|
||
Türkiye, Mısır Olur mu? | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Olmaz. Çünkü 4 ay sonra genel seçim var. AKP, seçimi yine tek başına kazanırsa, Türkiye’nin Mısır olup olmayacağı, en geç bir yıl içinde anlaşılacaktır. Bu satırların kaleme alındığı sırada Mısır, kaynamaya devam ediyordu. 4 genel seçimi hile ve baskıyla kazanan diktatör Hüsnü Mübarek, 30 yıl içinde halkının gözünde hiçbir zaman adı gibi olamadı. Mısır halkını sözde demokrasi adına, ancak polis gücüyle sindirdi, ezdi geçti. Nüfusu, Türkiye’den biraz fazla olan bu ülkede, halkın yarısının günde iki üç dolarla geçinmeye zorlanması, bu diktatörün ne kadar insafsız olduğunu gösteriyordu. Komünist rejimlerde bile, mesela yakından gördüğüm Çavuşesku’ nun Romanya’sında bile, Mısır’daki sefalet yoktu. İşin ilginç yanı, Arap ülkelerindeki bu yönetici diktasına, halk hiçbir tepki veremiyordu. Ta ki, Tunus patlayıncaya kadar. Arap ülkelerinin kimini görmüş, ama hepsinin yönetim biçimini yakından izlemiştim. Hepsi, birer Müslüman ülke olmasına rağmen, İslam’ın sosyal adaleti bu ülkelerde geçersizdi. Tamamına yakını petrol zengini olduğu halde, zenginlik halkın değil, yönetenlerin cebine akıyordu. Bir kısmında, demokrasi adına yapılan seçimler tamamen göstermelikti. Bir kısmında ise, babadan oğula ya da kardeşe geçen şeyhlik ve krallıklar vardı. Arap halkı nihayet uyandı ve üstündeki kabuğu kırdı. Tunus halkı bunun öncüsü oldu ve çokta iyi oldu. SIRADA, ÖTEKİ ÜLKELER VAR Halkımız, bu ülkelerde olup bitenleri gün be gün izliyor Yemen’deki kalkışmanın da son bulmayacağı ve oradaki diktatörü devireceği anlaşılıyor. Ürdün, Fas, Kuveyt, Katar, Umman ve Suudilerden başka, diğer Arap ülkelerinin diktatörleri diken üstünde oturuyorlar, hiçbiri yatağında rahat uyuyamıyor. Bütün bu diktatörlerin, önümüzdeki kısa zaman içinde devrilecekleri ve ülkelerini soyup kaçacakları anlaşılıyor. Tıpkı Tunus’un hırsızı Zeynel Abidin Bin Ali gibi. Benim dileğim, Arap halkının bu zalimlerin kaçmasına fırsat vermeden onları yakalamaları ve hesaba çekmeleridir. Ayrıca, çaldıklarının geri alınmasıdır. TÜRKİYE’DE HAVA NASIL? Türkiye, bir Arap ülkesi değil ve onlar gibi petrol zengini de değil. Ancak, fakir bir ülke olduğu da söylenemez. Ama, onlara benzer yanlarımız var. Mesela, bizde de milli gelir adil paylaşılmıyor. Ülkeyi yönetenler geçmişte de, bugün de, hep ceplerini doldurmak için siyaset yaptılar ve yapıyorlar. AKP iktidarında, soygun düzeni şaha kalktı. Siyasetçisiyle, bürokratıyla bu dönemde koltuk kapanlar hep zengin oldular. Bunlardan hiç birine malını, parasını, kısaca yeni servetini nereden bulduğu sorulmadı, sorulmuyor. Yolsuzlukla mücadele için çıkarılan 3628 numaralı kanun, bu iktidar döneminde hiç, ama hiç kimseye uygulanmadı ve uygulanmıyor. Hırsızlık her tarafta kol gezerken, kanun işletilmiyor ve hırsızlar sürekli korunuyorlar. Kayseri Belediyesi’ndeki