ads
DOLAR 36.24 ₺
EURO 38.02 ₺
STERLIN 45.61 ₺
G.ALTIN 3,352.91 ₺
Ç.ALTIN 5,651.17 ₺
BİLEZİK 3,152.21 ₺
BTC 97,628.73 $
ETH 2,701.12 $
BİST 9,877.59

Yalan Söylemek ve Hile Yapmak

Yayınlama: 6 Şubat 2015 Cuma 09:34 Kaynak: Haber Merkezi Editör:

Yalan Söylemek ve Hile Yapmak

Dinimiz kişiye ve topluma zararlı olan tutum ve davranışlara elbette izin vermez. Allah, insanları yalandan kaçınmaya ve doğru olmaya çağırır.

İnsanlar, kusursuz değildir. Bazen en yakın dostumuz bile, bize karşı kırıcı ve incitici davranışlarda bulunabilir. Ancak bu gibi olayları büyütüp o dostumuz hakkın da kötü zanda bulunmamız, dostluk bağlarını koparabilir. Bu doğru bir davranış değildir.

Anne ve babaya karşı asla kötü davranmamalıyız. Anne, baba ve büyüklere saygısızlık asla yapılmaz. İnsanoğlu'nun en önemli görevi ana ve babaya karşı çok iyi davranmaktır.
Onların gönüllerini kırmamalı, onları hoşnut etmek için özen göstermeliyiz. Ellerini öpüp hayır dualarını almalıyız. Bu bize, büyük bir manevi destek verir.
Annemiz, babamız, öğretmenlerimiz gibi büyüklerimiz, bizim hayata daha iyi hazırlanmamız için bize yol gösterirler, örnek olurlar. Bize iyi, dürüst olmayı öğretirler. Kötülere ve kötülüklere karşı bizi hep uyarırlar. Bütün bunlardan dolayı onlara saygı duyarız.

Aldığımız nefes kadar yakınız birbirimize

Bir de ‘Bize ne’ şekli var. Daha çok toplumsal meseleler üzerine konuşurken kullanılıyor. ‘Sana ne’ ve ‘Size ne’ versiyonları var ki sıkıştığın yerde söylüyorsun, anlamını kaybediyor konuşma. Sonuç tam bir iletişim faciası. Yeni türemiş ifadeler değil elbette. Ancak vahim olan bu ifadelerin ‘olgun’ yaş grubundaki insanların dillerine yerleşmesi, bir ‘yaşam tarzı’ bir ‘siyasi duruşu’ ifade eder olması. Tarihe acı bir şekilde kaydedilmekte olan zulümler, haksızlıklar, katliamlar karşısında sessiz kalıyorlar ve daha da ötesi sessiz kalmamızı istiyorlar. Peki, ne uğruna? Çünkü ‘uzaklardaki olaylar bizi ilgilendirmezmiş’, çünkü ‘herkes kendi işine baksınmış’, çünkü ‘başımız belaya girermiş’, çünkü ‘bizim derdimiz bize yetermiş’… O kadar ki siyasiler içinden bile bu tavrı benimseyenler çıkıyor, ibretle izliyoruz… Nasıl bir ruh hali, nasıl bir vicdan muhasebesi, nasıl bir düşünüş biçimi buna yol açıyor?

KÖTÜ DAVRANIŞLAR KARŞISINDA DUYARSIZ KALMAYALIM
Her insan, içinde yaşadığı toplumun üyesidir. Her birey, üyesi olduğu toplumun yerleşik düzenine uymalıdır. Unutmamalıyız ki toplum dışındaki insan tek başına ne yaşayabilir, ne de medeniyet kurabilir. Bundan dolayı ailenin, okulun, çarşının ve çevremizdeki her şeyin dirliğine, düzenine sahip çıkmalıyız, onları korumalıyız. Onları bozanlardan olmamalıyız. Hatta bu da yetmez; medeni cesaret sahibi olmalıyız. Kötü davranışların sahiplerini uyarmalıyız.

Biz kendimize nasıl zarar verilmesini istemiyorsak, başkalarına da zarar vermemeliyiz. İslam dini, insan haklarına saygılı olunmasını emreder. Bunu yaparken, haksızlık yapmayı da yasaklamıştır. Kul hakkı kavramı ile ifade edilen, başkalarının hak ve hukukuna saygı, Kur’an’ın ve hadislerin üzerinde durduğu hususlardandır.
Birinin işini engellemek, aleyhinde konuşmak; malını çalmak kul hakkı tanımamaktır. Bunun gibi güçlünün zayıfı ezmesi ve başkasına iftira atması da böyledir. Bunların yanında gözün gördüğü ve canın çektiği bir yiyecekten göreni faydalandırır.

Bunlardan başka devletin malını çalmak veya yemek, milyonlarca vatandaşın hakkını yemektir. Aldığı ücretin, maaşın karşılığı kadar çalışmamak da kul hakkı yemektir. Haksız kazanç sağlamak, topluma ait şeylerden çalmak, insanlara zarar vermektir, yani kul hakkı yemektir.

Allah her insanı kendi yaptıklarından sorumlu tutmuştur; bununla birlikte hepimiz toplumlar halinde yaşadığımız için, birimizin yaptığı bir iş veya davranış diğer insanları etkilemektedir. Yanlış ve sakıncalı iş ve davranışlar, toplum tarafından tepki görmediğinde yaygınlaşır, ileri aşamada herkesi tehdit eder hale gelir. Bu nedenle Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Toplumda yalnız kötülerinizin başına gelmeyip herkesi etkileyecek olan beladan korkun…”
Kur’an’ın Müslümanlara yüklediği sorumluluklardan biri de iyiliği yaygınlaştırmaya; kötülüğü engellemeye çalışmaktır:
“Müslümanlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği emreder, kötülüğe engel olurlar; hayırlı işte birbiriyle yarışırlar." (Al-i İmran 114)

Unutmayalım:
İyilikler ilgiyle büyür, yaygınlaşır;
İlgisizlikten yalnızca kötülük azgınlaşır.

 

İlk Yorumu Sen Yaz
code
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4