Temizlik deyip geçtiğmiz şey aslında hayatımızda çok önemli bir yere sahiptir. Toplumda yaşayan her birey kendi kişisel temizliğinin yanında çevre temizliğine de önem göstermekle yükümlüdür. Peygamberimiz Hz. Muhammed ''Temizlik imandan gelir.'' ''Temizlik imanın yarısıdır.'' demiş ve temizliğin ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. İki çeşit temizlik vardır.
1 - Kendi temizliğimiz(kişisel temizlik)
2 - Çevre temizliği. İkisi de turizmi ilgilendirir.
1 - Kişisel Temizlik Kendi Temizliğimiz
Görülen ya da görülemeyen mikroorganizmaların farklı yapılarla vücudumuza girerek sağlığımız üzerinde oluşturduğu tehlikeleri bertaraf etmektir. Avrupalılar temizliği Türklerden öğrenmişlerdir.
Temizlik, "hijyen" tüm yaşamımızda her yerde her zaman olmalı.
Turizmde konaklama,yeme-içme, eğlenme, hoş vakit geçirme vb. her safhasında insana hizmet olduğu için kişisel ve çevre temizliği ön plana çıkıyor. Kendi temizliğinizde kılık, kıyafet temizliği, vücut temizliği çok önemli. Yazın bir garsonun terli terli kokması hiç hoş değil (bir de masaya abanması cabası). Servis yaparken pis kirli tırnaklarını, tırnak altında birikmiş mor, siyah pislikleri gördünüz mü iştahınız baştan kapanır.
2 - Çevre Temizliği
Barındığımız evden başlayan bütün ülkeyi, bütün dünyayı ilgilendiren geniş bir konu. Ben bu konuya genel olarak çok kısa olarak değineceğim. Çevredeki kirliliklerle ilgili bir sürü yasa ve toplum örgütleri var. En ünlüleri; tüm dünyada Yeşil Barış ülkemizde Tema vb. Bizi ilgilendiren yaşadığımız yer. Toplum olarak bu konuda çok etkinliklerimiz var. En basiti içtiğimiz sigara izmaritini çöpe değil, yola atarız. kayıkta isek denize, iş yerinin bahçesine, otelin önüne, her yere. Neden? Çünkü; temel temizlik ve çevre bilincimiz yok. Parkta, bankta çekirdek çitler yere atarız. Parklarda, ormanda, deniz kenarında piknik yapar çöpleri yerlere saçarız. Trafikte giderken öndeki araba kola kutusu, dürüm poşeti atar. Kola kutuları arkada sizin cama hatta kafanıza düşebilir. Kediler bile pisliğinin üstünü örterken,bizim vatandaşımız insan olarak kendinin bile şikayet ettiği duyarlılığı temizlik konusunda göstermemektedir. Temizliğe, çevre bilincine en önemlisi toplum olmanın kurallarına, birlikte yaşamanın kurallarının bilincine varamıyorlar. Bulunduğum yeri, çalıştığım yeri, çevremi (yolları, parkları, denizi, şehri, ormanı vs.) kirletirsem başta kendim zarar görürüm veya başkasına zarar veririm düşüncesi yok maalesef, gelişmemiş. Avrupalı bütün bunları uyguluyor. Çünkü; orada yıllar önce toplum bilinci gelişmiş. Bizim dinimiz temiz olmayı emrediyor biz bunu bırakmışız yabancılar bizden almış ve uyguluyorlar. Biz her konuda olduğu gibi hala neden geri kaldık? Diye tartışıyoruz. ''Bana dokunmayan yılan bin yaşasın'' ''Her koyun kendi bacağından asılır'' Gibi berduş sözlerini ata sözü diye topluma yutturmayalım, ''Herkes evinin önünü temizlerse bütün sokak bütün mahalle temiz olur'' Ata sözlerini dikkate alalım.
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) ''Yolda bir taş görüp de onu kenara almak bir sadakadır'' diyor. Çünkü o taş senden sonra gelenin ayağına takılıp belki ayağını kıracak. Sen o taşı almakla onu önlemiş oluyorsun. Birlikte yaşamanın bilinci böyle olsa gerek. Biz bütün bunları yapamadığımız içindir ki turizmde yabancılar bize hijyen (temizlik) kurallarına ve çevre ile ilgili olması gerekenleri bize uygulatmaktadırlar. Herkes üzerine düşeni yapmalı gerek kişisel gerek toplumsal, yaşamsal kurallara uymalı. İyi ve temiz bir çevre olmadan turizm olmaz,olursa da sağlıklı olmaz.