ads
DOLAR 36.24 ₺
EURO 38.02 ₺
STERLIN 45.61 ₺
G.ALTIN 3,352.91 ₺
Ç.ALTIN 5,651.17 ₺
BİLEZİK 3,152.21 ₺
BTC 97,628.73 $
ETH 2,701.12 $
BİST 9,877.59

AKP HÜZZAM MAKAMINDA SÖYLÜYOR Böyle mi Esecekti Son Günümde Bu Rüzgar

Yayınlama: 23 Ağustos 2013 Cuma 13:28 Kaynak: Haber Merkezi Editör:

AKP  HÜZZAM MAKAMINDA SÖYLÜYOR Böyle mi Esecekti Son Günümde Bu Rüzgar

AKP, beklenen sona yaklaşıyor. Kürt açılımı sebebiyle içine düştüğü çamurdan çıkması mümkün görünmüyor. Mısır’daki darbenin verdiği korku ve Gezi Parkı olayları, alarmı fena çaldırıyor.

      

          Tabiatın temel kanunlarından biridir. “Bütün canlılar doğar, gelişir ve ölürler.” Her canlının önceden tayin edilmiş belli bir ömrü vardır. Kimisi vardır ki, bu ömrü tamı tamına yaşadıktan sonra ölür. Kimileri ise, bu süreyi kötü kullanır ve süresini doldurmadan hayatını kaybeder.

        Önemli siyasi partilerden biri olan Adalet ve Kalkınma Partisi, uygun zamanda kurulup iyi bir rüzgar yakalayınca hem kolay doğdu,  hem de girdiği ilk seçimde iktidar olup, ömrünü 10 senenin üstüne çıkarabildi.

        Bir yerel gazete de olsa, bu sütunlarda onun iktidardaki yanlışlarını ve halkın ona olan güvenini nasıl kötüye kullandığını defalarca yazdım.

       Yazdım çünkü, ulusal gazete ve televizyonların tamamına yakınını baskı ve tehditle yanına alan ve hiçbir eleştiri kabul etmeyen bu iktidarın yanlışları yazılmalıydı, söylenmeliydi ve liderinin telaffuz ettiği gibi, karşılarına mutlaka bir “Musa” ya da “Musalar” çıkmalıydı.

                           AKP, YİNE NEDEN KONU OLDU?

       Merhum Özal’ın Anavatan Partisi dahil hiçbir parti iktidar olup da, AKP kadar yanlış işlere ve yolsuzluklara bulaşmadı.

        11 sene içinde, talan etmedikleri bir yer kalmadı. Başta Belediyeler olmak üzere devletin bütün kurumlarını, babalarının malından bile rahat bir biçimde kullandılar.

         Bütün bu yaptıkları, 2-3 gazete ve televizyon kanalından başka hiçbir yayın organında haber ya da eleştiri konusu yapılmayınca, yolsuzluğun her alanında adeta cirit attılar.

         Son gelen bir haber, beni bir kere daha şaşırttı ve içim bir kere daha burkuldu.

        En yaygın GSM operatörlerinden (Cep telefonu) TURKCELL’e, devlete olan borcundan ötürü geçen hafta el konuldu.

        Başka ehil hiç kimse yokmuş gibi,  böyle bir teknik konu ile uzaktan yakından ilgisi olmayan AKP’li eski Bakanlar, “çok yüksek ücretlerle” şirketin yönetimine atandılar.

        Örnek vereyim. Başkanlığa getirilen partili kişinin aylık ücreti tam 75 bin lira (yazıyla, yetmiş beş bin lira) olarak belirleniyordu.

        Devletin bütçesine girmesi gereken bu paralar, hep partili yandaşların cebine giriyor.

        Bu şekilde, benzeri biçimde ya da başka biçimlerde yüzlerce, binlerce, on binlerce örnek var.

        Bu sütunlarda, daha önce de çok sayıda örnek verdiğim için, onları artık tekrarlamıyorum.

              İKTİDAR SAHİPLERİ, BU YANLIŞLARI  BİLMİYOR MU?

       Tabii ki, çok iyi biliyorlar. Ancak, iktidardaki günleri sonlanmadan, biraz daha vurmanın derdindeler. Çünkü, nefis doymuyor ve ne kadar yeseler tatmin olmuyorlar.

       İşte, başka bir örnek;

       Deprem bahanesiyle, İstanbul’da ve bir çok ilimizde “Kentsel Dönüşüm” diye bir proje başlatıldı.

       Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) öncülük yaptığı bu projeye göre, yeni inşaat alanları yaratılıyor. Eski binalara el konuyor. İmar artışları ya da kısıtlamaları getirilerek, yeni inşaat rantları yaratılıyor.

       Sözün kısası, AKP mensup ve yandaşları bu işte de, tam bir yağma ve vurgunun içindeler.

        İstanbul’a yapılacak yeni Hava Alanı, 3.Boğaz Köprüsü, Kanal İstanbul ve kimi ulaşım ve inşaat  projeleri, yandaş ve yakınların servetlerine yeni servetler katıyor.

