Halil Gören, “Milli Görüş” misyonunun Saray’daki kadim temsilcisi. Saadet Partisi’nin İlçe Başkanı iken, şimdi de Belediye Başkan adayı. Anketler, Halil Gören taraftarlarının çok arttığını gösteriyor.
Onu, Saray’daki uzak ve yakın çevresinde tanımayan yok. “Atom Karınca” gibi koşturuyor. Çok kişi, sadece kendisi için çalışırken, Halil Gören, kendisinden çok çevresi ve halkımız için çalışıyor.
Ailesi, Saray’ın yerlisi ve Ayaspaşa Mahalleli. 54 yaşındaki Gören, evli ve biri kız, 4 çocuk babası. Çocukluğunda el işlerine olan merakı, çeşitli aletlerin kullanımıyla devam edince, Sıhhi Tesisat Ustası olmayı yeğlemiş.
Şimdi, Ayaspaşa Camii’nin yanındaki Belediyeye ait dükkanlardan birinde, mesleğini sürdürüyor. O, tam 25 senelik bir Sıhhi Tesisat Ustası.
Halil Usta’nın, aslında on parmağında on hüneri var. O, bir çokları gibi dinden nemalanan bir “dinci” değil, inancı ve ameli ile iyi bir Müslüman. Yani, gerçek bir “dindar.” Dini meselelere yorum getirecek kadar da bilgili.
Onca yoğun işine rağmen, yüce dinimize ve kurumlarına hizmet edebilmek için, özel bir çaba sarf ediyor.
Geçen yıl öğretime açılan Saray İmam Hatip Lisesi’nin ilçemizde açılması ve açılış harcamalarının karşılanması için, gece gündüz çalıştığını biliyorum.
Bu maksatla kurulan Derneğin Başkanlığını da yürüten Halil Gören, şimdi okulun Lise Bölümü’nün açılması için uğraş veriyor.
Dini meselelerde halkın aydınlatılması için yayın yapan Anadolu Gençlik Dergisi de, Saray ve çevresinde Halil Gören tarafından okuyucusuna ulaştırılıyor.
Cemaat ve tarikatlarla hiçbir ilintisi olmayan Gören, bu derginin salon toplantıları ile diğer tanıtım amaçlı toplantı ve faaliyetlerini de organize ediyor.
SİYASET, ONUN İKİNCİ İŞİ
Halil Gören, Necmetin Erbakan misyonundan geliyor. Milli Görüş’ü ilk benimseyenlerden. Hem de, daha çocukken bu davaya inanarak siyasete meraklanmış.
Milli Görüş hareketi, Saray’da Halil Gören’i keşfedince, bir daha onu hiç bırakmamış.
Hoca’nın partisi her kapandığında, o yenisini beklemiş ve her yeni kurulan partide, Saray’ın temsilcisi hep Halil Gören olmuş.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kurulmasıyla yollar ayrılsa da, Gören benimsediği davadan hiç kopmamış.
Mütevazi kişiliği ile çevresinden devamlı saygı gören Halil Gören, son olarak kurulan Saadet Partisi’nin Saray İlçe Başkanı iken, şimdi İlçenin Belediye Başkan adayı olmuş.
Gören, “Benim, daha önce de adaylıklarım oldu, ama son 25 senede Saray’da yürütülen Belediye hizmetleri, halkımızı artık yeni arayışlara yöneltti. Ben artık kendimi ve partimi, bu arayışların ortasında görüyorum. O sebeple 30 Mart seçimlerinde, halkın benim yanımda olacağına inanıyorum.” diyor.
SEÇİLİRSE, NELER YAPACAK ?
Bu seçimden son derece umutlu olduğunu söyleyen Halil Gören şöyle diyor; “Şehrimizin su ve kanalizasyon sorunu, Belediyenin borçlandırılması pahasına da olsa, nihayet çözülüyor. Mevcut Belediye ve önceki misyonu, 25 senede ancak bu kadarını yapabildi. Bu süre içinde, Belediyenin başkaca kalıcı bir hizmetini ve eserini göremedik. Büyüyen ilçemizin ortasında gürültü kaynağı olan ve halkımızı rahatsız eden bir Otogar sorununu bile çözemediler. Çünkü o misyon, kendi arasında bile uyumlu değil. Üstelik, iktidara karşı da hiç bir muhalefet gücü gösteremediler. O nedenle, bundan fazlasını kendilerinden zaten bekleyemezdik. Ama, biz öyle olmayacağız.”
