Moved Permanently

        Değerli okuyucularım, yurtta ve dünyada olup bitenlerden haberdar olabilmek için gazete okuyoruz, televizyon izliyoruz. Gazetelerin 3.sayfalarıyla, televizyon kanallarında yer alan polisiye olaylar ve cinayet haberleri yetmiyormuş gibi, ülkeyi yönetenlerin marifetleri herkes gibi benim de içimi karartıyor.

       Bir gün olsun, sevindirici bir habere rastlamıyoruz. Ekranlardan ve gazete sayfalarından, rezillik ve pislik akıyor. Ülkenin kötü yönetildiğini örtmeye çalışan yandaş basın-yayın organları, bu olayları örtmeye çalışsa da, mızrak artık çuvala sığmıyor.

        Halkımız, ne yazık ki bu kötü gidişatı birkaç gazete ve çok az sayıdaki televizyon kanalından öğrenebiliyor. İktidar, onları da susturmak için elinden geleni yapıyor.

        Tekrar ediyorum. Ülkemiz çok kötü yönetiliyor ve halkımızın ekonomik hak ve çıkarlarıyla, milli çıkarlarımız kötüye kullanılıyor.

        Öyle sanıyorum, siyasi iktidar da bu gidişattan hoşnut değil. Değil, ama geri dönmek için elinden bir şey gelmiyor. Çünkü, ipin ucunu iyice kaçırmış durumda.

         Bu yazıyı kaleme almadan önce, yandaş olmayan ve gerçekleri yazan iki gazetenin ara başlıklarına şöyle bir baktım, içim karardı. Nasıl kararmasın ki?

                                            ZEHİRLİ PİRİNÇLERİ,

                    HALKIMIZA YEDİRMEYE DEVAM  EDİYORLAR !

       Mersin Limanı’na, ABD’den ithal binlerce ton pirinç getiriliyor. Hepsi GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) Yani, kanser yapıyor.

       Tarım Bakanı, “GDO yoktur.” diyerek, olayı inkar ediyor. Ticaret Bakanı  ise, “GDO vardır. Bu pirinçler Trakya dahil, her tarafa yayılmıştır.” diyor.

       Teknik  Üniversite inceleme yapıyor, “Pirinçler GDO’lu” çıkıyor.

       Sonra, oturup anlaşıyorlar, Üniversite raporunu değiştiriyor. Pirinçler, katakulli ile temize çıkarılıyor.

       Pirinç satışları ve kanser vakaları kaldığı yerden devam ediyor.

       Gel de, içinin kararmadığını söyle bakalım.

                              PKK, “1 EYLÜL, SON GÜN” DİYOR !

        Bölücübaşı, İmralı’dan yaptığı açıklamada, isteklerinin yerine getirilmesi için hükümete 15 Ekim’e kadar süre vermişti.

        Örgütün dağ kadrosunun başı ise, “15 Ekim olmaz. Süre, 1 Eylül’de bitecek” diyor. Yani, istekleri yerine getirilmezse, 1 Eylül’den itibaren tekrar eyleme geçecekler. Başka bir söylemle, şehit cenazeleri yeniden gelmeye başlayacak.

       Hükümet kanadından, henüz “çıt” yok. Benden de, “yorum yok”

                         “KÜRDİSTAN” OLUR,  “PAŞA”  OLMAZ !

      Hakkari’de bir vatandaş çocuğuna “Kürdistan” adını veriyor, ama Nüfus İdaresi kabul etmiyor.

      Konu, mahkemeye gidiyor. Yargı, “Olur” diyor ve bu ad veriliyor.

      Başka bir vatandaş da Ankara’da “Paşa” adını verince, yargı “Olmaz” diyor.

      Taksim’e çıkanları tutuklayan, onlara Pala ile saldıranları serbest bırakıp kaçmalarına neden olan Yargı “tarafsız ve bağımsız (!)” olunca, işte böyle oluyor.

                       SURİYE  SINIRINDA,  KAÇAKÇI  BAYRAMI

      Ülkemiz, Başbakanın arzusuyla Suriye’deki iç savaşa müdahil olunca, 910 km’lik Suriye sınırı kevgire döndü.

      Kontrol, kimin elinde belli değil. Giren çıkanlar da belli değil. Daha çok petrol olmak üzere, her çeşit kaçakçılık diz boyu.

      Yüz binlerle ifade edilen mülteciler, bu sınırda krallar gibi besleniyor, bakılıyor.

      Yoksul vatandaşlarımız ise, fitre alabilmek için Bayramın gelmesini bekliyorlar.

       Hiç kimse çıkıp da, “Bizim bu Suriye ile derdimiz ne? Komşularımızla neden düşman oluyoruz? Komşumuz bile olmayan Mısır’ın iç işleri, bizi neden ilgilendiriyor?” demiyor.

