Moved Permanently

Televizyon Kanallarının çoğu, esas işlevlerini yapmak yerine, “Batan Geminin Malları”nı satan birer Pazar yerine dönmüş. Ülkeyi idare ettiğini sanan AKP iktidarına ve hükümetine duyurulur.

      Değerli okuyucularım, Geçen hafta yine bu sütunlarda yayınlanan bir yazımda, üstüne basa basa “Türkiye Yö-ne-ti-le-mi-yor” diye yazmıştım. Çok ilgilenen kimi okuyucularım; “Yeni değil, öteden beri” diyerek, aynı durumdan hararetle ve şiddetle yakındılar.

       Eğer başımızda, iyi idare edenler yani iyi yöneticiler, gerçekten muktedir bir iktidar ve hükümet olsaydı, halkın gece gündüz izlediği televizyon kanalları bir panayır yeri, bir ticarethane ya da birer “Kandırmaca kutusu” olmaz, haberleri de, çeşitli tanıtımları da, halkı aldatmadan ve enayi yerine koymadan yaparlardı. Hükümet de, onları sıkı bir şekilde denetler, böyle  başıboş bırakmazdı.

                                          NELER SATILMIYOR Kİ?

     Adı hiç duyulmayanlarla birlikte, ulusal yayın yapan 400’ün üstünde televizyon kanalı var. Bir de onları denetlemekle görevli ve denetlediğini sanan ve de kısa adı RTÜK olan bir Radyo Televizyon Üst Kurulu var.

    Kurulun idare meclisi üyeleri, siyasi partilerin meclisteki güçleri oranında seçilmiş. Üye sayısında çoğunluk, AKP’de. Yani AKP’li üyeler ne derse ve neye karar verirlerse, o oluyor. Açıkçası, burada da iktidarın borusu ötüyor. Öyle bir boru ki bu halkı değil, tamamen iktidarı düşünüyor ve ona hizmet ediyor.

  İktidar yandaşı olan kanallarla, iktidara şirin görünmek ya da ondan avanta sağlamak için yayın yapan kanallar, gelirlerini reklam almak yerine ilaç, gıda gibi, çeşitli tapon (ve sahte) ürünleri, yani hiçbir işe yaramayan ürünleri satarak, para kazanıyorlar. Hem de, ne para?

     Bu ürünleri yaldızlı ve gerçek dışı laflarla öyle tanıtıyorlar ki, saf vatandaşların dikkatini çekince, halk hemen telefona sarılıp siparişi veriyor.

    Ürün de, ödemeli olarak kargo ile kapısına kadar geliyor. Kimi kargolardan beklenen ürün çıkmadığı gibi, gazete kağıdı, ot, saman gibi enayi kandırmacası maddeler de çıkabiliyor. Parasını ödedikten sonra, saçını başını yolmanın faydası yok. Aldatıldığına ve enayi-aptal yerine konduğuna lanet etsen de, faydası yok.

                                                     BAZI ÖRNEKLER

      Dün, televizyon karşısına geçip kumandasıyla kanalları sırayla dolaştım. Kısa süreli yayınlar hemen kesiliyor ve reklamlar başlıyor. Öyle iddialı sözler söyleniyor ki, insanın hemen sahip olması gerekiyor.

      O kadar ki, “Beğenmezseniz, bir hafta içinde ürünü iade edip, parasını geri alın,” diyenler de var. Hatta, “Ürünü iade etmeseniz de, parasını geri öderiz.” Diyenlerde.

     Oyuncak cep telefonları 69 liraya satılırken, “Kargosu da bizden” diyorlar. Öteki ürünlerden neler yok ki? Çörekotu yağlı Ardıç Kremi, (Güya ağrıları kesermiş, tam bir kandırmaca), iktidarsızlığı gideren Himalaya şekeri, kabızlık, Kolesterol, Astım, Topuk dikeni, Hücre azlığı, Damar tıkanıklığı, Hemoroid, Kemik erimesi, Kadın hastalıkları, kısırlık gibi aklına ne gelirse, bunları tedavi eden İncir Çekirdeği yağı.

      Romatizma, Bel ağrıları, Bel Fıtığı, Kas ve Eklem hastalıkları, Sinizüt, Migren gibi hastalıklar için Doğu Tıbbının mucize kremi(!)

     Okuyanları, mahşerde Peygamberimize komşu yapan  Sırlı Dualar Kitabı, İslami açıdan Rüya Tabirleri, Takanı şifaya kavuşturan Muskalar, Esma-ün Nebi Levhası, Hıfz-ül İslam Levhası, Cin Mektubu, Nazar ayetleri, Kıblegah Ümmü-sübyan Aile Seti, Oto Zinciri, Ceviz Fidanı, Bal, Giyilecek Mont; Saç düzeltme makinesi, Tava, Tencere, Takı Seti ve daha neler neler? Bunlar, sadece bir kaçı.

     Değerli okurlarım, bu sahtecileri bizler görüyoruz da, bu ülkeyi idare edenler görmüyor mu?

       Bir kere daha ifade edelim. Onlara göre biz aptalsak da, bu kadar da ileri derecede aptal ya da salak değiliz. İnsanın, gücüne gidiyor.

                 Samsunlular, Şaşırttı!

    Çoğunluğu Samsun’un Vezirköprü ilçesinden gelerek Saray’ı mesken edinen  ve hemşerimiz olan kimi vatandaşlar, geçtiğimiz Cumartesi günü akşamı yaptıkları “Teröre Tepki” yürüyüşü ile ilgi çektiler. İyi de yaptılar. Saray halkından böyle bir girişim olmadığı halde, Samsunlu hemşerilerimiz, bu konuda iyi bir örnek oldular. CHP’den ve CHP’lilerdense, yine “tık” yok!

      İyi bir örnek oldular, ama büyük bir de “Yanlış” yaptılar.  Samsun, bir Karadeniz Vilayeti. Rize’de, bir Karadeniz Vilayeti. Atatürk, Kurtuluş Savaşını, Samsun’a çıkarak başlatmış ve işareti oradan vermişti.

      Rize’nin Belediye Başkanı ise, yıllar evvel Rize Cumhuriyet Meydanına dikilen Büyük Atatürk heykelini, iplerle bağlayıp yerinden sökerek, bir moloz kamyonuna yükleyip, meydandan uzaklaştırdı.

      Yaptığı, tam bir “Atatürk düşmanlığıydı”.  Rizeliler, buna hiçbir tepki vermedi. Samsunlular da öyle. Ancak, Saray’daki Samsunlular, bu “Teröre lanet” yürüyüşünde, bu olaya da yer verip, bu Atatürk düşmanını, pekala lanetleyebilirlerdi.

      Saray’daki Samsunlular, birer iktidar yandaşı ya da yalakası olabilirler. Ancak, iktidar gittiğinde de onlar yine Saray’da olacaklar.