hırsızlıkların, son günlerde iktidar tarafından nasıl örtüldüğünü ibretle gördük. Yalnız Kayseri mi? Her taraf, lağım çukuru gibi kaynıyor ve pislik kokuyor. ‘İSRAF’ DİN’DE HARAM, AKP’DE HELAL ! Hem yönetimin merkezinde, hem de yerel yönetimlerde “israf” diz boyu. Özel uçaklar devamlı havada. Saltanat sahipleri ve yandaşlar durmadan uçuyorlar. Dünyada, gitmedikleri ülke kalmadı. Su gibi benzin harcanıyor. Parası devletten, yani halktan toplanıyor. Makam araçları ise, en lüks araçlardan ve onların israfı da ayrı. Valilerin bile, birkaç tane ve son model ve de çok pahalı makam araçları var. Çaresiz halk, sıkıntısını dağıtmak için bir bardak içkiye sarılırken, iktidar ve yandaşları, Başbakanın tabiri ile “tıksırıncaya” kadar yemeye ve ülkeyi soymaya devam ediyorlar. Devlet konutlarındaki israf ve saltanatsa, işin çabası. Cumhurbaşkanı, Çankaya Köşkü’nde oturmadığı halde, köşkün yeniden dekorasyonu için 100 trilyon liranın üstünde harcama yapılmış. Çünkü, Bayan Cumhurbaşkanı öyle istiyormuş. Dışişleri Bakanı için kiralanan konutun kirası, ayda 39 milyar lira. İçinde tam 27 personel çalışıyor. Bakanın Koruma Müdürü bile, aylık kirası 7 buçuk milyar lira olan bir konakta oturuyor. Onun da hizmetçileri var. Çünkü, masraflar hep devletten. Yazık, ama çok yazık ve de çok günah. Her Cuma günü camii önlerinde kadınlı erkekli aç vatandaşlar dilenirken, bu saltanat ve bu israf neden? Referans yaptığınız İslam dini, size böyle mi emrediyor? Siz, Allah’tan hiç korkmaz mısınız? Bu aç insanların yüzüne nasıl bakabiliyorsunuz? TÜRKİYE, MISIR OLUR MU? ‘Şimdilik’ olmaz. Çünkü, 4 ay sonra genel seçim var. İktidar, cahil halkın oylarına güveniyor. Halkımızın önemli bir kısmı, hakikaten cahil. TV muhabirlerinin sokakta sorduğu soruları ve aldıkları cevapları, büyük bir şaşkınlıkla izliyoruz. Atatürk’ü bile, hala tanımayanlar var. Ülkeyi yönetenleri tanımayanlar, onları dizi oyuncusu sananlar var. Oy vermenin anlamını ve önemini bilmeyenler var. Asgari ücretle iş bulduğuna sevinenler var. Çünkü bu ülkede onu bile bulamayanlar var. Bir kuru ekmeğe sevinip, o sebeple oyunu bu iktidara veren ve vermek isteyenler var. BİR DE, SEÇİM SONRASINA BAKALIM 4 ay sonra yapılacak olan seçimi, yine AKP’nin kazanacağı tahmin ediliyor. “Kimin oy’u ile?” derseniz, yine oy’unun kıymetini bilmeyenlerin oy’uyla kazanacaklar. Tabi ki saltanat ve yolsuzluklar yine devam edecek, hem de hızını arttırarak bunlar olacak. İşte, o günler yeniden yaşanırsa, “Türkiye, Mısır Olur mu?” diye sormaya bile fırsat kalmaz. Kendini şah ve padişah sananlar, Bin Ali’den de, Mübarek’ten de beter olabilirler. Ben, Türkiye’nin Mısır gibi olmasını katiyen istemem. İktidar sahiplerinin olup bitenlerden ders almalarını, aksi halde olacaklardan yalnız kendilerinin değil, ülkenin ve halkın da büyük zarar göreceğini, çok iyi bilmelerini isterim.
|
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.