|
||
AKP, Artık Bitmelidir Ve Çekip Gitmelidir ! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
2001 yılında kurulan ve dönemin beceriksiz koalisyon hükümeti
tarafından bir yıl sonra kendisine altın tepsiyle sunulan iktidarı
kötüye kullanan Adalet ve Kalkınma Partisi, sevaplarını bastıran büyük
günahlarıyla birlikte, artık bu milletin yakasından düşmelidir ve
gitmelidir. “Adalet ve Kalkınma” gibi milletin iki özlemini kendisine isim yapan ve kısaca AKP olarak anılan parti, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırarak “adalet”i, sadece kendi mensuplarını ve yandaşlarını kalkındırarak da, “kalkınma”yı, haşat etmiştir. Sırf bu sebeple adı açık olarak söylenmek istenmeyen ve kısaca AKP olarak anılan partinin, ülkenin ekonomisinden tutun da, birlik bütünlüğüne ve yabancılara karşı verilen tavizlerden, bağımsızlığının zedelenmesine kadar verdiği zararlar, bu ülkenin yönetimine bundan sonra kim gelirse gelsin, öyle kolay kolay ortadan kaldırılamayacaktır. Onları, burada tek tek yazmak gereksizdir, çünkü herkesin bildiğini tekrarlamak olur. Başka bir anlatımla, “malumun ilamı”ndan öteye gitmez. Ama, isterseniz gelin kısacık bir tekrar yapalım. 1. AKP, beklemediği önemli bir çoğunlukla iktidara gelince, bu yetkisini kötüye kullanarak, ”Para fonu” ile yaptığı anlaşmalarla ülkeyi, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir borç batağına soktu. Ülkemizi başka türlü kuşatamayan ve bir çok konuda söz geçiremeyen yabancılar, borç verip harcatarak ve sonra da kısarak, ülkemizi ve hepimizi adeta “hacir” altına aldılar. 2. AKP ve yandaşları, aldıkları borçları yatırımlara harcamak, böylece ülkenin ve dolayısıyla halkın kalkınması için kullanmak yerine “hiç ederek”, adlarındaki “adalet”i de, “kalkınma”yı da, bir kere daha yok ettiler. 3. Vakıflar Kanunu’ndan tutun da, Petrol Kanunu’na kadar çıkardıkları pek çok kanunla, “Avrupa’ya uyum” adı altında, Türkiye’nin milli çıkarlarını yabancılara peşkeş çektiler. 4. “Kürt meselesi” tabirini ilk defa kullanarak, bu konuyu hakikaten “mesele” yaptılar ve Türkiye’nin başına “bela” ettiler. AKP iktidarı devam ettiği takdirde, ülkenin bölünmesi ve halen var olan Kürt devleti’ne topraklarımızın bir bölümünün katılması, önlenemez hale gelecektir. Baksanıza,TBMM deki bölücü Milletvekilleri, Kürdistan’ın Türkiye içindeki sınırlarının çizildiğini bile, artık açıkça söylüyorlar. 5. Kürtleri destekleyen ve TBMM’ye kadar uzanan bir siyasi oluşum, bu iktidar dönemindeki kadar bölücü çıkışlar yapmamıştır. Ordunun üst komuta kademesi, sırf bu sebeple TBMM’ ne girmemekle, yerden göre kadar haklıdır. 6. Hiçbir iktidar döneminde, bu iktidar kadar “ordu”yu ve “ yargı” yı yıpratan bir tavır sergilenmemiştir. Ve, ”yargı bağımsızlığı” bu kadar hırpalanmamıştır. 7. Anavatan iktidarı dahil, hiçbir iktidar döneminde bu kadar büyük yolsuzluklar yapılmamış ve ülkenin varlıkları bu denli talan edilmemiştir. Buna rağmen onlar, kendilerine “AK Parti’yiz” dese de, halk sadece AKP demiş ve sırf bu sebeple kendilerine yakışmayan“AK”sözcüğünü kullanmak istememiştir. 8. Hiçbir iktidar döneminde “özelleştirme” adı altında ülkenin milli varlıkları yandaş yerlilerle yabancılara, bu denli talan edilir gibi peşkeş çekilmemiştir. 9. İstedikleri her tavizi kolayca koparan batılı ülkeler, Başbakanı yere göğe sığdıramayınca, o ve yandaşları bunu büyük bir saflıkla, “Türkiye’nin itibarı” olarak yorumlamışlardır. Oysa, bir NATO Genel Sekreteri seçiminde bile, Türkiye’nin tavrı ciddiye alınmamıştır. Ve Türkiye, hiçbir uluslararası platformda sözünü geçirememiş ve büyüklüğünü gösterememiştir. 10. Kamu yönetiminde, hiçbir iktidar döneminde bu iktidar kadar savurgan bir tutum sergilenmemiş, dış geziler düzenlenmemiş ve “Devlet malı deniz, yemeyen domuz.” sözü geçerli olmamıştır. Başta Valiler olmak üzere, iktidardan nemalanan herkes, hiçbir dönemde devletin malını ve parasını hizmet için değil, lüks ve sefahat için bu denli savurmamıştır. 