Türkiye hedef haline getirildi
Ceviz Kabuğu’nda
Türkiye’nin sıcak gündemi masaya yatırıldı. Programda, ABD’nin Irak’tan
çekilmesi ile Başbakan Erdoğan’ın bir türlü ne olduğunu açıklamadığı
sözde “Kürt açılımı”tartışıldı
Usta gazeteci Hulki Cevizoğlu’nun ART’de canlı olarak yayınlanan
Ceviz Kabuğu Programının bu haftaki konukları 21. Yüzyıl Türkiye
Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Taraf Gazetesi Yazarı Rasim
Ozan Kütahyalı ve İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bedri
Gültekin idi. İşçi Partisi (İP) Genel Başkan Yardımcısı Gültekin,
Amerika’nın Türkiye’yi bir numaralı hedef haline getirdiğini söyledi.
Gültekin, “ABD, Irak’tan çekilmeye başladı. Orada bir şey
yapamayacağının farkına vardı ve Türkiye’yi ulaşılması gereken yeni
hedefi olarak belirledi” diye konuştu. Cevizoğlu’nun “Irak’tan çıkan
ABD Türkiye’ye mi giriyor?” sorusuna ise, “Evet” karşılığını verdi.
ABD sonuç istiyor
“Amerika, Kuzey Irak’ı
Türkiye’nin himayesine katarak bölgede çıkacak Arap-Kürt çatışmasını
önlemek istiyor” diyen Gültekin değerlendirmelerine şöyle devam etti:
“Dünyanın en stratejik bölgesi Irak işgal edildi. Sonrasında İran ve
Suriye hedefe alındı. Ama Amerika İran’a saldırmayı göze alamadı. Bunun
üzerine 2005 yılından bu yana ABD’nin birinci hedefi değişti. Türkiye,
sonuç alınması gereken bir ülke oldu Amerika için. Bunun yüzden de
Türkiye’nin önüne Ermeni ve Kürt açılımlarını koydular. Her ne kadar
örgütsüz de olsa hiçbir millet geçmişini unutmaz. Irak’ta her 20
kişiden biri öldü. Şimdi bu çatışmaları önlemek için Kuzey Irak’ı
Türkiye’ye katarak bölgedeki çatışmalarda Türkiye’nin gücünü kullanmak
istiyorlar.” Gültekin’in bu değerlendirmeleri üzerine Hulki Cevizoğlu,
“Peki, Amerika bunu daha süslü bir biçimde, mesela ’siz zaten bu
bölgeyi istiyordunuz. Alın biz veriyoruz’diyerek vermek yerine neden
terör yaparak, terörü destekleyerek kabul ettirmeye çalışıyor” sorusunu
yöneltti. Gültekin, Amerika’nın bunu daha önce denediğini ancak başta
ordu olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin karşı çıktığını söyledi:
Atatürkçü duruş bu oyunu bozar
“Türkiye’de büyük
bir toplumsal değişim olmadan açılımın kabul ettirilmesi zordur. Bu
yüzden bir Kürt-Türk çatışması yaratmaya çalışıyorlar. İnsanları bir
arada yaşayamayacaklarına inandırmaya çalışıyorlar. ’Yaşayamayacaksak
ayrılalım’dedirtmek istiyorlar. Bu çatışma üzerinden de etnik bir
yeniden yapılandırma planlıyorlar. Amerika’nın amacı Türkiye’de mevzi
kazanmak. İsrail’i yaptığı gibi Türkiye’yi de kendine jandarma yapmak
istiyor. Türkiye, emperyalizmin hedefinde mazlum bir ülke. Kürdümüzü
emperyalizme kaptırmamak gerekir. Sözde Kürt açılımı, Türkiye’nin
yeniden etnik yapılandırılmasıdır. Başbakan ortaya düşmüş, Kürtlerin
temsilcisi kim diye muhatap arayışında.”
Gültekin, Atatürk’ün duruşunu kaybetmemiş bir toplumun bu oyunu bozacağına inandığını da sözlerine ekledi.
Hulki Cevizoğlu’nun Ceviz Kabuğu programının bu haftaki
konukları 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ ile
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bedri Gültekin’di. Canlı
yayınlanan programın üçüncü konuğu ise Taraf yazarı Rasim Ozan
Kütahyalı’ydı. Kütahyalı programa iki saat geç katıldı.
AKP tarikatlar partisi
Ceviz Kabuğu’na yaklaşık
iki saatlik bir gecikme ile gece yarısı civarında katılabilen Taraf
gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, yaptığı açıklamalarla özellikle
izleyicilerden pek çok tepki aldı. “CHP ve MHP’nin Doğu ve Güneydoğu’da
hiç oy alamaması bakımından ulusal bütünlüğün temsilcisi AKP’dir bu
anlamda. Bence Türkiye’de bütünlüğü farklı kesimleri temsil etmeyi en
iyi sağlayan AKP’dir. Türk etnik milliyetçiliği üzerine oynayan derin
bir düşünce var. Kuşatılmışlık hissiyatı var insanlarda. Mesela benim
memleketim İzmir’de 12 ay boyunca her yerde bayrak asılı.”
