Ordu ve Yargı düşmanlığı yaparak intikam peşinde koşan AKP iktidarı, bir gün Ordunun da, Yargının da himayesine muhtaç olabilir. Hangi şartlarda olursa olsun, daima ayakta kalması gereken bu iki kuruma, bu millet mutlaka sahip çıkmalıdır. Yarın, geç olabilir.
Son bir yıldan beri Türkiye’de şaşırtıcı olaylar yaşanıyor. AKP iktidarı, 2007 seçimlerini de kazandıktan sonra, başta Silahlı Kuvvetler olmak üzere, Yargıdan adeta öç alma gibi bir tutumun içine girdi.
Kapatılan Refah Partisi’nin bir uzantısı olarak kurulan ve girdiği ilk seçimde iktidar olan bu partinin, Refah Partisi’ne karşı 28 Şubat 1997 de yapılan ve adına post modern darbe denilen askeri hareketin öcünü alma derdinde olduğu anlaşılıyor.
Öte yandan iktidarın, askerden sonra yargıyı da hedef alması, Başbakanın İstanbul Belediye Başkanıyken yargılanarak, ceza alıp Cezaevi’nde yatması olarak gösteriliyor.
ASKER, HİÇ BİR DÖNEMDE BÖYLE AŞAĞILANMADI
Türk Ordusu, tarihi boyunca bu milletin en büyük güvencesi olarak yerini korudu. İç ve dış düşmanlara karşı hep uyanık kalan Türk askeri, hiçbir dönemde bir siyasi iktidarın bu denli boy hedefi olmadı.
AKP iktidara geldiğinden beri Orduyu darbecilikle suçlaması, buna karşılık Ordunun kendisini bu iddialara karşı savunma durumuna geçmesi, Ordu düşmanlarını bol bol sevindirdi. Sevindirdi, ama böyle güçlü bir Ordu sayesinde bu coğrafyada rahat ve güven içinde yaşadığımızı, o kimselere unutturuverdi.
İktidarın, bazı kalemleri ve medya organlarını kullanarak yaptığı asker düşmanlığı bu milleti üzerken, dış düşmanları sevindirmeye yetiyor.
Kimi kalem sahiplerinin köşelerindeki hakaretleri yetmiyormuş gibi, televizyon ekranlarına çıkıp salyalarını akıtarak askeri aşağılaması, kuşkusuz ki onların zararına olacaktır.
Türk Ordusu’nun teşkilatlandığı asker ocağı, bir Yeniçeri Ocağı değildir. 12 Eylül dönemini yaşayanlar, her gün terör sebebiyle 30 kişi ölürken “Ordu nerede?” diye haykırıyorlardı. O kişilerin ve iktidar yağcılarının şimdi Orduya saldırması, tam bir “ikiyüzlülük” olarak görülüyor.
Bu kimseler iyi bilmeli ki, bir gün gelir o güvendikleri dağlara kar yağabilir. Ve bir gün gelir, o aşağıladıkları askerin himayesine pekala muhtaç olabilirler. Bu millet askerine güvenmezse, acaba kime güvenecek ve kimin himayesine sığınacaktır.
Siyasi iktidarların gelip geçici olduğunu, Ordumuzun ise, bu millet var oldukça var olacağını unutmamak gerekir.
ADALET, HERKESE LAZIM
AKP iktidarının Ordu’dan sonra Yargıyı da hedef alması, geleceğimiz için insanı ürkütüyor. Ve ister istemez, “Bu ülke, acaba nereye götürülüyor?” sorusunu akıllara getiriyor.
“Yargı Reformu” adı altında yargıda yapılmak istenen değişikliklerin, kasıtlı ve maksatlı yapıldığı ve iktidarın yargıdan öç alma isteğinden başka bir düşünce olmadığı anlaşılıyor.
Ciddi ve makul hiçbir sebep yokken Anayasanın değiştirilmek istenmesi de, halkın ve ülkenin hayrına gibi görünmüyor.
Anlaşılan o ki, iktidar yapacağı değişikliklerle yargıya tamamen hakim olmak istiyor. AKP’nin kapatılma korkusu dahil, mensuplarının bekleyen dosyalardan yargılanma korkusu, bu hareketin esas sebebi olarak görülüyor.
İktidar olduklarından beri bütün icraatlarında, milletten önce kendi çıkarlarını düşünen AKP liler ne yaparsa yapsınlar, gelecek o hesap gününden kaçamayacaklardır.
Krallar ve diktatörlerin bile, hesap vermekten kaçamadıklarını unutmayalım.