İbrahim Duraklı piyasayı kızıştırmaya çalıştı ama beceremedi. Kendi yalanına inanmaya başlayan Duraklı, oltayı denize attı ama oltaya balık takılmadı.
AK Parti Belediye Başkan Adayı İbrahim Duraklı 500 bin lirayı teklif eden kişinin ismini sır gibi saklıyor. İbrahim Duraklı mert bir adam olduğunu böylelikle ispatladı. Ama 500 bin lirayı kimin teklif ettiğini bir türlü açıklamayan Duraklı, kendisinin "Yalancı" biri olarak anılmasına da razı geldi. Bunun gerçeklik payının olmadığı gün gibi aşikar. Kim ufak bir ilçede belediye meclis üyeliği adaylığı için 500 bin lira verebilecek!
Bu parayı verebilecek bir kaç isim kafama takıldı ve o kişilerle görüştüm. Görüşme yaptığım kişilerin ne böyle bir teklif yapacaklarına inanıyorum ne de bu parayı vereceklerine. Bunu anlık bir heyecanla yaptılar dahi deseler yine de bu kişilerin böyle bir teklifte bulanacaklarını sanmıyorum. Bu tamamıyla İbrahim Duraklı'nın uydurması. Yani anlayacağınız düpedüz yalan!
Benim Duraklı'ya bir önerim var. Sayın Duraklı, siyaset yaparken birilerini zan altında bırakma. Saray'da sana 500 bin lira verecek kimse yok. Senin siyasetten ne kadar, nasıl beslendiğini tüm Saray halkı çok iyi biliyor. Kendi çıkarın için başkalarını zan altında bıraktın. Böylelikle senin gerçek yüzün ortaya çıkmış oldu. Sen heyecana gelip yalan söyledin ama kimse yemedi.
DURAKLI AHLAKSIZLIKTAN MI BAHSEDİYOR?
"Yalancı" AK Parti Saray Belediye Başkan Adayı İbrahim Duraklı, bir basın toplantısında "Ahlaksızlıktan" bahsediyor. Ahlaksızlık ve hırsızlık aynı anlama geliyor. Konumuz ahlak olunca aklıma Anadolu'da fıkraya dönüşen bir olay geldi. Size anlatayım o fıkrayı.
Bir köyde o bölgenin ileri gelenlerinden Ahmet Bey diye biri varmış.
Yine aynı köyde bir de Mehmet adında bir kişi yaşıyormuş ve bu kişi siyaset, politika, ahlaksızlık, dolandırıcılık, üçkağıtçılık gibi işlerle uğraşıyormuş. Mehmet, her seçimde mutlaka bir yere aday oluyormuş. Yani anlayacağınız o bölgedeki insanlar bundan nefret etmiş ama dertlerini anlatacak birilerini bulamamışlar. Son olarak bölge halkının aklına Ahmet Bey gelmiş. Bölgenin halkı karar almış ve Ahmet Beye gitmişler. Köylüler Ahmet Beye, "Beyefendi biz bu Mehmet denen kişinin elinde kaldık. Ne yapacağız, bundan nasıl kurtulacağız? Bize yardımcı olun" diye dert yanmışlar.
Ahmet Bey, Mehmet denen kişi çağırmış. Mehmet de gelmiş, "Buyurun beyefendi" demiş. Ahmet Bey, "Yahu Mehmet kardeşim sen bu insanları çok rahatsız ediyormuşsun. Seçimlerde çıkıyorsun, seçim bitti mi ortalıktan kayboluyorsun ve insanlara zarar veriyorsun" demiş. Mehmet'in cevabı bizim Anadolu şivesi ile "Sana ne gavır oğlu gavır" demiş.
Ahmet Bey düşünmüş düşünmüş sonunda, "İhanet eden sen, öküz çalan sen, ot yakan sen, hırsızlık yapan sen, gavır oğlu gavır ben. Nasıl olur bunu anlamış değilim" diye cevap vermiş. Mehmet denen kişi yüzsüz olduğu için söylenenler çokta umurunda değilmiş.
Şimdi İbrahim Duraklı'ya ben de şunu söylüyorum; 2002 yılından beri bu partiden beslenen sen, İlçe Başkanlığı yaptığın dönemde daire amirlerini haraca bağlayan sen, ilçeye müdür getirip para alan sen, 500 bin lirayı teklif ettiler almadım diyen sen, ama doğruları yazdım diye ahlaksız olan ben. Bu nasıl oluyor anlamadım "Yalancı" İbrahim başkan... O da yetmiyor konuşmalarında üstü kapalı, "Ben duruyorum benim partililerim benim gibi hoşgörüde bulanamayabilirler" ifadelerini kullanıyorsun.
Neyse bekleyelim de görelim... İyi günler ileride İbrahim Başkan...