Moved Permanently

       Türkiye’de darbeler, 27 Mayıs 1960 darbesiyle başladı. 12 Mart 1971 askeri muhtırasıyla nazari olarak devam etti. 12 Eylül 1980 de, tekrar fiili olarak hayata geçti. 28 Şubat 1997 de ise, (ne demekse) “Postmodern” diye bir ad takılarak, yine nazari olarak hayatımıza girdi.

      Hiçbir darbe tasvip edilemez, ama kimi durumlarda halk onu bir çare gibi görür.

      12 Eylül 1980 darbesi böyle olmuştur. 11 Eylül’e kadar, ülkemizde her gün ortalama 20 kişi anarşinin kurbanı oluyordu. Halk, sokağa çıkmaya korkuyordu. Devletin memurları bile sağcı-solcu diye ikiye bölünmüş, halkın kahvehaneleri birbirinden ayrılmıştı. Hemen herkes, birbirine kuşkuyla bakıyordu. Sabah evinden çıkanlar, akşama salimen evlerine dönebileceklerinden emin değillerdi.

     İnsan hayatı o kadar tehlike altındaydı ki, bir askeri darbeyle bu korkunç tehlikenin bir an önce ortadan kaldırılması isteniyordu.

      Orgeneral Kenan Evren, dönemin Genelkurmay Başkanı’ydı. Sonradan öğrendik ki, kendisine her kesimden yapılan başvurularda, “Bizi kurtarın, bu ülkeyi kurtarın.” diye istekler geliyormuş. Bu isteklerde bulunanlardan bile bunu işitmiş ve basından da öğrenmiştik.

      Ve, 12 Eylül 1980 günü gece yarısı, beklenen bu darbe yapıldı. Halkımız, derin bir nefes aldı. Anarşi, ülke çapında bıçak gibi kesildi.

    Darbenin, yasal hiçbir yanı yoktu ve olamazdı. Askeri İç Hizmetler Kanunu’nun 35.maddesi de, her darbeyi haklı gösteremezdi.

                       ANCAK, İŞİN BAŞKA BİR YÖNÜ VAR

     12 Eylül darbesinden sonra, hukukçular yeni bir Anayasa yaptılar ve Askeri Konsey’le, Danışma Meclisi’nin onayından sonra halkın oyuna sundular.

     Bu Anayasa’yla beraber, Kenan Evren’in de Cumhurbaşkanı olması, halkın onayına sunuldu.

     Bu arada, yeni hazırlanan Anayasa’nın geçici 15.maddesine göre, darbeyi yapanların, normal düzene geçildikten sonra bu sebeple hiçbir şekilde ve hiçbir konuda yargılanamayacakları ve bu dönemdeki icraatlarından dolayı sorumlu tutulamayacakları da hüküm altına alındı.

      Anayasa, halkın oyuna sunuldu ve Türk halkının neredeyse tamamına yakını yani % 92.8’ i bu Anayasa’yı, dolayısıyla bütün hükümlerini  onayladı.

     Bu Anayasa, daha sonra iktidara gelen bütün hükümetler tarafından uygulandı ve kimi değişikliklere rağmen, bu hükümet tarafından da halen uygulanıyor.

    Demek oluyor ki bu Anayasa, hukuken ve fiilen halen geçerlidir.

                        GEÇİCİ 15’ NCİ MADDE KALDIRILIYOR

       AKP iktidarı, 2010 yılında yaptığı Anayasa değişikliğiyle, bu geçici 15’nci maddeyi kaldırdı. İktidar ve yandaşlarının amacı, 12 Eylül 1980 darbesini yapanları yargılamaktı.

      Nitekim öyle oldu. Darbeyi yapan 5 Generalden hayatta kalan ikisini yargıladılar. Bunlardan biri darbenin lideri Kenan Evren, diğeri dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya’ydı.

     Yargılama dün sona erdi ve her iki Komutana mahkeme müebbet hapis cezası verdi. Darbeden mağdur olduğunu söyleyenler, karara sevindiler. Kenan Evren’e “Gel, bizi kurtar.” diyenlerse, sadece olup biteni seyrettiler.

     Karar, Yargıtay’ca onaylanıp kesinleşmediği için, onları suçlu sayamıyoruz.

     Ancak, bir hususa burada  önemle işaret etmek istiyorum.

      Onların, bu icraatlarından dolayı daha sonra suçlanamayacakları ve  yargılanamayacakları bir yasa, hatta Anayasa hükmü iken, bu yasayı değiştirip yargılanmaları, kanunsuzdur ve hukuksuzdur. Ve, hiçbir hukuk sisteminde böyle bir uygulama yoktur.

    Halkın neredeyse tamamının kabul ettiği bir Anayasa’yı değiştirerek, 34 sene sonra bir hükmünü kaldırıp, hiç kimse yargılanamaz.

   Kanunun suç saymadığı bir fiili, daha  sonra suç sayıp, bu yeni kanuna göre hiç kimseyi yargılayamazsınız.

    Türk Ceza Kanunu’nun 7’nci Maddesi bakın ne diyor? “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı, kimseye ceza verilemez. İşlendikten sonra yürürlüğe giren bir kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da, kimse cezalandırılamaz.”

    Buyurun, darbe suçu işlendikten sonra yürürlüğe giren bir kanun var. Hem de Anayasa. Bu kanunun geçici 15’nci maddesi, darbeyi suç saymıyor.

   O halde, Kenan Evren ve arkadaşını, hangi kanuna göre yargılıyorsunuz?

   Değerli okuyucularım, konuştuğum hiçbir hukukçu buna cevap veremiyor ve sadece, “haklısınız.” diyor.

    Ben değil, kanunsuz yere yargılananlar haklı.

    Burada bir hususa önemle vurgu yapmak isterim. AKP iktidarı, kanun tanımayarak bu yargılamayı yaptırdığına göre,  kendi çıkardıkları kanunların hiç biri,  gelecekte onların yargılanmasını önleyemeyecektir.