Bayrak asmak halkın demokratik tepkisi
Kütahyalı’nın
AKP’nin ulusal bütünlüğü sağlayan parti olduğu söylemesine Bedri
Gültekin karşı çıktı. Gültekin, “AKP bir tarikatlar partisidir” dedi.
Ümit Özdağ da Kütahyalı’nın her yerde bayrak olmasını eleştiren
sözlerine şu yanıtı verdi: “Bu, insanların elinden gelen demokratik
tepkilerdir. Türk milleti büyük bir travma yaşıyor. Neden? Çünkü
1984’ten bu yana çatışma var. Ama bu çatışmaya eline silah alarak
katılmıyor. “
VARLIĞIMIZ, TARİHİMİZ, GELECEĞİMİZ TEHLİKEYE ATILAMAZ
Ayağından yaralı maratoncu gibiyiz
Sözde Kürt açılımının aslında Kuzey Irak açılımı olduğunu belirten Prof. Dr. Ümit Özdağ, “Bir şey
yapılmalı ama milli üniter yapı korunarak” diyor
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın
açılımlar ve son siyasi gelişmelerle Türkiye’nin ayağından yara almış
maraton koşan bir sporcu konumunda olduğunu söyledi. Bir şeyler
yapılması gerektiğini ancak bunun Türkiye’yi tehlikeye atmadan
yapılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Özdağ “Kürt açılımı Kuzey Irak
açılımıdır” dedi. Özdağ şöyle konuştu: “Karayılan Hasan Cemal’e verdiği
röportajda ’DTP bizi temsil edebilir’dedi. Bununla DTP vekalet aldı.
Ama Öcalan bu vekâleti aldı DTP’den. Bu noktada süreç tıkandı. Öcalan
sürece erken doğum yaptırarak iki isteğini öne sürdü. ’Bir, beni
çıkaracaksınız!’dedi. İki, ’Kürt kimliği siyasi olarak kabul edilecek’
dedi. Bu iki istek DTP ve PKK’nın kırmızı çizgisi oldu. Bunu çözmeden
terör çözülmez.”
Mağduriyetler körükleniyor
Son
dönemde mağduriyetler üzerinden mazuriyetler doğdurulduğunu söyleyen
Özdağ, PKK’nın Kürtler üzerinde uyguladığı psikolojik bir baskı
yöntemine dikkat çekerek “PKK politikasında Kürt mağduriyeti var.
Kürtlerin başına gelen her olumsuzlukta onun Kürt olmasından
kaynaklandığı fikrini işledi.
Mütareke basını gibi
PKK’nın
sürekli güçlendirdiği bu mağduriyet mazuriyeti doğurdu. ’Mağdurum ne
yapsam mazurum’diye düşünülüyor. Bu fikir Türklerde de başladı” dedi.
Medyanın sözde Kürt açılımıyla ilgili olarak halkı bilgilendirmesini
isteyen Ümit Özdağ’ın önerisini ise Hulki Cevizoğlu, “Medyayı ayakta
tutmak kolay değil. Bugünün basını büyük oranda 1919 basınına döndü.
Aydın Doğan bile dayanamadı buna” şeklinde değerlendirince Özdağ, “3
Kasım 2002 seçimlerinin sonuçları belli olduğunda Doğan Medya’nın üst
katlarında kutlamalar yapıldı. Bu bir süreçtir. Bu süreçte siyaset de,
ordu da, medya da yeniden yapılandırılmaya çalışılıyor” şeklinde
karşılık verdi. Bunun üzerine Cevizoğlu özetle şöyle konuştu: “Ertuğrul
Özkök 3 Kasım seçimlerinden sonra halkta mutsuz bir hava oluştuğunu
gördüklerini, bozulan moralleri biraz düzeltmek için ” Bereket, ordu
var “ gibi bir başlık atacaklarını, ama sonra vazgeçtiklerini yazdı.
Hürriyet önce Çölaşan’la sonra Bekir Coşkun’la halkı oyaladı. Şimdi de
Yılmaz Özdil’le oyalıyor. Atatürkçüler onu ve daha başka birkaç yazarı
okumak için Hürriyet alıyor. Cumhuriyet mitinglerine milyonlarca insan
katıldı. Bu insanlar hangi bilinçte? İnsanın içinde olacak bu. Magazin
de, dizi de izleyin ama bilinçlenin!”
‘Taraf, operasyon gazetesi’
Programın son
bölümlerine doğru, Taraf gazetesi gündeme geldi. Rasim Ozan Kütahyalı,
Cevizoğlu’nun, “Orduyla ilgili haberlerde haber dili yerine hakaret
üslubu var. ’İşine bak general’diye yazıyorsunuz, ama başbakana aynı
tavrı göstermiyorsunuz. Uydudan çekilmiş çatışma fotoğraflarını
gazeteci olarak nasıl elde ediyorsunuz? Diğer gazeteciler niçin bunlara
ulaşamıyor?” diye sorunca, Kütahyalı’dan önce İP Genel Başkan
Yardımcısı, “Taraf bir operasyon gazetesidir” dedi. Ozan Kütahyalı ise,
“Bu haber ve fotoğrafları ordudan alıyoruz. Bize geliyor” yanıtını
verdi.