11. Milli görüş’ten kopup, milliyetçi “merkez sağ” bir parti olduklarını söylemelerinin aksine, AKP tam bir “marjinal” parti olarak kendini göstermiştir. Bu iktidar döneminde yüce dinimiz, had safhada sömürülmüştür. Bu durum, en yüksek yargı organı tarafından, ayrıca tescil edilmiştir. 12. Laik devlet düzeni, hiçbir dönemde bu kadar yara almamış, tarikatlar devlet işlerine bu denli bulaştırılmamıştır. Keza, Milli Eğitimin “millilik vasfı” da, bu ölçüde hırpalanmamıştır. 13. Hiçbir iktidar döneminde, devlet kadroları bu kadar militanla doldurulmamış ve hiçbir dönemde kamu kesiminde, böyle büyük ölçüde bir kadrolaşma yaşanmamıştır, 14. Basın-yayın organları, hiçbir dönemde bu denli taraflı yayın yapmamışlar ve hiçbir dönemde bu denli “yandaş medya” yaratılmamıştır. 15. Ve, hiçbir siyasi iktidar, bir gün hesap vereceğini düşünerek, bu kadar “gözü kara” hareket etmemiştir. AKP’nin, bu ülkeye yaptığı kötülükler bunlarla sınırlı olmayıp, onları böyle bir gazete köşesine sığdırmak da mümkün değildir. Onlar, bir gün mutlaka çekip gideceklerini ve yedikleri içtikleriyle, yaptıkları kötülüklerin yanlarına kar kalacağını düşünüyorlar. Nasıl düşünürlerse düşünsünler, başlarına nelerin geleceğini zaman elbette gösterecektir. AKP’NİN, GERÇEKTEN “ALTERNATİ”İ YOK MU ? Ne yazık ki, hala yok !.. TBMM de muhalefet görevi üstlenen, ancak ayrı tellerden çalan, hatta iktidara muhalefet etmek yerine, birbirlerine muhalefet eden CHP de, MHP de, hala AKP’nin alternatifi olamadılar. Deniz Baykal, TBMM’ ne giremeyen Tayyip Erdoğan’ı, üstelik Anayasa değişikliğini kabul edip Meclise sokmak suretiyle “Frankeştayn” rolünü oynayarak hem kendisinin, hem de milletin düşmanını yarattı. Sonra da, ona muhalif tavır aldı, ama kimseye inandırıcı olamadı. Başka bir söylemle CHP, gerçekten iyi bir ana muhalefet partisi olamadı ve iktidar olmaktan adeta kaçtı. Bunu gören millet de, onu iktidar yapmadı ve yapmıyor. MHP nin, tek başına iktidar olma şansı ise, hiçbir zaman olmadı. Olması da mümkün görülmüyor. Onun, gerek Cumhurbaşkanlığı seçiminde, gerekse Anayasa değişikliklerinde AKP ye destek vermesi tabanında hoş karşılansa da, bu partiye oy vermek isteyen diğer vatandaşları kızdırdı. MHP’nin boyu kısalır, ama bundan fazla uzamaz. Şimdi, Dikkat !.. DEMOKRAT PARTİ, ACABA ALTERNATİF OLABİLİR Mİ? Bu isimdeki parti, Türkiye’de 1950-60 yılları arasında, iktidar oldu ve yıllardan beri hep bir “demokrasi efsanesi” olarak anıldı. Bu ismi kullanan başka partiler de ortaya çıktı, ama o efsane bir daha geri dönmedi. 2007 seçimleri öncesi adını değiştirerek Demokrat Parti adını alan Doğruyol Partisi, şimdi tekrar o rüzgarı estirmeye çalışıyor. Geçen hafta Hüsamettin Cindoruk’u Genel Başkanlığa getiren ve Süleyman Demirel’i de arkasına alan yeni Demokrat Parti, acaba AKP ye alternatif olabilir mi? Bu partinin, “ahı giden, vahı bile kalmayan” Anavatan Partisi ile birleşmesi, partiye hiçbir güç kazandırmaz. Hüsamettin Cindoruk, eski ve tecrübeli bir siyasetçi olmasına rağmen, onun da fırtınalar koparıp, AKP ye alternatif olması çok zor görünüyor. Sakın, “kötümser” biri olduğumu filan sanmayın. Ayrıca, AKP’ ye, öyle kişisel bir düşmanlığım da yok. Üstelik, bu partiye oy verenlerden biriyim. Ancak, geçmişte yaşadığımız tecrübeler, önümüze hep kötü sonuçların çıkacağını gösteriyor. Burada, halkın öncelikle AKP’ den kurtulmayı istemesi lazım. Halkın kafasına bu arzu yerleştikten sonra, AKP’ ye alternatif elbette bulunacaktır. Aksi halde, AKP iktidar olmaya devam edecek, milletin “ah, vah !” etmesi, hiçbir fayda getirmeyecektir. Demokrat Parti’nin, AKP ye alternatif olarak ortaya çıkması ve milletin artık AKP’den kurtulmak istemesi, çok önemli bir aşamadır. Eğer, başka bir seçenek bulunamıyorsa ve tek çıkış yolu bu ise, DP topyekün desteklenmeli ve AKP artık bitmeli ve çekip gitmelidir. Verebilirse, tabii ki hesabını da vererek... |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.