       Gel de, içinin kararmadığını söyle bakalım.

            BDP LİDERİ, “TÜRKİYE 20-25 BÖLGEYE BÖLÜNMELİ”

      BDP’nin Eş Başkanı böyle diyor. Kendine göre haklı. Şimdi 4 parçalı olan Kürdistan’ın, güneyimizde Suriye parçası da kuruldu. Her parçasıyla, artık tamamen komşu olduk.

      Kendileri 4 parça olunca, Türkiye’nin de 20-25 parça olmasını istiyorlar.

      Umutları ya da güvenceleri  olmasa, hiç isteyebilirler mi?

       YÜKSEK ASKERİ ŞURA, KOMUTAN BULMAKTA ZORLANDI

     TSK’da personel düzenlemesi yapan YAŞ toplantısı, bu yıl çok sıkıntılı geçti. Çünkü Şura, görev verilecek komutan bulmakta zorlandı.

     Komutanların bir kısmı tutuklu, bir kısmı da istifa edince, atamalarda büyük bir boşluk meydana geldi. Son gelen haberlere göre, 110 Savaş Uçağı Pilotu da istifa edip, ayrılmış.

      İyi mi oldu? Tabii ki, iyi olmadı.

      Biz, içte ve dışa karşı 700 bin kişilik güçlü bir Ordusuyla, güçlü bir ülkeyiz.

      Yabancılar ve özellikle bize düşman gözüyle bakanlar; bizi şimdi acaba nasıl görüyorlar?

                      “ATATÜRK MEZARLIĞI”  OLUR MU?

       Atatürk düşmanları isterse, olur. Antalya’nın Kepez ilçesindeki bir mezarlığa, durduk yere Atatürk’ün adını vermişler. Ve kocaman bir de tabela asmışlar. “Atatürk Mezarlığı” diye.

      Sonra değiştirmişler, ama niyetleri belli.

      Bu durumu öğrenen bir dostum, geçen gün bana üzüntü ve öfkeyle aynen; “Madem öyle, teröre kurban giden bütün şehitleri bir mezarlıkta toplasınlar ve adına ‘Tayyip Erdoğan Mezarlığı’ desinler.” deyince, tabii ki “Olmaz” diyemedim.

                ALİ BABA’NIN ÇİFTLİĞİ DEĞİL, “TOKİ ÇİFTLİĞİ”

      Biliyorsunuz, devlet kadrolarına sınavsız hiçbir memur alınmıyor. Sınavın adı kısaca KPSS.  Yani, Kamu Personeli Seçme Sınavı.

      Siz, hep öyle sanın. Kısa adı TOKİ olan Toplu Konut İdaresi, adeta çiftliğe dönmüş.

      AKP’li vekillerin oğlu, damadı, kızı, gelini ve yeğenleri olmak üzere bu kuruma, son partide tam 300 kişi alınmış. Hem de, sınavsız olarak.

      Kimi AKP’li dostlarım, bunları eleştirdiğim için bana güceniyorlar. Ben de, onlara güceniyorum. “Partinizin adında ‘Adalet’ var. Bu ülkeye ve bu millete daha fazla kötülük yapmayın.” diyorum.

                 VE, BU MİLLETVEKİLLERİNİN YAPTIĞINA BAKIN

     Biliyorsunuz, Milletvekilleri ek ödemelerle birlikte ayda 18 bin liraya yakın bir para alıyorlar. Araçlarına,Özel Sekreterlerine, Danışmanlarına ve Şoförlerine ödenen yüksek paralar da çabası.

     AKP’nin, Mecliste  halen 327 Milletvekili var. Şimdi, sıkı durun.

     Bu vekillerden tam 231’i, yani % 70’i Meclis’te sadece parmak kaldırmış. Ne bir kanun teklifinde, ne bir soru önergesinde ya da halkımızın sorunlarıyla ilgili  başkaca hiçbir girişimde bulunmamışlar.

      Sadece, iktidarlarına destek vermek için toplantılara katılıp parmak kaldırmışlar.

      Peki, bu kadar parayı nasıl hak etmişler? Onlara sorarsanız, bu para az bile.

      Eskiler, havadan kazananlar için “Salla başını, al maaşını” derlerdi. Bunlar, başlarını bile sallamamışlar. Sadece parmaklarını kaldırmışlar.

      Eh, bize de böyleleri yakışır.

                                                               ***

    Bayram Tebriki: Değerli okuyucularımın ve tüm hemşerilerimin Mübarek Bayramını tebrik ediyor, daha nice Bayramlara kavuşmalarını yüce Tanrı’dan niyaz ediyorum.