301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Haber Detayı
24 Eylül 2009 - Perşembe 19:43 Bu haber 1570 kez okundu
 
DEVLETİ SOYUP, Devlet İçinde Devlet Olmak
Köşe Yazıları Haberi


Bu ülkede devleti soyup, devlet gibi güçlü görünenler var. Bunların başında, bir “medya karteli” geliyor. Bir zamanlar hükümet yıkıp, hükümet kuran ve devlete kafa tutan bu kartelin belini kırmak, iktidarın boynunun borcudur. Bunu yapmayan siyasi iktidar, önce kendine, sonra da bu millete zarar vereceğini unutmamalıdır.

     Bu köşeyi izleyen okuyucularım benim gazeteci olmadığımı, amatör bir anlayışla ve yarım asra yaklaşan tecrübelerimle ülkede ve yakın çevrede olup bitenlerin eleştiriye değer taraflarını yazmaya çalıştığımı çok iyi bilirler. Okuyucular, özellikle Şeytanın gör” dediği konu ve olayların yazılmasını ve kendi duygu ve düşüncelerinin kamuoyuna yansıtılmasını isterler.

Bu anlay
ışa bağlı kalarak, 5 yıldan beri yayınlanan yazılarımda, hiç kimseye bühtan etmeden, hiç kimseye haksızlık yapmadan ve dolduruşa gelmeden düşüncelerimi sizlerle paylaştım. Bu güne kadar yazılarımda daha çok, sırtını devlete yaslayanların ya da devletin gücünü ve otoritesini kullananların, servetlerine servet katmaları konu edildi.

    Seçtiğim bir diğer kesim ise, kimi basın-yayın organları sahiplerinin, ellerine geçirdikleri yayın gücünü kullanıp yalan haberlerle halka zulmetmeleri ve devletin organlarına baskı yaparak servetlerini büyütmeleri oldu. O kadar ki, bu yayın organlarının kimi sahiplerinin bu gücü büyüterek bir “medya karteli” oluşturması, hiç kimsenin gözünden kaçmadı.

İşte, bunların başında, bu yazıma konu olan Hürriyet Gazetesi’nin sahibi Aydın Doğan geliyordu.

    Aydın Doğan, bu köşede yayınlanan 17 Eylül 2008 ve 25 Şubat 2009 günlü yazılarımda da belirttiğim gibi, gazeteci filan değildi. 1986 yılına kadar da, gazetecilikle hiç ilgisi olmamıştı.

     O, benim İstanbul’da görev yaptığım yıllarda, Sirkeci’de Tren Garı’nın karşısındaki bir köşede yerli otomobil pazarlıyordu. Zenginleşmek için basının gücünü keşfedince, önce Ali Naci Karacan’dan Milliyet Gazetesi’ni, kısa bir süre sonra da, gazeteciliği bırakmak isteyen Erol Simavi’den, Hürriyet Gazetesi’ni satın aldı.

      Bu gazeteler eski sahipleri zamanında, Türkiye’nin en büyük ve en ciddi iki gazetesiydi. Her ikisini de yakından tanıdığım gerek Karacan, gerekse Simavi ailesi, gazetelerini hiç kimseye karşı ve hiçbir maksatla bir güç olarak kullanmadılar. Kalemlerini satmadılar. Hürriyetin kurucusu merhum Sedat Simavi’nin “Gazeteci arkadaş, mecbur kalırsan kalemini kır, fakat satma” sözü, bütün basın çalışanlarına çok önemli bir öğüt olmuştu.

     Merhum Sedat Simavi, gazeteciliğin kişisel çıkar sağlamak için kullanılmasını, katiyen istemiyordu. Onun bu sözü, basın çalışanları tarafından önemli ölçüde tutuldu. Ta ki, Aydın Doğan gazete sahibi oluncaya kadar. Üstelik, o sözü söyleyenin gazetesinin sahibi oluncaya kadar.

DOĞAN’IN YAYIN ORGANLARI, “MEDYA KARTELİ” OLUYOR

     Hürriyet Gazetesi’nin sahibi olduğu sıralarda özel televizyonların yayına girmesi üzerine, birden fazla TV kanalı da kuran Aydın Doğan, kısa sürede bir “Medya karteli” oluşturuyordu. Ulusal yayın organlarının yarısına yakınını eline geçiren Doğan hem halkın üzerinde, hem de devlete karşı tam bir güç meydana getirmişti.

     Aydın Doğan kartel sahibi olmakla kalmıyor, sahip olduğu yayın organlarında kendisine sadık, onun her istediğini yazacak kalemleri de bularak, kısa sürede iyi bir “tetikçi” kadrosu da oluşturuyordu. O, bu tetikçilerin başına “Baş tetikçi”olarak “Ertuğrul Özkök” ü getirerek, gücünü iyice pekiştirmişti.

