Haber Detayı
24 Eylül 2009 - Perşembe 19:35 Bu haber 1533 kez okundu
 
AKP'yi Ancak, Erken Seçim Kurtarabilir !..
Köşe Yazıları Haberi


Adalet ve Kalkınma Partisi, tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi, “Yükselme” ve “Duraklama” devrinden sonra, artık “Gerileme devri”ne girdi. Tıpkı,Türk siyasi tarihinin majör partilerinden  Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Anavatan Partisi gibi. Bu gidiş, bizde artık siyasetin önemli bir kuralı oldu.

        İlköğretim Okullarında Tabiat Bilgisi dersiyle tanışan çocuklara canlı varlıklar anlatılırken, “Her canlı doğar, büyür ve yaşlanıp (yıpranıp) ölür.” denir. Bu da, yaşamın bir kuralıdır. Gerçi, türüne göre her canlının belli bir ömrü olsa da, bu ömür yaşam şartlarına göre uzayıp, kısalabilir.

        İşte, siyasi partiler de, bu arada iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi de, aynen böyledir. 

                          GERİLEYEN AKP, ÇÖKÜŞ YOLUNDA

         Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ne zaman ve nasıl kurulduğunu, bugün okullu çocuklar da biliyor. Mesela, şimdiki Lise öğrencileri, o süreci yaşadılar.      Adalet Partisi ile Anavatan Partisi bir askeri darbe sonunda, yani toplumsal bir travma sonrası kurulurken, Adalet ve Kalkınma Partisi de bir ekonomik sarsıntı sonrası kurulmuş ve halk, kuranların kim olduğuna bakmadan, sağlıklı bir demokratik ve ekonomik düzene geçebilmek için, bu partilere seçimlerde “tulum çıkartarak” sahip çıkmıştı.

         Bu sütunlarda daha önce de yazdığım gibi, Süleyman Demirel’in Adalet Partisi, halkın bu yönelmesine tek başına, ancak iki dönem layık olabildi. Daha sonra oy kaybedip, koalisyonlarla iktidarda kalabilirken, Turgut Özal’ın Anavatan Partisi de, aynı duruma düştü. Anavatan Partisi üstelik, “yolsuzluk” kavramını devletin düzenine iyice sokarak, kamu yönetiminde ahlakı ayaklar altına aldı.

        Bu iki partiden biri adını, diğeri ise sık sık Genel Başkanını değiştirerek ayakta kalmaya çalıştıysa da, her ikisi de artık oksijen tüpüne bağlı olarak yaşam savaşı veriyorlar.

        Adalet ve Kalkınma Partisi, geçmişteki bu yaşananlardan hiç mi hiç ders almadı.Devlet yönetiminde keyfilik, adam kayırmacılık, savurganlık ve özellikle “yolsuzluk” konusunda, Anavatan Partisi’ne bile fark attı. Üstelik, Yüksek Mahkemede de tescil edildiği gibi, İslam dininin kutsal değerlerini kullanarak ve insanları Allah korkusuyla korkutarak, ama kendileri hiç korkmadan bunu yaptılar.

        Adaleti ve Kalkınmayı partilerine isim yapan bu partinin kurucuları ve destekçileri, hiç de adil olmadıkları gibi, sadece kendilerini ve yandaşlarını kalkındırdılar.

       Parti böylece, tek başına ikinci defa  kazandığı iktidarında önce “gerileme”, daha sonra da “çöküş” sürecine girdi.

 

             BAŞBAKAN MAĞDUR MU, YOKSA  MAĞRUR MU?

        Geçen hafta, gecenin geç saatinde bir TV kanalında, iktidarın artık çöküşe geçtiği konuşulup, tartışılıyordu. Katılan konuklar, iktidar karşıtı ve yandaşlarından seçilmişti. Doğru olan da buydu. Ne var ki, iktidar yandaşı olan konuşmacılar bile, lafı ağızlarında fazlaca gevelemeden, iktidarın artık bir çöküş dönemine girdiğini söylüyorlardı.

