Demokratik ülkelerde, devletin otoritesi yasak koyarak ve ceza keserek gösterilemez. Devlet, vatandaşını bunaltmayan,aksine ferahlatan tedbirler alarak sorunları çözmelidir. Aksi durumlar, devletin vatandaşına “zulmü” olur.
Köylerimiz dahil nerede yaşarsanız yaşayın, motorlu araç trafiği yaşamımızın bir parçası oldu. Devletin parasal teşvikine rağmen, eskiyen hiçbir araç trafikten çekilmezken, her gün ve çok sayıda motorlu araç trafiğe katılıyor. Bu kadar aracı bu yolların nasıl taşıdığına ve bunların nasıl park yeri bulabildiklerine, doğrusu şaşıyorum.
Merkez nüfusu 25 bin’i geçmeyen ilçemizde de araç trafiği her geçen gün sıkıntı olmaya başladı. İlçenin, İstanbul’a ve Çerkezköy’deki sanayiye yakın olması, Karadeniz’le bağlantılı bulunması, çevresiyle hiçbir ulaşım sorununun olmaması, yeni yapılanmalarla ve benzeri sebeplerle nüfusunun giderek artması, trafik sorununu giderek büyütüyor.
Bütün bunlar olurken olmayan bir şey varsa, o da bu soruna ciddi bir çare aranmaması ve hala bulunamamış olması.
ÖNCELİKLİ SORUN, “PARK SORUNU”
Saray’da “Trafik sorunu” dendiğinde, akla ilk olarak araçların “Park yeri bulabilme sorunu” geliyor. Yıllardır yeni hiçbir park yeri açılamazken, üstelik kimi park alanlarına yasak getirilirken, bu sorunun kısa sürede ve kolay bir biçimde çözülemeyeceği anlaşılıyor.
Bu durum ilk defa, 2006 yaz’ında dikkatimi çekmişti. Sadece ben değil, hemen herkes bu soruna dikkat çekiyordu. 25 Ekim 2006 tarihinde ve yine bu köşede “Saray’da Trafik Keşmekeşi” başlıklı bir yazı yazmış, yetkililerin bu soruna dikkatlerini çekmeye çalışmıştım.
O sırada İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yeni atanmış olan Özcan Atılgan’ın, bu konuda da “Atılgan” olabileceğini yazınca, Emniyet Müdürü kollarını sıvamış ve bir dizi tedbir alarak, hala geçerli olan bu tedbirleri İl Trafik Komisyonu’na da onaylatmıştı.
Emniyet Müdürü’nün aldığı tedbirler ilçeye yeni park alanları kazandırmamış, aksine bir çok ana yolun kenarlarına “park yasağı” getirmişti. Ne var ki, büyük kapasiteli araçlar ve özellikle servis araçlarının iniş kalkışları ana yollardan çekilmiş, araçların düzgün park etmeleri sağlanmış ve Çarşamba Pazarı’nın kurulduğu alan, Çarşamba günlerinin dışında, tam bir “otopark” haline getirilmişti.
Park yasağına uymayan kimi araçlara her ne kadar “ceza” uygulanmışsa da, cezanın bir çözüm olmadığı anlaşılınca, bu uygulamadan vazgeçilmişti. Buna rağmen, Trafik Ekipleri’nin sesli uyarılarıyla düzen sağlanmaya çalışılmıştı.
OLMUYOR, OLMUYOR …
Bütün bu gayretlere rağmen, trafik sorunu bir türlü çözülemiyordu. Bu durumdan müşteki olan hemşerilerimizin de isteği üzerine 18 Haziran 2008 günlü ve “Saray’ın Trafik Sorunu Bir Türlü Çözülemiyor.” başlıklı yazımda, vatandaşların bu haklı şikayetlerini yeniden dile getirmeye çalışmıştım.
Özellikle Gürselpaşa ve Çarşı Caddesi’nin (kısa süreli beklemeler hariç) her iki yanına park yasağı getirilmesinin geçici bir rahatlama getirdiğini, yasağa uymayanlara ceza kesmenin bir çözüm olmadığını, kesmememin ise devletin otoritesine zafiyet getireceğini, bu sorunu çözen ilçelerin mutlaka örnek alınması gerektiğini anlatmaya çalıştım.
Emniyet Müdürü Atılgan’ın ayrılmasından sonra yerine gelenin, bu konuda ciddi hiçbir çabası görülmedi. Tedbir olarak sadece, yasaklı bazı yerlerdeki park yasağı kaldırıldı. Asılan tabelalarla, Gürselpaşa ve Çarşı Caddeleri’ne park eden araçlara kolaylık gösterildi. Ceza yazma yöntemiyse, hemen hiç uygulanmadı.
Amaç, park sorununu çözmek ve trafiği rahatlatmaktı, ama olmuyor ve bir türlü olmuyordu.
ŞİMDİKİ EMNİYET MÜDÜRÜ, KONUNUN ÜZERİNDE
Geçen yıl Saray İlçe Emniyet Müdürü olarak göreve başlayan Savaş Zengin’in, ilçede bu sorunun önemini takdir edip, konunun üzerinde çalıştığını öğrendik. Öğrenmekle kalmadık, gördük de.
Müdürün, ne yazık ki yeni park alanları bulmak ya da kimi yerlerdeki yasakları kaldırmak yerine yeni yasaklar getirdiğini, yasaklara uymayanlara araçların resimlerini çekip ceza yazmaya başladıklarını mesela, merkezdeki iki önemli caddenin her iki yanının yeniden yasak kapsamına alındığını, bir ara serbest bırakılan Ziraat Bankası karşısında ve 101 Marketin önündeki alanın da yasak kapsamına alındığını, daha önce Ayaspaşa Camii önündeki alanın yasak kapsamına alındığını, diğer ana arterlerin tamamının ve her iki yanlarının da yasak kapsamına alındığını gördük.
Yasak getirip, uymayanlara ceza kesmek, “devletin otoritesi” kapsamındadır. Ancak, uygar ülkelerde hiçbir sorunun yasak ve ceza getirerek çözüldüğü görülmemiştir. Komünizm kalkmadan önce ziyaret ettiğim kimi demir perde ülkelerinde bile, bu gibi sorunların yasakla ve cezayla değil, başka tedbirlerle ve halkı huzursuz etmeden çözüldüğünü gördüm.
PEKİ, ÇÖZÜM İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Bunu vatandaşlar değil, devletin gücünü temsil eden ve kullanan yetkililer düşünmelidir. Bu konuda yapılan yanlışlar karşısında, Saray için akıla gelen ilk tespitler ve tedbirler ( 4 tespit, 4 tedbir) şunlar olabilir.
1. Halkın alış-veriş yaptığı ana caddelerin her iki yanına park yasağı getirmek doğru değil. Üstelik, zorunlu kısa süreli park etmelere bile resim çekip, habersiz ve tebliğsiz ceza yazmak, hiç doğru değil. Böyle bir davranış, devletin vatandaşına yaptığı açık bir “zulüm” dür.
2. Yeni park alanları bulmak ve açmak varken, var olanları da kapatmak ve yasak kapsamına almak doğru değil.
3. Yasağa uymayanları megafonla uyarmak bir tedbir ise de, bu durum halkı taciz edecek boyutlara getirilmemelidir.
4. İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün, bu konuda İlçe Belediyesi ile işbirliği yapması ve böylece yeni park alanları bulması, çözümü kolaylaştıracaktır.
***
Kolay olan ve hemen uygulanması mümkün görülen tedbirlerse, şunlar olabilir.
* Başta, Gürselpaşa ve Çarşı Caddeleri olmak üzere, bütün ana yolların gidiş yönüne göre sağ tarafları, araç parkına “serbest”, sol tarafları “yasak” lı hale getirilmelidir.
* Ara sokaklar da ise, itfaiye geçişine engel olmayacak biçimde “park serbestliği” getirilmeli, aksi bir durum yasak kapsamına alınmalıdır.
* Aynı anda gidiş-gelişi olan yolların her iki yanına park edilmesine ve böylece yolun daraltılmasına izin verilmemeli, bu durum yukarıdaki tedbirler kapsamına alınmalıdır.
* Gerekli görülen yerlere uyarı ışıkları ve levhaları asılmalıdır.
Emniyet Müdürümüz Savaş Zengin’in, “yasaklar ve cezalar” yerine, soyadına uygun “zengin” ve yeni tedbirler alacağını umuyor ve bekliyoruz.