HEDEF, ÖNCE DEVLET

      Aydın Doğan, oluşturduğu bu güçle hak etmediği bir itibar kazanırken, kartelin silahlarını önce devlete doğrultuyordu. Böylece, bütün ticari işleri devlet katında hiçbir engele takılmadan, tıkır tıkır yürüyordu. Çünkü, Doğan’ın esas amacı zaten gazetecilik değil, ticaret yapmaktı. Gazetecilikteki muradı ise, bu işlerde karşılaşacağı engelleri kırmaktan ibaretti.

     Aydın Doğan’ın, özellikle 1991 yılından sonra kurulan koalisyon hükümetleri döneminde, kamudaki bütün istekleri yerine getirildi. Belediye nezdindeki bazı işleri ise, 1994 yılında İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’a takılınca, Erdoğan daha o yıllarda Aydın Doğan’ın hedefi olmuştu.

     Biraz da gafil davranan Tayyip Erdoğan’ın Siirt’te okuduğu o malum şiiri, Doğan’ın medya kartelinde abartılınca ve diğer yayın organları da haber atlamamak için onun kuyruğuna takılınca, Erdoğan Belediye Başkanlığından uzaklaştırılmıştı.

     Aynı dönemde, Aydın Doğan’ın kimi adamlarının İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü nezdindeki bazı istekleri de yerine getirilmeyince, İstanbul Milli Eğitim Müdürü olarak bana yaptıklarını biliyorsunuz. Onları, daha önce burada yazdığım için, tekrar yazmıyorum.

     Bir ulusal gazetede Ertuğrul Özkök’e açık bir mektup yazdıktan sonra, bu köşede de Aydın Doğan’a yine açık bir mektup yazarak, bana yaptıkları zulmü açık açık anlatmıştım. İnternet’te de yayınlanan bu mektuplara ait gazeteler, ayrıca kendilerine de gönderildiği halde, ikisinden de “tık” çıkmadı.

     Çünkü, söyleyebilecekleri tek sözleri yoktu. Utanıp utanmadıklarını ise, yanlarında olmadığım için bilemiyorum.

KARTELİN SİLAHI, TERS TEPİYOR !..

     Devletin kendisine yaptığı kolaylıkları yeterli bulmayan Aydın Doğan, kazancını artırmak için bu defa vergi kaçırmayı yeğlemişti. Daha önce kaçırdığı vergilerden takibat görmeyince, 2007 yılında büyük bir kaçağa soyunmuştu. Ne var ki, sahibi olduğu Petrol Ofisi’nin vergi kaçağından yakalanıp, tam 1,2 milyar YTL (o zamanki söylemle, bir katrilyon iki yüz trilyon lira) cezaya çarptırılmıştı.

      Uzlaşmaya giden Aydın Doğan’ın cezası 275 trilyon liraya düşürülmüş ve Doğan cezayı hemen ödemişti.

     Aydın Doğan, 2008 yılının sonunda yine aynı suçu işlemiş ve sahibi olduğu Doğan Yayın Holding’in hesaplarında oynayarak, yine büyük vergi kaçırmış ve yine yakalanmıştı.

Şubat 2009 ortasında Maliye Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Aydın Doğan’a bu defa tam 826,3 milyon lira (eski söylemle 826.3 trilyon lira) ceza kesilmişti.

“ KIR BU KARTELİN BELİNİ, GELİP ÖPEYİM ELİNİ

     Bütün bu olanlardan sonra, yine bu köşede yayınlanan 25 Şubat 2009 günlü yazımda Başbakan Erdoğan’a seslenerek, “Kır bu kartelin belini, Gelip öpeyim elini” demiştim. Gazete kendisine ulaştırıldığı gibi, yazı İnternet’te de yayınlanmıştı.

     Çünkü durum, devlet açısından gerçekten vahimdi. Geçiminden aciz küçük esnafa kimi durumlarda kazancından daha çok vergi ödetilirken, Aydın Doğan bir kalemde trilyonları, hatta katrilyonları götürüyordu. Hatta, kimi durumlarda toplanan o küçük vergilerle biriken paralardan, vergi iadesi bile alıyordu.

     Kuşkum yok ki, Başbakan bütün bunların farkındaydı. Edinilen bilgilere göre Aydın Doğan artık takip altındaydı, izleniyordu, gözleniyordu.

FİRAVUN BİLE TÖVBE ETMİŞTİ ...

    Kutsal inanca göre, yaptığı kötülüklerden dolayı Firavun bile tövbe etmişti. Ama, bütün bu olanlara rağmen Aydın Doğan’ın tövbe etmeye hiç niyeti yoktu. Nitekim, geçtiğimiz hafta yapılan açıklamada, Aydın Doğan’ın sahibi olduğu Doğan TV, Doğan Yapım-Reklamcılık, Doğan Prodüksiyon ve Alp Görsel İletişim Hizmetleri adlı şirketlerinin 2005, 2006 ve 2007 yıllarına ait hesaplarının incelenmesi sonunda, vergi kaçıran Aydın Doğan’a yeniden ve tam 3 milyar 755 milyon lira (eski söylemle üç katrilyon yedi yüz elli beş trilyon lira) ceza kesilmişti.