       Konuşmacılar, bu dönemde Başbakanın daha çok hırçınlaştığını, “mağdur” rolünü bırakıp, artık “mağrur” davranmaya başladığını, ısrarla vurguladılar. Padişahlar bile mağrur olmamaları için kendi istekleriyle uyarılırken, üstelik kibir ve gurur İslam dininin yasakladığı iki kötü davranış biçimi iken Başbakanın böyle davranması, herkesi şaşırtıyordu.

 

                                        “ ÖFKEYLE  KALKAN ...”

       Başbakan, seçimin ertesi günü yaptığı açıklamada, kabinesinde değişiklik yapabileceğini söyledi. Damadının yönetimindeki Sabah Gazetesi de bunu, “Bakanlardan istifa jesti” biçiminde sür manşet haber yaptı. Haberin içinde, bu durumun gizli yapılan Bakanlar Kurulu’nda görüşüldüğü ve  bazı Bakanların istifaya hazır olduklarını söyledikleri, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in ise, böyle bir değişikliği uygun görmediğini açıkladığı ifade edildi.

      Başbakan, bu habere öfkelenip esti, gürledi. İyi de, haberi başka gazeteler değil, damadının başındaki gazete yapmıştı. Bu bir.

       İkincisi, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Milli Eğitimde laiklik karşıtı eğitim anlayışı ve uygulamalarıyla hep eleştirildi. Hatta, askerlerin verdiği 27 Nisan 2007 tarihli e-muhtıra’da bile, bu konuda alenen ikaz edilmişti. Daha sonra kendisi bizzat gidip, Genel Kurmay Başkanı’na bilgi ve hesap vermişti. Bütün bunlara rağmen o, Bakanlıktan gitmemek için direndi, durdu. Şimdi, Başbakana soruyorum, yıllardır iktidarınıza kambur olan Hüseyin Çelik’i değiştirebildiniz mi? Göreceksiniz, eğer Kabinede bir değişiklik olursa, Milli Eğitim Bakanı yine değişmeyecektir. (Sebebini bilmeyenlere, başka bir yazımda anlatırım.)

      

                           ŞİMDİ, ŞU “İKİYÜZLÜ”LÜĞE BAKINIZ

       İslahiye, Gaziantep’in 40 bin nüfuslu bir ilçesidir. Mehmet Uludağ, geçen dönem AKP den  bu ilçede Belediye Başkanı seçildi. Bu dönemde de anketler yine onu işaret etmesine rağmen,  partisi aday göstermedi. Tıpkı, Saray’da İbrahim Duraklı’ya yaptıkları gibi.

        Bunun üzerine DP ye geçen Uludağ’’ın eşi Malike Hanım, aynı koltuk için DP’den aday gösterildi. Malike Hanım, AKP ye fark attı ve oyların % 36.9 unu alarak, eşinin yerine İslahiye Belediye Başkanı oldu.

        Malike Hanım, başörtülüydü. Zaten eşi, daha önce biraz da  bu sebeple AKP den aday gösterilmiş ve Başkan seçilmişti.

        Seçimi kaybeden AKP başkaca bir kusur bulamayınca, Başkan seçilen Malike Hanıma, “başörtülü” diye itiraz etti ve Başkanlığının düşürülmesini istedi.

       Değerli okuyucularım, bu yazdıklarım “1 Nisan Şakası” filan değil. Gerçek ve AKP’nin “ikiyüzlülüğü”nü gösteren, çok önemli ve çok ilginç bir örnek.

        Başörtüsü için Anayasayı değiştiren AKP’ nin, bunu hangi maksatla yaptığını ve bu konuda ne kadar samimi olduğunu, şimdi anladınız mı?

 

                               “KESER DÖNER, SAP DÖNER ...”

      Adalet ve Kalkınma Partisi, sahada artık uzatmaları oynuyor. Herkesin kabul ettiği “küresel ekonomik kriz” bizim ülkemizde küresellikten değil, iktidarın beceriksizliğinden kaynaklanıyor. Ve, canı yanan halkın dayanma gücü, giderek tükeniyor.