        Bu arada, gemi sayılarını artıran Başbakanın iki oğlunun da, artık “Armatör” oldukları yazılıp, söyleniyor.

        Bana, kızımın evliliğinde harcadığım 500 liralık çeyiz parasının hesabını soran yargı, (görme özürlü olmalı ki) bu yolsuzlukların hiç birini görmüyor.

                           MISIR’DAKİ  DARBE KORKUTTU !

        Ağır suçlamalarla, Mısır’daki 30 yıllık iktidarı yıkılan Hüsnü Mübarek’in yerine getirilen Molla Mursi’nin bir yılda devrilmesi, herkesi şaşırttı.

        Buna en çok şaşan ve üzülen AKP’liler oldu. Çünkü, Mursi tam onların kafasındaydı. Ülkeye yeniden şeriat rejimini getirmiş, İslam Dini’nin hiçbir toplumda kabul görmeyen uydurmalarını uygulamaya çalışmıştı.

        Mesela, açıkladıkları ve uygulamaya koymak istedikleri bir görüşe göre, karısı ölen adam, ölümden sonraki ilk 8 saat içinde karısıyla cinsel ilişkide bulunabilirdi.

       Şuna bakın. Karısı ölen erkekler bu kadar azgın ve sapık mıdır ki, böyle bir şeye ihtiyaç duysunlar. Böyle bir fetva,  görüş ya da ihtiyaç, hiç  olabilir mi?

       İşte AKP, bu adamın kurtulması ve tekrar iktidar olması için şimdi çırpınıyor.

       Çırpınmasının esas nedeni, aynı olayların bizde de yaşanma ihtimalinin yüksek olması ve Mursi’nin başına gelenlerin, kendi başlarına gelmesidir.

        Bütün bunlar olurken, Hüsnü Mübarek bütün davalardan beraat etti ve tahliye ediliyor.

       “Verin benim koltuğumu da” derse, acaba ne olacak?

        Başta Suudi Arabistan olmak üzere hemen bütün Arap ülkeleri, Mısır’daki darbeyi destekliyor. Suudiler, ayrıca Mısır’a para yağdırıyor. Keza, ABD ve AB nin de -açıktan olmasa da – darbeye desteği devam ediyor.

        O halde, Başbakanın ve AKP’nin çırpınması tamamen boşunadır.

                            FIRTINADAN ÖNCEKİ SESSİZLİK

     Kürt Meselesi’ne ait çözüm sürecinin üstündeki buzlar yeniden çözülmeye başladı.

      Bölücüler, iktidarın verdiği sözleri tutmasını ısrarla istiyorlar. Aksi halde, yeniden eyleme geçeceklerini söyleyebiliyorlar.

      “Akil İnsanlar Balonu” ise, çabucak söndü.

     Yeni Anayasa’nın yapımında, bir adım ilerleme yok. İlk üç maddesinin değişmesinde, muhaliflerle anlaşmaları zaten mümkün değil.

     Atatürk’ün adının ders kitaplarından çıkarılması, Cumhuriyet Meydanları’nın Adeviyye gibi başka adlara çevrilmesi, Türklüğün aşağılanması, Türk Milliyetçiliğinin ayaklar altına alınması gibi halkımızı şaşırtan ve üzen yaklaşımlar da çare olmadığına göre, Kürt Meselesi acaba nasıl çözülecek?

      Ülkede adeta; “Fırtınadan önceki sessizlik” gibi bir sessizlik yaşanıyor.

      AKP, içeride ve dışarıda giderek yalnızlaşıyor.

       Ve iktidar, sesini fazla yükseltmeden o meşhur hüzzam şarkıyı söylüyor şimdi;

                         Böyle mi esecekti, son günümde bu rüzgar?

                         Bütün dostlar vefasız, mevsim artık Sonbahar.

                                                              ***

              Müftülük Açıklaması

       Bu köşeyi izleyen okuyucularımın hatırlayacağı üzere, Ayaspaşa Camii’nin onarımı süresince Cemaatin yararlanması için Metin Taşdelen’in bir dükkanının Mescit olarak kiralanmak istendiği, ancak bunun mümkün olmadığı belirtilmişti.

       Konunun bu sütunlarda yer alması üzerine Taşdelen yaptığı açıklamada; kiralama için kendisine hiçbir başvuru yapılmadığını beyan etmiş, bu durum yine bu sütunlarda “tavzihen” okuyucularımıza duyurulmuştu.

   Aynı konuda Saray Müftülüğü de yaptığı yeni açıklamada konuyu doğrulamış;  kendilerinin de Müftülük olarak Metin Taşdelen’den böyle bir talepte bulunmadıklarını ifade etmişlerdir.

       Ne var ki, iddialar doğru olmasa da kimi hemşerilerimiz, başarılı bir İnşaat Müteahhidi olan Metin Taşdelen’in ilçemizde kazançlı işler yapmasına karşın, ilçenin sosyal ve kültürel yaşamına herhangi bir katkısının olmadığını ifade etmişlerdir.

       Durumu, bir kere daha tavzihen okuyucularımın bilgisine sunuyorum.

     

İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4