    Çabalarım sonuçsuz kalmadı, Başbakanın takibi de işe yaradı.

     Suçunu kabul eden Aydın Doğan, ceza açıklanır açıklanmaz Maliye’ye haber gönderdi ve “Uzlaşmaya hazırım.” dedi.

     Öte yandan Aydın Doğan’a, halen mahkemelerde devam eden davalarından, 5 milyar liralık (eski söylemle 5 katrilyon lira) bir ceza kesilmesi de gündemde.

DENİZ BAYKAL’IN SAVUNMASI YANLIŞ

Yayın gücünü kullanmaya devam eden Aydın Doğan’ın tetikçileri, mikrofonlarını bazı vergi otoritelerine uzatıp, patronlarını savunmak istediler. Ancak, kerhen yapılan kimi savunmaların dışında, Aydın Doğan’ı haklı bulan bir Allah’ın kulu çıkmadı.

    Vaktiyle Maliye Bakanlığı da yapmış olan CHP lideri Deniz Baykal’ın savunması ise, tamamen siyasiydi ve yanlıştı. Baykal da biliyor ki, bu memleketin imkanlarından yararlanıp da kazananların kazançlarında, yetim hakkı vardır. Hem de, o çok bilinen tabirle, ”tüyü bitmemiş yetimlerin” hakkı vardır. Vergi kaçırmakla, devleti soymanın arasında ise, hiçbir fark yoktur.

     Aydın Doğan devleti soyarak, “devlet içinde devlet” olmuştur. Hükümet yıkıp, hükümet kurduğu günlerse, artık mazide kalmıştır. Baş tetikçisi ve akıl hocası Ertuğrul Özkök, ona yarar yerine, artık ciddi zararlar vermeye başlamıştır.

İşlediği günahlarından, yaptığı 3 günlük “Umre”yle sıyrılmaya çalışan Ertuğrul Özkök’ün günahları, kendinden başka Aydın Doğan’ı da zelil ve perişan etmiştir. Eğer, manevi inançları samimi ise iyi bilsinler ki, her ikisinden de ruz-i mahşerde müştekiyim.

DEVLET, HAKKINI ALMALIDIR !..

     Kanun ve vergi kaça

ğına ait belgeler ortadadır. Aydın Doğan’ın, kanundan yararlanarak uzlaşmaya gitmeye, elbette hakkı vardır. 10 kuruşluk vergisini tahsil etmek için 20 kuruş harcayan devlet, uzlaşmayla da olsa Aydın Doğan’dan hakkını almalıdır. Aksi takdirde Uzanlara, Halis Toprak’a, Hayyam Garipoğlu’na ve diğerlerine karşı büyük haksızlık olur.

     Haciz için borçlunun evine giden

İcra Memuru borçluya, askıdaki elbisesi ile sadece gece yatabileceği bir yatak bırakıyor. Yani herkes, devletin önünde diz çöküyor. Aydın Doğan’ın, ötekilerden farkı nedir ki? Mamafih o, mezara götüreceği parayı da ayırmıştır.
     Bir ülkede medyanın kartel oluşturması, demokrasiye de aykırıdır. Hiç kimse bu ülkede, bir medya kartelini ve gücünü sadece çıkarı için kullanan bir medya oluşumunu, katiyen istemiyor.Şimdi, olayın sonucunu merakla bekliyorum ve Başbakana, buradan tekrar sesleniyorum.

Kır bu kartelin belini, Gelip, öpeyim elini.

Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 03.05.2024
Bugün
13 - 16
Cumartesi
12 - 14
Pazar
11 - 17
Tekirdağ

Güncelleme: 03.05.2024
İmsak
23 Şevval 1445
Sabah
04:20
Öğle
06:00
İkindi
13:12
Akşam
17:03
Yatsı
20:14
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
93
80
1
3
30
34
2
Fenerbahçe
89
89
1
5
28
34
3
Trabzonspor
58
60
12
4
18
34
4
Başakşehir
52
46
12
7
15
34
5
Beşiktaş
51
45
13
6
15
34
6
Kasımpasa
49
56
13
7
14
34
7
Rizespor
49
45
13
7
14
34
8
Alanyaspor
48
49
10
12
12
34
9
Sivasspor
48
41
10
12
12
34
10
Antalyaspor
45
39
11
12
11
34
11
A.Demirspor
41
49
11
14
9
34
12
Kayserispor
40
39
13
10
11
34
13
Samsunspor
39
37
15
9
10
34
14
Ankaragücü
38
42
12
14
8
34
15
Karagümrük
36
41
16
9
9
34
16
Konyaspor
36
34
14
12
8
34
17
Gaziantep FK
34
39
18
7
9
34
18
Hatayspor
33
38
15
12
7
34
19
Pendikspor
30
38
18
9
7
34
20
İstanbulspor
16
26
23
7
4
34
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı