Birçok insanla konuşuyoruz ve kimse AKP’ye oy verdiğini söylemiyor ve yalancı bir şaşkınlıkla ‘bu oy oranı nereden çıktı?’ Diye sorular soruyor. Hilesi vardır, hurdası vardır ama bir de gerçeği var. 2002 yılından bu yana bu parti iktidardaysa bunun nedeni sorgulandı mı? Yanıtı bulundu mu? Hayır.İster makarnaya versin oyunu ister kömüre, gerçek bu, iktidarın sürdürülmesi.
Onlarca kez Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin eşbaşkanı olduğunu ve bu görevi yaptığını söyleyen başbakan; Amerika Birleşik Devletlerinin eski dışişleri bakanı Povıl ile iki sayfalık dokuz maddelik bir anlaşma yaptığını gazetelere anlatan şimdiki cumhurbaşkanı; Kamu İktisadi Kuruluşlarının haraç mezat satılması; sosyal yapıda türbanın serbest bırakılması, ulemaya danışılması; Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin, Andımız’ın kaldırılmak istenmesi; Cumhuriyet karşıtlığının takiyyelerle dillendirilmesi, yer yer intikamcı konuşmaların basına yansıması; İslamcılığın önemini vurgularken, bireysel kazançların kimilerinde alabildiğine artması; tarımın durumu, üretimin durumu, işsizliğin vardığı boyut v.s. herkesin bildiği, okuduğu, gördüğü ve duyduğu şeyler. Bunda şaşılacak bir durum mu var?
AKP, seçilmek isterken “biz, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’i geliştireceğiz, herkesi iş güç sahibi yapacağız, kamu ağırlıklı çalışacağız, çağdaşlaşacağız, yaşamdaki eşitsizlikleri gidereceğiz, emperyalistlerle işbirliği yapmayacağız, eğitimi, sağlığı kamulaştırıp çağdaş bir düzeye çıkaracağız” mı dedi. Ben böyle bir şey duymadım da okumadım da.
AKP kendi ideolojisini yerine getirmeye çalışıyor ve bu konuda da tüm eylemlerinde haklıdır.Kimseler kızmasın, rahatsız olmasın onlar adına.
İnsanlığın en önemli gelişmelerinden biri örgütlü olmalarıdır. Doğayı korumak için, kadına şiddeti önlemek için, yoksullara yardım için, hayvanları korumak için v.s..v.s. bir araya gelip örgütlenerek bazı işler kotarılır. Ama en büyük örgütlenme siyasi partilerdir. Siyasi partiler tüm küçük örgütlenmeleri de içine alan ve yaşamın yönlendirilmesini(ileriye-geriye) hedefleyen en büyük örgütlerdir. Ülkemizde bu örgütlenmenin örnekleri AKP dir, CHPdir, MHPdir, DPdir, İPdir, KPdir, ÖDPdir v.s.dir. Bunlar tüm sorunları bilen ve çözümlerini üreten örgütlerdir. Ve insanlar bilinç düzeylerine göre bu örgütlenmeler içinde yer alırlar. Ancak kulluktan kurtulamayan, birey olamayan, bencil çıkarlarını toplumsal çıkarlar içine taşıyamayan insanların tercihleri de doğal olarak sağlıklı değildir. Yani bugün ülkemizde gerçek bilinçleriyle partili olanlar oldukça azınlıktadır. Ki her örgütlenme için geçerlidir bu saptama. Hal böyleyken, AKP’nin karşısında seçenek olamayan örgütlenmenin üyeleri, seçenekle karşı çıkmak yerine seçeneksiz bir kızgınlığın havuzunda kulaç atmayı yeğlemektedirler.
Adama sorarlar: ‘Peki kardeşim böyle böyle diyorsun da, sen ne yaptın?’ Kıçını koyduğun kahvehanenin, meyhanenin sandalyesinden bir gün kalktın da köylülere mi gittin, işçilere mi uğradın, inandığın, doğru bildiğin gerçekleri mi anlattın? Bas bas bağırıyorsun, Memleket elden gitti, Cumhuriyet yok oldu (Cumhuriyet yoksa, Sözcü oku, Aydınlık oku. Şaka..Şaka..) diye, peki gitmemesi, yok olmaması için gayretin ne? Hikaye..
Toplumsal bilinci yükseltmedikçe, birey olarak toplumsal kimliğini kavramadıkça ve yaşadığın hayatın anlamını çözmedikçe bağırmaktan başka bir şey yapamazsın. Sen de evlendirme programlarının, dizi filmlerin albenili sularında yıkanır durursun ve de bugünü de geçirdik, Allah’ım sana şükür der, oturursun.
AKP’ye karşı çıkanlar, çıkma nedenlerini ve seçeneklerini kamuya aktarmadıkça ve kamuyu siyasal bir güce dönüştürmedikçe hiçbir yere varamazlar. Tüm partiler de söylediklerime dahildir. ‘Ağlamayan çocuğa meme vermezler’ derler, siz de çocuk olmadığınıza göre ağlamayı kesin de, hakkınızı arayın.
AKP ideolojisini yerine getiriyor ve bunun için çalışıyor. Kimsenin kızmaya bağırmaya hakkı yok.
Aynanın karşısına geçip bir gün de kendinizi sorgulayın…
Saray, 13 Mart 2012.