“Peki, sizin önceliğiniz nedir?” diye sorduğumuzda; “Saray’a, yeni ve modern bir Otopark, birinci önceliğimizdir. Çadırlara ve iplerle direklere bürünen Çarşamba Pazarı’nın genişletilmesi ve kapalı hale getirilmesi de, ilk yapacağımız işlerdendir.” dedikten sonra, tekrar Otopark sorununa dönüyor ve soruyoruz. “Nasıl bir Otopark olacak?”
Halil Gören, biraz daha heyecanlanıyor ve hemen cevap veriyor ; “Otopark’ı, yer altına çekmek istiyoruz. Yani, Kapalı bir Otopark düşünüyoruz. Geleceği de düşünerek, yer durumuna göre bu bir Katlı Otopark da olabilir.” diyor.
Sokak Köpekleri’nin halkı rahatsız etmeye ve korkutmaya devam ettiğini, Belediyenin yıllardan beri çözemediği bu sorunu kökünden çözeceklerini söyleyen Gören, düşkün ve bakıma muhtaç hemşerilerimiz için bir “Huzurevi” açacaklarını, bunun yanında bir de “Aşevi” olacağını ifade edip, şöyle devam ediyor. “Belediye Parkı’nın içindeki eski Hapishane ve Jandarma binaları, yıllardan beri atıl vaziyette bekliyor. Bu binaları yıkıp, halkımızın yararlanacağı yeni sosyal mekanlar açmayı düşünüyoruz. Bunların hepsi, bizim birinci önceliğimizdir.” diyor. Ve sözlerini şöyle sürdürüyor; “Güngörmez yolu üzerindeki Fabrika Caddesi’nin düzensizliği, Vize’den gelip Hastaneye yönelen yol ve bu yoldaki ağır vasıtaların halkı rahatsız eden trafiği yeniden ele alınıp, yeni bir düzene sokulacak.”
Bu hizmet imkanı kendilerine verildiğinde, herkese adil davranacaklarını, hemşerilerimiz arasında kim olursa olsun ayırım yapmayacaklarını, samimi bir Müslüman olarak daima hak-hukuk gözeteceklerini, mevcut iktidarın mensuplarına asla benzemeyeceklerini söyleyen Halil Gören; şimdilik son sözleri olarak da; “Akçeli konularda, her ay halkımıza hesap vereceğiz. Belediyenin gelir ve giderini, her ay Belediyenin kapısında veya uygun yerlerde halka ilan edeceğiz. Halkımıza, her an için hesap vermeye hazır olacağız.” diyor.
Halil Gören’in taraftarları, giderek artıyor.
Projelerinde ve düşüncelerinde bu kadar ısrarlı ve kendisine güven içinde olan Halil Gören’in, seçildiği takdirde bunları yapıp yapamayacağını, biz de merakla bekleriz.
Kanaatimi sorarsanız, Halil Gören’in bu güne kadar tuttuğu her işte başarılı olması, onun bu görevde de başarılı olacağını göstermeye yetiyor.
***
Başbakan’ın Villaları ve Kemal Kılıçdaroğlu
Her Salı günü, siyasi partilerin Gurup toplantıları yapılır. İki gün önce yapılan toplantılardan, AKP’nin ve CHP’nin toplantıları dikkatimi çekti.
CHP Genel Başkanı, toplantıda belgelerle konuşuyordu. İktidara ve özellikle Başbakan’a yönelen sözleri, nasıl bir soygun düzeni içinde yönetildiğimizi bir kere daha gösterdi.
İçim burkuldu. Ülkemizi, bu düzene layık görenlere yazıklar olsun.
Başbakanın konuşması ise, tam bir pişkinlik örneğiydi. Başbakan, yolsuzlukların ve çok sayıdaki Villasının hesabını vermeye çalışıyordu, ama söylediklerine kendisi de inanmıyordu.
Hiçbir sözü inandırıcı değildi ve dinleyenleri şaşırtıyordu.
Bu konuşmaları, halkımız da herhalde dinlemiştir. Takdiri, halkımıza ait.