      Alınan iç ve dış borçların, özelleştirme adı altında ucuz-pahalı demeden satılan milli varlıkların paralarının ve toplanan vergilerin nerelerde kullanıldığı, halkın meçhulü. Çünkü ortada, bu paraların gittiği yeri gösteren elle tutulur, gözle görülür bir yatırım ya da eser yok. Bunu, sadece ben söylemiyorum. Artık herkesin, her yerde dillendirdiği bu durumu, ben sadece burada yazıya döküyorum.

         “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.” sözü, boşuna söylenmemiştir. Çünkü, bu memlekette “devr-i sabık” yaratmayacağız diyenler, hep devr-i sabık yaratmıştır. Haklıdırlar. Gelen iktidar, geçmiş iktidardan halk adına hesap sormazsa, kim soracaktır? Kendileri de, aynı amaçla eski Başbakan ve Bakanları Yüce Divan’a gönderip, hesap sormadılar mı?

       Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, bu ülkede iktidar olup da “yetimin hakkını aramayan ve sormayanlar”, o hakkı yiyenler kadar günahkardır.

                           KURUTULUŞ, ERKEN SEÇİMDE

       İktidarın, geçici olarak da olsa kurtuluşu, bir “erken seçim” dedir. Son yerel seçimlerde 8 puan kaybedip, % 40’ın altına düşen  iktidarın, artık inişe geçtiği açıkça görülüyor.

       Muhalefet partileri oylarını artırsa da, iktidara hala alternatif olamıyorlar. Başka bir söylemle, halkın hala güvenini kazanamadılar. Bu durumda, iktidarın akıllı davranıp, güven tazelemesi gerekir. Bunun için de, bu Sonbaharda ya da önümüzdeki 2010 İlkbaharında yapılacak bir erken seçim, iktidar için kurtuluş olacaktır. Ayıplarından ötürü iktidarı eleştirsem de, bu küçük pencereden yaptığım bu öneri, onları mutlu etmelidir.

       Normal süreyi beklemekse, iktidarın “felaketi” demiyorum, ama kuşkusuz ki “gidişi” olacaktır.

      NOT :    Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın, Türk ve Müslüman düşmanı olan bir kişinin NATO Genel Sekreteri  seçilmesine onay vermesi ve AB’ ye bir kere daha boyun eğmesi, affedilmez bir hatadır. Ve bu ülkeye yapılmış, en büyük kötülüklerden biridir. Bu millet, bu yapılanı da af ederse, daha büyük kötülüklere layık demektir.

     Rasmussen hani, Müslümanlardan özür dileyecekti? Roj TV kapatıldı mı? Yoksa AB, düşünce mi değiştirdi?  Hiç biri !..  Dinci iktidara, yazıklar olsun !..                                      

Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 17.05.2024
Bugün
12 - 20
Cumartesi
14 - 17
Pazar
13 - 22
Tekirdağ

Güncelleme: 17.05.2024
İmsak
8 Zilkade 1445
Sabah
03:57
Öğle
05:44
İkindi
13:11
Akşam
17:07
Yatsı
20:29
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
99
89
1
3
32
36
2
Fenerbahçe
93
92
1
6
29
36
3
Trabzonspor
61
64
13
4
19
36
4
Başakşehir
58
51
12
7
17
36
5
Beşiktaş
55
49
13
7
16
36
6
Kasımpasa
52
60
14
7
15
36
7
Alanyaspor
50
51
10
14
12
36
8
Rizespor
49
48
15
7
14
36
9
Sivasspor
48
42
12
12
12
36
10
Antalyaspor
45
41
13
12
11
36
11
A.Demirspor
44
51
12
14
10
36
12
Samsunspor
42
40
16
9
11
36
13
Kayserispor
41
41
14
11
11
36
14
Konyaspor
40
37
14
13
9
36
15
Ankaragücü
39
44
13
15
8
36
16
Gaziantep FK
38
46
18
8
10
36
17
Karagümrük
37
45
17
10
9
36
18
Hatayspor
37
41
15
13
8
36
19
Pendikspor
36
42
18
9
9
36
20
İstanbulspor
16
26
25
7
4
36
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı