Mustafa-Elmas Arıcı Anadolu Lisesi'nin sabit telefonu borcundan dolayı kesildi. Milli Eğitim Bakanlığı her ay göndermesi gereken parayı bu ay göndermeyince, Türk Telekom okulun telefonunu görüşmeye kapattı. Görünen o ki; Milli Eğitim Bakanlığı okullar üzerinde yeni bir ihmal ve ilgisizlik politikasını uygulamaya koyuyor ve okulların yükünden kurtulmak istiyor. Belki de, okulsuz bir Milli Eğitim düşünmek istiyor.
Bundan sonra her okul, telefon borcunu kendisi ödeyecek. Bu sistemi hayata geçirdikten sonra sırasıyla elektrik, su ve diğer temel ihtiyaçlarının karşılanmasını da, okulların sırtına bindirecek.
Öğrenci velilerinin ve okul yöneticilerinin, şimdiden kendilerini bu yeni sisteme alıştırmalarını tavsiye ediyorum.
Milli Eğitim Bakanlığı, “Biz, okullarda para toplanmasına şiddetle karşıyız.” dese de, okul yöneticilerine dolaylı yollardan; “Velilerden, siz yine de farklı adlar altında bağış yoluyla para toplayınız.” diye hatırlatmada bulunuyor.
Okul yöneticileri de, bundan sonra her halde, okulun bütün ihtiyaçlarını velilerden karşılamak zorunda kalacaklar.
Velilerin, kendilerinden “Katkı Payı” adı altında istenilen parayı vermemeleri konusunda her yıl bilgilendirme çalışması yapan ve bunu halka yansıtan Bakanlığın bu kararı, herksi şaşırtıyor. Hal böyle olunca, okul yöneticileri ve veliler yeniden karşı karşıya getirilmiş oluyorlar.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI, OKULLARIN
BÜTÜN İHTİYAÇLARINI KARŞILIYOR MU?
Okulların masraflarının neler olduğuna bakıldığında, bunları; su, elektrik, telefon, internet, fotokopi, bilgisayar, ofis harcamaları, doğalgaz, kömür, odun, temizlik giderleri, sınıf malzemeleri, boya, çimento gibi tamirat giderleri, kitaplık vb. mobilya malzemeleri, spor ve bando malzemeleri, anasınıfı malzemeleri, hikaye kitapları vb. olarak sıralamak mümkün.
Elbette listede yer almayan bir çok harcama da bir araya geldiğinde, vaziyet ciddi rakamlara ulaşan giderlere dönüşüyor.
Milli Eğitim, elektrik, su, internet, telefon gibi temel ihtiyaçların giderlerini karşılasa da, kimi zamanlarda ödenek olmadığı gerekçesiyle ödeme sıkıntısı yaşanıyor. Ve, eğitim-öğretim hizmetleri, ciddi biçimde aksıyor.
Devlet üst düzey yetkilileri, sistemde sosyal devlet anlayışının hakim olduğunu her seferinde söylüyor. Bu ülkede eğer, sosyal devlet anlayışı ile yönetilen bir devlet mantığı hakim ise, o zaman tüm kurumların ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmalıdır. O sebeple, devletin asli görevlerinden biri olan eğitim de, parasız hale getirilmelidir.
Oysa, bizim ülkemizde söylenenlerin aksine, "Paran varsa okursun, paran yoksa okuyamazsın" sistemi hakim.
Şimdi, biraz da sosyal devletin görevini, özet olarak siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.