Bayramlar gelip, gidiyor. Ancak, halkın sıkıntıları bir türlü gitmiyor. Hükümet, bayram öncesi yaptığı zam pazarlığıyla, memurlara bayramı yine zehir etti. Onlar da, haklı olarak, “Bayram geldi, ama kime?” diye soruyorlar.
Milli ve Dini olmak üzere, her yıl çeşitli bayramları kutluyoruz. Gelenek halini alan bu güzel günler, şüphesiz ki bizden önce olduğu gibi, bizden sonra da yaşanacak ve kutlanacak. Bu yıl, 29 günlük Ramazan’dan sonra, bir adı da Şeker Bayramı olan üç günlük Ramazan Bayramı için yine koşuşturuldu ve yine gerekli hazırlıklar yapıldı. Bayramlar yalnız bizde değil, çeşitli sebeplerle ve çeşitli adlarla dünyanın her yerinde kutlanıyor. Bayram, güzel bir olayın şenlikle yad edilmesi ve neşe içinde kutlanmasıdır. Bayram, bir mutluluğun toplumsal olarak yaşanmasıdır. Ne yazık ki bayramlar, toplumun her kesiminde aynı duyarlılıkla ve aynı heyecanla kutlanmıyor. Her yerde bayram sevinci ve neşesi aynı olmuyor. Çünkü, insanların hayata bakış açıları, hayattan bekledikleri, içinde bulundukları ruhsal durum, maddi ve manevi sıkıntılar bayramların aynı şevk ve heyecanla kutlanmasına izin vermiyor. İşte o zaman da bayram, bayram olmaktan çıkıyor.
BAYRAM GELMİŞ NEYİME ? Neşe ve mutluluk getirdiğine inanılan bayramların herkes için aynı olmadığı şarkı ve türkülere de yansımış. “Bayram gelmiş neyime, Kan damlar yüreğime” diyen şairin anlaşılıyor ki içinde bayramın değil, nice kederlerin, nice sıkıntıların izleri var. Ve, anlaşılan o ki, bayram onun için hiçbir şey ifade etmiyor. Lafı, şuraya getirmek istiyorum. Bildiğiniz gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı bayram öncesi memur maaşları için memur sendikalarıyla “zam” pazarlığına oturdu. Memurların bütün çırpınmalarına rağmen hükümetin verdiği zam toplam % 8’i geçmedi. Hatta hükümet, “Ek olarak 15 lira mı, yoksa 20 lira mı verelim ?” diye pazarlık ederek, sadaka verir gibi memurlara ve emeklilere maaş farkı vermek istedi. Şimdi, geçinebilmek uğruna her yola başvuran bu insanlar için bayramın ne anlamı olabilir ki? Onlar, gelenek haline gelen bu bayramları kutlamak yerine, geçinmeleri için devletin vereceği ilave bir parayı alarak bayram yapmanın derdindeler. Başka bir söylemle, onlara göre bayram geldi, ama kime geldi?
BAYRAMLARIN, MANEVİ TARAFINA BAKALIM Başta geçim sıkıntısı olmak üzere, çekilen bütün sıkıntılara rağmen bayramların manevi tarafına bakmak gerekiyor. Özellikle, manevi tarafları ağır basan dini bayramlarda insanlar arasındaki dostluk, sevgi ve saygı ilişkileri daha bir güzel ortaya çıkabiliyor. İnsanlar arasındaki kavgaların hiçbir fayda getirmediği, kırgınlık ve dargınlıkların mutluluğu gölgelediği, bayramlarda daha iyi anlaşılıyor. Karşılıklı ziyaretlerle kısa bir süre için de olsa, sıcak ve yakın ilişkiler kuruluyor. Bu ilişkiler çok kere kalıcı olup, sevgi ve dostluğun pekişmesine de sebep oluyor. İşte bunlar da, bayramların güzel tarafları. Bütün bunlara rağmen, bayramlar eskisi kadar keyif ve tat vermiyor. Eskiden şehir, köy ve kasabalardaki büyük alanlarda yapılan şenlikler ve bayram kutlamaları artık yapılmıyor. O eski bayram eğlenceleri artık kalmadı. Biz yine de, sağlık ve huzur içinde yaşamayı esas alarak yılda birkaç gün değil, böylece her gün bayram yapmanın yollarını arayalım. Bayramınız kutlu, bütün günleriniz mutlu olsun.
|