İnsanoğlunun ne kadar yaşamaya hakkı varsa doğadaki her canlının da o kadar yaşam hakkı var. Anlayacağınız sokak hayvanlarının yaşam hakkına da değer verelim. İnsan sevgisi kadar, hayvan sevgisine de önem verelim. Ama görüyorum ki, Saray'da hayvanlara önem verilmiyor. Sadece lafta yaşam hakkı tanınıyor. Uygulamada hiç bir icraat yok...
Saray Belediyesi zaman zaman başıboş dolaşan köpekleri topluyor. Yetkililer, toplanan köpeklerin barınağa götürülüp kısırlaştırılarak kulaklarına küpe takıldığını ve sağlık kontrolünden geçirildiğini söylüyorlar. Bunu ne kadar yapıyorlar, söylenenler doğru mu bilinmiyoruz ama görünen manzara bize aksini söylüyor. Çünkü ilçe merkezinde başıboş dolaşan yaralı ve hastalıklı köpekleri gören vatandaşlar belediyenin bu konuda hiç bir çalışma yapmadığına inanmıyor.
Belediye sokaklarda topladığı hayvanları barınağa götürerek, sağlık kontrolünün ardından kısırlaştırdıktan sonra bir kısmını doğal ortama salıyor, diğer kısmını da barınakta tutarak kaderine mahkum ediyor. Barınakta ne şartlarda kısırlaştırdığını da veya hastalıklı olup olmadığını, muayene edilip edilmediğini bilen yok. Bilinen tek bir şey köpeklerin sağlıksız ortamlarda yaşam mücadelesi verdiği. Bunu ilçe merkezinde dolaşan başıboş köpeklerin durumundan anlıyoruz.
HER CANLININ YAŞAMA HAKKI VAR
Başta insanlar olmak üzere bütün canlıların yaşam hakkı bulunmaktadır. Bu hakkı hiç kimsenin gasp etme hakkı yoktur. İnsanların dışındaki hemen bütün canlılar insanoğlunun yardımına, ilgisine muhtaçtır. Dolayısıyla hepimizin böyle bir sorumluluğu da bulunmaktadır. İnsanoğlunun hizmet alanı, sadece insanların ihtiyaçlarını karşılamakla, mutluluğunu, refahını sağlamakla sınırlı değil. Hayvanları aç ve açıkta kalmayacak, hayvanlara eziyet edilmeyecek, havası, suyu ve toprağı temiz, gürültü kirliliği olmayan, doğası ve doğal kaynakları korunan bir çevreye sahip olmalıyız.
Bütün bunları bir canlı yaratık olarak düşündüğümüzde o zaman insan olduğumuzu kabullenebiliriz.
Saray'da köpeklerin sayısı her geçen gün artıyor. Keza kedilerin de. Ama iyi ki Saray'da Hayvanları Koruma Derneği yok. Bu dernek olmuş olsaydı, dernek yöneticileri ile belediye yöneticileri her gün kavgalı olurdu.
KÖPEKLERE OTOMATİK ÇİP TAKILMALI
Isıtma sisteminin olmadığı Saray hayvan barınağı hijyenik açıdan uygun olmayan koşullarda hayvanları barındırıyor. Normalde barınaklarda hijyene uygun ameliyathaneler kurulmalı, karantina odaları oluşturulmadır. Hasta, uyuz, gebe, yavru ve kendini besleyemeyen hayvanlar için özel yerler oluşturulmalıdır. Barınağın çevresi ise tel örgüyle çevrilmeli. Barınağı otomatik yemlik ve suluk koyulmalı, köpeklere otomatik çip takılmalı, üç günde bir temizlik yapılmalıdır. Türkiye'nin birçok belediyeleri bu uygulamayı yapıyor.
Bir amcamızın köpek şikayeti:
Bu amca Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde yaşıyormuş. Amca her sabah kalkar camiye namaz kılmaya gidermiş gitmesine ancak hep korkuyla gidiyormuş. Çünkü her gün köpekler amcaya saldırıyor, neredeyse amcayı ısıracaklarmış. Amca önüne çıkan köpeklerden bıkmış. Amca bir, üç, beş derken, bir gün Zabıtayı telefonla aramış, "Alo biz cami cemaati olarak her sabah namaza gidiyoruz. Giderken, köpek sürüsünün saldırısına uğruyoruz. Bunlara bir çözüm bulun" demiş. Zabıta da telefona şu şekilde cevap vermiş: "Amca korkma biz köpekleri kısırlaştırdık. Rahat ol."
Amca dönüp, "Yavrım sen beni annamıyon bak, bu köpek bizi dürtçek demiyom ben vallahi namaza girerken ısırcekte diyom siz annamıyon" diye cevap vermiş.
Oysa Zabıta halen biz köpekleri kısırlaştırdık diye amcaya anlatmaya çalışıyormuş...
Böyle devam ederse Tavşanlı'da yaşanan olayın aynısı ilçemizde de yaşanacak.