ABD desteği söyleniyor
Bu açıklamaların ardından
Hulki Cevizoğlu yine yapıcı bir medya eleştirisi yaptı. Büyük
gazetelerde alıntı yapmak için Taraf’ın atacağı manşetleri bekleme
alışkanlığının başladığını söyleyen Cevizoğlu, “Taraf’ın Amerika
desteği ile çıktığı, orduya karşı bir operasyon yürüttüğü söyleniyor. O
zaman bu oyuna neden alet oluyorsunuz? Yeniçağ’da ve ART’de de haber
değeri olan şeyler yayınlanıyor. Taraf’taki haberlere büyük merakla
atılan diğer medya biz yapınca görmezden geliyor” dedi.
Gül, milleti tehdit etti
MECLİSİN açılış
töreninde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşmasını gizli bir tehdit
olarak yorumladığını ifade eden Bedri Gültekin “’Bunu biz yapmazsak
başkaları yapacak’demek bir tehdit ifadesidir. Bir cumhurbaşkanı böyle
konuşamaz” dedi. Bursaspor ve Diyarbakırspor arasındaki maçta yaşanan
olayların da bir provokasyon olduğu dile getiren İP Genel Başkan
Yardımcısı, Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı programında Türk ve Kürt
çocukların iki ayrı milletin çocukları gibi karşı karşıya getirilmesini
eleştirdi. Hulki Cevizoğlu ise DTP’lilerin “mahkemeye ifade krizi”
konusunda şöyle konuştu: “Yargıyı dinlemiyorlar. Yasaları takmıyorlar.
Yasaları çıkaran, yasa yapıcı kurum olan TBMM’nin başkanı da onlara
arka çıkıyor. Yasayı çiğneyen Meclis Başkanı... Böyle büyük skandal
olabilir mi? Mahkemenin tebligatlarını Meclis Başkanı aldırmıyor,
sekreter almıyor... DTP’li milletvekilleri ise ’Çifte standart
istemiyoruz’diyorlar. Öyleyse git ifade ver. İfade verince tutuklanacak
değilsin ki. Yargılama sürecek. Ayrıca ceza alsa ne olacak? Ceza alan
PKK’lıların durumu ortada. En büyükleri yağla ve balla beslenmiyor mu?
AB’nin bırakın dediği Leyla Zana hapisten salıverilmedi mi?... ’Kandil
Dağı’na çıktık, sırtımızı bilmem ne dağına dayadık’diyen onlar. DTP
’PKK bizim kardeşimiz, onlara terörist diyemeyiz’diyor. Başbakan
’PKK’ya terörist demedikleri sürece onlarla görüşmem diyordu, şimdi bu
hallere gelindi.”
O yazı kaldırılmamalı
AVRUPA Konseyi İnsan
Hakları Komiseri Thomas Hammerberg’in okullarda okutulan “Ne Mutlu
Türk’üm Diyene” sözünün ayrımcılığı pekiştirdiği gerekçesiyle
kaldırılmasını istemesi de Ceviz Kabuğu’nda tartışıldı. Taraf Yazarı
Kütahyalı, doğuda her dağa, her taşa bu sözü yazmanın ayrımcılığı
kuvvetlendirdiğini iddia etti. Bunu yapmanın “Batı zaten bizim, buraya
yazalım ama Doğu’nun ne olduğu belli değil” düşüncesini uyandırdığını
belirten Kütahyalı, “Bu yanlış bir inatlaşmadır. Oradaki halkı PKK’ya
iter” diye konuştu. Prof. Dr. Ümit Özdağ ise “Ne mutlu Türk’üm diyene”
sözünün ırkçılıkla uzaktan yakından ilgisi olmayacağını şöyle anlattı:
“Bu sözde ne söylendiği zaman ne de şimdi ırkçılık var. Etniklikten
sıyrılmış medeni bir ifadedir. Avrupa ırkçılığın merkezi olduğu için ve
Türkiye’ye karşı ırkçı bir yaklaşımda olduğu için bunu söylemeleri
normal. Ama ben şunu düşünüyorum o yazıları görünce. Bu bir psikolojik
harekât mı? Öyle ise doğru bir psikolojik harekat mı? Bence tek başına
bunu yazarak psikolojik harekat olmaz. Ancak bu ifade kesinlikle
kaldırılmamalı oralardan. Kaldırmak demek devletin kuruluş felsefesini
kaldırmak demektir. Başbakan DTP’nin orda baskı yaparak oy aldığını
söylüyor. Bir başbakan kendi oy sandığının güvenliğini sağlayamıyorsa o
bölgede demokratik bir siyaset yapılmasını hiç sağlayamaz.”
kaynak : YENİÇAĞ