ads
DOLAR 36.24 ₺
EURO 38.02 ₺
STERLIN 45.61 ₺
G.ALTIN 3,352.91 ₺
Ç.ALTIN 5,651.17 ₺
BİLEZİK 3,152.21 ₺
BTC 97,628.73 $
ETH 2,701.12 $
BİST 9,877.59

Terör ü, Medya Destekliyor!

Yayınlama: 24 Ağustos 2012 Cuma 08:49 Kaynak: Haber Merkezi Editör:

Terör ü, Medya Destekliyor!

  Terör, nice canları ortadan kaldırırken, teröristler başarılarını(!) medya organlarından seyredip, büyük keyif alıyorlar. Bu keyif onları, başka canları almaya yöneltiyor. Gazetelere ve televizyon kanallarına para verseler, bu kadar bol ve kolay reklam yapamazlar.
  
     12 Eylül 1980 darbesinden önce, her gün ortalama 30 kişi öldürülüyordu. O zaman, bu canlara kıyanlara “Anarşist” deniliyordu. Oysa anarşi, sadece karışıklık - başıbozukluk anlamına geliyor. Anarşist ise, bu başıbozukluğun içindeki kimse demek oluyordu.
      İşin içinde korkutma ve yıldırmayla birlikte cana kıyma da söz konusu olunca, tarifi  doğru yapmak ve olaya “Terör”, onu yapanlara da “Terörist” demek lazımdı.
      Şu anda ülkemiz, tam anlamıyla terör eylemlerinin ortasında. Bu eylemler,
sonlanması konusunda hiç de umut vermeyen bir seyirle, her gün devam edip gidiyor.

                   MEDYA, TERÖRÜN EN İYİ ENFORMASYON ARACI
       12 Eylül 1980 darbesinden bir gün öncesine kadar o zaman adına “Anarşi” denilen ve günde ortalama 30 can alan “Terör”, 12 Eylül sabahı, bıçak gibi kesilmişti.
      Devletin kudreti, siyasi çıkar gözetmeyen o güçlü ellere geçince, akan kan bir gün içinde durdu ve yediden yetmişe herkes derin bir nefes aldı,
       Devlet kadroları, kısa sürede yeni bir yapılanmaya girdi. İstanbul Milli Eğitim Müdür Yardımcısı iken  o düzenlemede, beni de Valilik Genel Sekreteri yaptılar.
       Silahlı Kuvvetler, sivil kolluk kuvvetleriyle sıkı bir çalışma yaparak anarşistleri bir bir toplayıp, içeri aldılar. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Gayrettepe’deki Birinci Şube (Siyasi Şube) nezarethaneleri, bu anarşistlerle doldu taştı.
       Bir gün, Birinci Şube Müdürü Tayyar Sever’i, yerinde ziyarete gittim. Müdür, oldukça yorgundu. Önce, birlikte Nezarethaneleri gezdik. Zanlılar, “Balık istifi” tarifine uygun bir biçimde hücrelere tıkılmışlardı.
      Nezarethane ziyaretinden sonra, Müdürün odasına çıkıp yaşanan olayları konuştuk. Emniyetin ve öteki silahlı güçlerin çalışmalarını konuşurken Birinci Şube Müdürü, her gün can alan olayların esas sorumlusu olarak Basın-Yayın organlarını gösterdi ve aynen şöyle dedi:
     “Yakalanan zanlıların ön ifadelerinden sonra, esas ifadelerine geçiyoruz. Hepsinin ortak ifadesi aynen şöyle: ‘Gün boyu yakıp yıktığımız yerleri ve kıydığımız canları gazetelerde okuyup, görüntülerini televizyon kanalında seyrediyorduk. Bu durum, bize büyük keyif veriyor ve yeni eylemler için teşvik ediyordu. Basın-Yayın organları yazıp gösterdikçe, biz öldürüyorduk. Öldürdükçe de, onlar daha çok yazıp gösteriyorlardı. Böylece halk korkuyor,  siniyor ve anarşiye teslim oluyordu.”

                           BUGÜN, AYNI ŞEY YAPILIYOR !
     Bugün, aynı şey fazlasıyla yapılıyor. Çünkü, artan gazete sayısıyla birlikte, o yıllarda tek kanal olan TRT den başka yeni özel TV kanalları da çıkınca, her gün 24 saat süreyle halkın önünde terörün reklamı  yapılıyor.
    Hem de, ne reklam! Patlayan bombalarla, yakılıp yıkılan binalar. Kapanan yollar, yakılan araçlar. Parçalanan insanlar, taşlanıp yaralanan, hatta canını kaybeden kolluk kuvvetleri.
    Yaşı küçük diye olaylara itilen masum çocuklar.
     Daha da ilginç olanı, yurt savunması için davul zurnayla gönderilen gençlerin, çatışma ya da yollara döşenen patlayıcılarla can vermeleri.
     Hemen her gün, Bayrağa sarılı olarak cenazesi kaldırılan genç insanlar. Parçalanan ve yanan ana-baba yürekleri, sönen ocaklar, olaylardan habersiz ortada kalan yetimler.

           HÜKÜMET, TERÖRE KARŞI BAŞARILI OLAMIYOR !
      Terörün sonlanması için hükümetin çırpındığını biliyoruz. Ne var ki, ufukta hiçbir çözüm, hiçbir çare görünmüyor.

Başbakanın, kalıplaşmış lafları hiç kimseye artık inandırıcı  gelmiyor, hatta itici geliyor.
      Tepedekilerin katıldığı görkemli cenaze törenleri, hiçbir yüreğe su serpmezken, o törenleri medyadan seyreden teröristleri ise çok mutlu ediyor. Medya, olayları ve o törenleri resimli haber yaparken, terör örgütünün bedava reklamını yapıyor. Onları, daha başka ve daha büyük olaylar için adeta teşvik ediyor.


                               RÜTBEMİZİN KÜÇÜKLÜĞÜNDEN,
                     SÖZÜMÜZÜN BÜYÜKLÜĞÜ ANLAŞILMIYOR

     Öyle olsa da, hükümete ve Başbakana buradan birkaç küçük tavsiyem var.
 * Medya’nın, terörle ilgili her türlü yayınları kontrol altına alınmalı, sıkı bir sansürden geçirilmeli, yayınların terör örgütünün sindirme amaçlı tanıtımına asla imkan verilmemelidir. Bu durum, geçici bir süre vatandaşın haber alma özgürlüğünün önüne geçirilmeli, terör önleninceye kadar bu böyle devam etmelidir.
  *  Başbakan, adına “Kürt açılımı” denilen çözüm projesinden ya vazgeçmeli, ya da bu konuda kendini yanıltan danışmanlarını değiştirmelidir.
*  Devletten maaş ve her türlü imkanı temin edip, terör örgütüne, Mecliste siyasi temsilcilik yapanların işlerine mutlaka son verilmelidir. Partileri, bir daha –başka bir adla da olsa- açtırılmamalıdır.
*  Turgut Özal’ın sebepsiz yere kaldırdığı “İhanet-i Vataniye (Vatana İhanet) Kanunu” geri getirilmelidir. Bölücüler, bu kanuna göre yargılanmalıdır.
*  Avrupa Birliği’nin isteğine aldanıp kaldırdığımız “İdam cezası” da
mutlaka geri getirilmelidir.
*  Hakkındaki yargı hükmü kesinleşen terör örgütü başının, örgüte talimat götüren Avukatlarıyla görüştürülmesine son verilmelidir.

İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4