|
||
Sandık Kapıda, Bölücüler Tetikte ! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
12 Haziran seçimi, sadece parlamentonun değil, Türk yurdunun ve halkının geleceğinin de oylamasıdır. Öteki söylemle, ülkemizin bölünmesinin ya da bütün kalmasının oylamasıdır. Neden mi? İşte açıklaması … Seçime, tam 10 gün var. Liderler ve adaylar son turlarını atarken, partiler de son sözlerini söylemeye başladılar. SEÇİM GÜVENLİĞİNE DİKKAT !.. Yapılan anketlere rağmen, seçim sonuçlarını kestirmek zor. Çünkü, anketlerin bir kısmı ısmarlama ve taraflı yapılıyor. Araştırmak, masraflı olduğu için ya çok az sayıda “denek” kullanılıyor ya da anket şirketlerine parayı bastıran, istediği sonucu elde edebiliyor. Anketler ne derse desin, Adalet ve Kalkınma Partisi, bu seçimi de her halde tek başına kazanacak gibi görünüyor. Bunu iki sebebe dayandırıyorum. Birinci sebep ; Ana Muhalefet Partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi, Kemal Kılıçdaroğlu ile yeni bir umut rüzgarı estirdiyse de, bu umutların gerçek olacağını kısa zamanda halka anlatmanın ve böylece halkı kazanmanın mümkün olamayacağı anlaşılıyor. Nitekim, geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi, 15 gün önce Orta Anadolu ile Güneydoğu Anadolu’ya yaptığım gezi sırasında, yöre halkı ile vaki görüşmelerimde, karşıma hep bu sebep ve bu sonuç çıktı. İkinci sebep olarak sa ; 12 Haziran’da seçim güvenliğinin yüz de yüz sağlanacağı ve hilesiz bir seçim yapılacağı hususunda, ciddi endişelerim var. Eğitim Kurumlarına öğrenci ve Devlet kadrolarına Memur alımları başta olmak üzere, her türlü sınavı yapan ÖSYM bile, iktidar “yandaş”larını kayırmak için bir takım “şifreler” ve “katakulli”ler icat ederken, bu katakullilerin seçim işlerine bulaşmayacağını kimse söyleyemez. Hele, geniş anlamda adına “Bilişim” denilen iletişimin zirvede olduğu bu zamanda, bunun aksi katiyen iddia edilemez. Öte yandan, seçimleri adil ve tarafsız biçimde yürütmekle görevli olup, kararları kesin olan Yüksek Seçim Kurulu, itirazlar üzerine verdiği son kararla büyük güven kaybetti. Kurul, seçim hazırlığından ve İl ve ilçelerden gelen sonuçları toplayıp açıklamaktan öte, zaten bir iş yapmıyor. Sandık sonuçları, seçim kurullarına doğru yansıtılmadığı ya da Yüksek Seçim Kurulu’na doğru gönderilmediği takdirde, kazananlar her zaman kaybetmeye mahkumdur. O sebeple siyasi partilerin, oy verme ve sayım işlemi bitinceye kadar bütün sandıkların başında adamlarını bulundurmaları, sandık sonuçlarının partilerin ilçe ve il merkezlerince Genel Merkeze gönderilip nihai sonucun alınması ve bu sonucun, açıklanan resmi sonuçla karşılaştırılması şarttır. SEÇİM SONRASI SENARYOLARA GELİNCE … Adalet ve Kalkınma Partisi, hedeflediği % 50 ve üstünde olan oyu aldığı takdirde, 367 (ve üstünde) Milletvekili çıkarabilecek ve halk oylamasına gitmeden, yeni bir Anayasa’yı yürürlüğe koyabilecektir. Oyları biraz düşer ve 330 (ve üstünde) Milletvekili çıkarırsa, yine yeni bir Anayasa hazırlayacak, ancak bu defa halk oylamasına gidecektir. Hazırlanacak ya da müsveddesi hazır olup, gizli tutulduğu sanılan müstakbel Anayasaya göre, Türkiye’ye “Başkanlık Sistemi” getirilecek ve AKP lideri, bu göreve seçilecektir. Sistem, peşinden Türkiye’nin “Eyalet”lere ayrılmasını mümkün hale getirirken, özerklik isteyenler de bu yolla, “bölünme” ve Türkiye’den “kopma” amaçlarına biraz daha yakınlaşmış olacaklardır. Görünen o ki, geri dönüşü olmayan bu sistem dost (!) ve müttefikimiz olan Amerika Birleşik Devletleri ile girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği’ndeki dostlarımız (!) tarafından hararetle desteklenecek ve Türkiye’nin hayırlı bir iş yaptığı, büyük övgülerle dünya kamuoyuna açıklanacaktır. Ben bizatihi duymadım, ama söylenenlere bakılırsa Başbakanımızın, “Türkiye’nin 75 milyonluk büyük bir nüfusa sahip olduğunu, küçüldüğü ve nüfusu azaldığı takdirde daha kolay kalkınacağını ve daha müreffeh bir ülke olacağını söylediği” iddia ediliyor. Seçimden sonra ayrıca, Ergenekon ve darbecilikle suçlananların tutukluluktaki kıdemlerinin daha da artacağı ve koğuşlarında kitap yazmak için daha geniş zamanlarının olacağı anlaşılıyor. İşte sandıklar kapıda, bölücüler tetikte beklerken, 12 Haziran günü Türk halkı, “son şansını” kullanacak. DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’YU GEZİN Önceden bir kısmını, yakın bir geçmişte de Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun kalan kısmını gezdim. Eskiden, suç işleyen memurlar için “sürgün ve cezalandırma yeri” olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu’muz, şimdi bir “Cennet köşesi” gibi olmuş. Yoğun ve modern yapılanma, otobana dönüşen geniş ve düzgün yollar, sulanan araziler ve boydan boya uzanan bakımlı ve verimli topraklar, her vatandaşımızın göğsünü kabartacak hale gelmiş. Görmeyen herkesin gidip, buraları görmesini isterim. Gördükten sonra, kötü niyetlilerden başka, bu toprakların bölünmesini ve bu güzel ülkeden kopmasını isteyebilecek bir tek kişi çıkabilir mi acaba? Not : Saray Kültür Festivali’nin 6’ncısı, bu yıl diğer yıllardan daha organize ve daha başarılı oldu. Kaymakamlığın seyirci kaldığı etkinlikte, Belediye tam not aldı. Başkan Nazmi Çoban’la emeği geçen Belediye görevlilerini ve Başkanın, başarılı konserleri ile takdir toplayan sanatçı çocuklarını tebrik ediyorum.
|
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.