Saray, günden güne gelişirken, Gözlem Gazetesi’de büyüyor ve gelişiyor. Onu artık hafta bir değil, iki gün okuyabileceğiz. Gazetenin Sahibi Tekin Sönmez’e, kolaylıklar ve başarılar diliyorum.
2001 yılında, İlçemizde haftalık olarak yayın hayatına başlayan Gözlem Gazetesi’nde, 2005 yılından, yani yedi yıldan beri yazıyorum.
İkinci sayfada yayınlanan yazılarım, daha çok yakın çevremizde olup bitenleri konu alırken, daha uzaklarda ve yurdumuzun başka yörelerindeki olayları da gözden kaçırmıyordu.
Bundan sonraki yazılarım da, aynı anlayışla devam edecektir.
Yakın çevremiz deyince, tabii ki Saray ve çevresi anlaşılmaktadır. Bir çoğu gözlem ve eleştiri niteliğindeki bu yazılarda doğruları yazmak, kişi ve kurumların yasal haklarına saygı göstermek, incitici ve özellikle onur kırıcı yazılardan kaçınmak için son derece dikkat ettim ve tabii ki bundan sonra da böyle hareket edeceğim.
Gazetelerin, haber, yazı ve yorumlarında, kişilik haklarına saygı göstererek eleştiride bulunmaları, basın yasası gereği zaten onların hem hakları, hem de görevleridir.
Okuyucularımızın çok önemli bir kısmı bunu bilmekte ve her gazetecinin böyle davranmasını istemektedir.
Gözlem Gazetesi’nin haber ve yazılarında bu hususa önemle dikkat edildiği, okuyucularının malumudur.
Benim yazılarımda da, mesela Benzin İstasyonları’ndan Fırınlara, Belediye hizmetlerinden, diğer kamu faaliyetlerine kadar bir çok konuda eleştirilerim oldu.
Şükranla belirtmeliyim ki, bu eleştirilerin tamamına yakını faydalı bulunmuş, okuyucularımın ilgi ve takdirini kazanmış ve eleştirdiğim kişi ve kurumlara da görevlerini daha özenli yapmaları için, olumlu birer uyarı olmuştur.
Eleştirilerime, gücenenler de oldu. Mesela, yasak yere park eden araçlara keyfine göre ceza yazan ya da yazması gerektiği halde yazmayan bir Trafik Polisi ile mahkemelik olduk.
Polis, beni mahkemeye verdi. Mahkeme ilk celsede “Beraat” kararı verirken, Polisin keyfi davrandığı ve görevini yapmadığı, bağlı olduğu kurumun mahkemeye sunduğu yazısı ile bir kere daha ortaya çıktı.
Başka örnekler de var tabii. İşte, hastane örneği.
25 yıllık Devlet Hastanemize, gerekli olan uzman hekim kadrosu bir türlü verilmiyor. Üstelik, Sağlık Bakanı’nın söz vermesine rağmen.
Hal böyle iken, mevcut kadrodaki kimi hekimlerden ve hastane yönetiminden halkımız şikayetçi. O sebeple, hastalar çok kere Çerkezköy’e, Çorlu’ya hatta İstanbul’a gidiyorlar.
Bu durum bir yazımda eleştiri konusu olunca, kötü şartlarını iyileştirmek yerine, hastane yönetimi beni kusurlu bulmaya kalktı.
Oysa, görevini yapan hiç kimseyi yermek gibi bir niyetim olmadığı gibi, aksine başarılı kişi ve kurumlara takdir duygularımı her zaman ifade ediyorum.
Bu anlayışım, yine böyle devam edecektir.