ads
DOLAR 36.23 ₺
EURO 38.11 ₺
STERLIN 45.66 ₺
G.ALTIN 3,371.15 ₺
Ç.ALTIN 5,619.13 ₺
BİLEZİK 3,134.34 ₺
BTC 97,650.02 $
ETH 2,701.71 $
BİST 9,877.59

Biz, Adam Olmayız !..

Yayınlama: 5 Mayıs 2011 Perşembe 09:53 Kaynak: Haber Merkezi Editör:

Biz, Adam Olmayız !..

     Olmayız, çünkü 9 yıldır varımızı yoğumuzu satıp ülkeyi sömüren, bölünmenin eşiğine getiren, cümle yolsuzlukların üstüne tüy dikip anamızı ağlatan AKP’ yi, yeniden iktidar yapmaya çalışıyoruz. Oyunu verip de, sonra oturup ağlayanlara “oh” olsun !
   
     Seçime, bir ay, bir hafta kaldı. Yani, tam 37 gün. Partilerin propaganda çalışmaları “tam gaz” sürüyor. Vaatler, her seçimde olduğu gibi havada uçuşuyor. Atan, atana.
      Türk siyasi tarihinde muhalefet rekoru kıran CHP, artık akıllanmış. Gerçek dışı vaatlerde bulunmuyor. Kemal Kılıçdaroğlu ile yakaladığı rüzgarı, ülkenin her tarafında estiriyor. Kılıçdaroğlu’nun tek hendikapı, parti içi çekişmenin hala önüne geçememiş olması. Seçim sonunda ister iktidarda, ister yeniden muhalefette olsun, bu çekişmeyi kökünden hal etmesi gerekiyor. Eğer, kendisine bir zeval gelmezse tabii.
                                        AKP, YAVUZ HIRSIZ
      Halk dilinde güzel bir söz var. ”Yavuz hırsız, ev sahibini bastırırmış.” Anlamı gayet açık. İfade, evi soyarken suç üsttü yakalanan hırsızın, kendini haklı çıkarmasını anlatıyor. Bu bir benzetme olup, hiç kimseye ve kuruma hakaret için söylenmiş bir söz değildir. Benim niyetim de öyle.
     Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidar olduğu günden beri, hep yolsuzlukla anıldı. O kadar ki, askeri darbeden sonra beklenmedik bir biçimde iktidara gelen ve hala yolsuzluklarla anılan Turgut Özal dönemini bile arattı.
      Buna rağmen, ne bürokraside, ne de siyasi kadrolarda çalışanlar için bir tek yolsuzluk soruşturması açılmadı, dava görülmedi ve hiç kimseye ceza verilmedi. Her şey, yapanın ve yiyenin yanına kar kaldı ve kalmaya devam ediyor.
      Çünkü, “taktik” belliydi. Devr-i iktidarlarında görev alan ve yandaşlık yapan hiç kimse izlenmeyecek, haklarındaki şikayetler dikkate alınmayacak, soruşturma açılmayacak, mesela “Deniz Feneri” olayında olduğu gibi hiç kimse katiyen mahkemeye verilmeyecek, bu dönemde hiçbir yolsuzluğun yapılmadığı kamuoyuna böylece gösterilmiş olacaktı.
     Ama, mızrak çuvala sığmadı. Bütün pislikler, yapanların paçasından aktı ve akıyor.
     Bütün bunlara rağmen hem partinin lideri yani Başbakan, hem de parti adına ortaya çıkıp konuşanlar, kendilerini “gül suyu” ya da “zemzem” le yıkanmış gibi gösteriyorlar.
      Alın size, son sınav yolsuzluklarını. Yıllardır devlet (ÖSYM) sınav yapıyor. Bu sınavlarda şimdiye kadar hiçbir “katakulli” görülmedi, duyulmadı, yazılmadı, söylenmedi.
       Milyonlarca aile varını yoğunu harcayıp, iyi bir gelecek için çocuklarını Üniversiteye hazırlarken,  iktidarın adamları ve yandaşları, yolsuzluğu oraya da soktular. Ortalık kopya skandallarıyla çalkalanırken, şimdi de şeytanın bile aklına gelmeyen “şifre” katakullisini icat ettiler.
       Ne “ayıptır” , ne de “yazıktır” demenin, onlar için hiçbir değeri yok.
       Konuştuğum vatandaşlar, “Bela okumaktan başka, elimizden bir şey gelmiyor.” diyorlar, ama yanılıyorlar.
       İşte, 37 gün sonra seçim var. Bundan daha güzel fırsat, bundan daha güzel imkan olur mu?

                              OY SANDIKLARINA DİKKAT !..
        Seçimlerin güvenliğini Yüksek Seçim Kurulu denetliyor. Yasa böyle. Kurulun kararları itirazsız ve kesin. Kesin, ama pek de kesin olmadığı, bölücülük peşinde koşan BDP destekli kimi adayların itirazlarına karşı Kurulun acele karar değiştirmesiyle anlaşılmış oldu.
        Benim kanaattim o ki, Yüksek Seçim Kurulu oylamadan sonra Seçim Kurullarından gelen oyları toplayıp, ilan etmekten başka önemli bir görev ifa etmiyor.
        Sandık Kurullarının açıp saydıktan sonra tutanağa geçen sonuçlar, önce İlçe Seçim Kurulu’na, oradan da İl Seçim Kurulu’na gidiyor. Neticede oylar, Yüksek Seçim Kurulu’nda toplandıktan sonra ilan ediliyor.
        O halde, muhalefet partilerinin yapacağı iki önemli iş var. İlk olarak, Sandık Kurullarında oy sayımı bitinceye kadar bekleyip, seçimi ve sayımı denetleyecek “görevli/müşahit” bulundurmak.
        İkinci olarak da, Sandıklardan çıkan sonuçları, bu kişiler vasıtasıyla partilerinin İl Merkezlerine göndertmek. Ve böylece, İl Merkezlerindeki sonuçları Genel Merkezde  toplayıp, değerlendirmek.
         Şimdi, iletişimin zirvede olduğu bir çağda yaşıyoruz. Muhalefet partileri böyle yaptığı takdirde, Yüksek Seçim Kurulu’na sonuçların doğru gidip gitmediği anlaşılacak ve gerçek seçim güvenliği böylece sağlanmış olacaktır.
        Muhalefet bunu yapmadığı takdirde, olası Bilgisayar katakullilerine katlanmak ve bunları kabullenmek zorunda kalacaktır.
                                           KÜÇÜK BİR ANEKDOT
      30 yıldan beri Mısır’ı “tek tabanca” yöneten Hüsnü Mübarek, her seçimin sonunda kazanıyor ve seçim sonuçları bir saat içinde açıklanıyordu.
       Bu hızlı sonuç almayı merak eden Amerikalılar, Buch’un kazandığı bir önceki Başkanlık seçiminde Mısır Seçim Kurulu’nu Amerika’ya davet ediyor ve oyların sayımını bir de onlara yaptırıyor.
       Gelen Mısırlılar sayımı bir saat içinde tamamlıyor ve % 99 oyla seçimi Hüsnü Mübarek kazanıyor.
       Ne demek istediğim, anlaşılıyor değil mi?
  
       

İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4