne konulan bütün kağıtları imzaladı.

     Tarafsız olması gerektiğini ve tarafsızlığın “T” sini bile unuttu.

     O, böyle davranırken, diyet borcunu ödemek bir yana, gelecekte de yeni koltuklar düşledi ve geldiği misyonun kendisine sahip çıkacağını sandı. Hep söylendiği gibi“Vefa”nın, sadece İstanbul’un Fatih semtinde olduğunu, başka yerde olmadığını unutuverdi.

Ve, Tayyip Bey’in uyguladığı bir “Ali-Cengiz Oyunu” ile sahanın dışında kalıverdi.

 ŞİMDİ NE YAPACAK?

      “Kayıp Trilyon Davası”ndan yargılanmazsa, bir kamu emeklisi olarak hayatını sürdürecek. Kendi ifadesine göre, İstanbul’a taşınacağını ve çalışmalarına orada devam edeceğini söylese de, ihtimal o ki o artık  siyasi misyonunu tamamladı.

    Başka bir ihtimale göre, ona bel bağlayanların teşvikiyle yeni bir parti çalışması yapsa da,  Tayyip Bey’in karşısına artık öyle bir sıfatla çıkamaz. Daha doğrusu, çıkmaz.

    Bir umutla etrafını kuşatanlar, umutlarını kestikleri anda semtine bile uğramazlar ve adını bile anmazlar.

     İşin kötü tarafı, eşleri hanımefendi de, bu ayrılıktan ve zaman içinde oluşacak olan yalnızlıktan büyük ölçüde mutsuz olacaktır.

    Abdullah Gül, muhafazakar kesim dediği eski arkadaş ve dostlarının kendisine vefasızlık yaptığını söylerken, eşi ondan daha öfkeli görünüyor ve “Eşime, büyük saygısızlık yapıldı. Onlara karşı kalkışmayı, esas ben başlatacağım.”diyebiliyor.

   Eşinden söz açılmışken, küçük bir eleştiriyi buradan dile getirmek zorundayım.

    Abdullah Gül Çankaya’ya çıktığı zaman, eşi Köşk’ün tefrişini beğenmemiş, bunun üzerine alınan 20 trilyonluk (O zamanın para birimi öyleydi) ödenekle Köşk yenilenmişti. Yetmeyince, bir 20 trilyon daha harcanmıştı.

    Bu büyük harcamaya rağmen Köşkü yine de beğenmeyen Hanımefendi, Dışişleri Konağı’nda kalmayı tercih etmişti.

    Eh, durum böyle olunca da, Dışişleri Bakanı için devletin parasıyla ve aylık 56 bin liraya, yeni bir konak kiralanmıştı.

  KÖŞKÜ, TAYYİP BEY’İN EŞİ DE BEĞENMİYORMUŞ

      Yeri gelmişken, Çankaya Köşkü ile ilgili yeni bir haber daha aldığımızı belirtelim. Tayyip Erdoğan’ın eşi de, Köşkü çok “kasvetli” bulduğu için beğenmemiş ve orada oturmak istemiyormuş.

     Tayyip Bey,mahkemenin yıkım kararına rağmen, kendisi için Atatürk Orman Çiftliği’nin içinde yeni bir Köşk yaptırdı. Bu bina için, yaklaşık bir milyar lira harcandığı açıklandı.

     Ayrıca, İstanbul Çengelköy’de yeni onarılan son Padişah Vahdettin’in Köşkü de var. Boğazdaki Huber Köşkü de cabası.

     Tayyip Bey, bilindiği gibi Dolmabahçe Sarayı’nı da kullanıyor. Bunlar yetmediği takdirde, Beylerbeyi Sarayı, Yıldız Sarayı, hatta Topkapı Sarayı bile devreye girebilir.

     Geçen gün, bir marketin önündeki çöp kutusuna atılan patlıcan ve domatesleri poşetine doldurmaya çalışan kadına sordum. Dedim ki; “Onları bırak, gel sana içeriden seçip alayım, ama bir sorum var.  Bana doğruyu söyle, oy’unu kime verdin?”

     Kadın, başını kaldırıp yüzüme dikkatlice baktıktan sonra,gülümsedi ve biraz da çekinerek cevapladı.“Tabii, Tayyip Bey’e verdim.”.

 

İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4