Moved Permanently

     Değerli okuyucularım; Türkiye, giderek “Korkak bir toplum” haline getirildi. Terör guruplarının saldırıları devam ederken, ülkeyi yönetenlerin “Kınama” larla ve başsağlığı dilekleriyle vakit geçirmeleri, halkımızı daha da korkak bir hale getirdi.

     Görülüyor ve anlaşılıyor ki, bu iktidarın oluşturduğu hükümetlerle, bu kötü durum düzeltilemiyor. Çünkü, hükümetin aldığı tedbirleri, sayısı birden fazla olan terör gurupları ciddiye almıyor. Halk, yeni bir bombanın nerede patlayacağını, yeni bir saldırının nerede yapılacağını, her gün merakla bekliyor.

     Bütün otoriteyi ve gücü elinde toplamış olan hükümet, bu gücüne rağmen bu vahşeti önleyemiyor ve sadece başsağlığı dileğinde bulunuyor. Bayraklara sarılan cenazeler yürekler parçalayarak toprağa verilirken, hükümet yetkilileri cenazelerde boy göstermekten başka bir şey yapamıyorlar.

                                    KAYSERİ’DE YENİ SALDIRI!

     İstanbul’da 44 vatandaşımızın hayatını kaybettiği saldırıdan bir hafta bile geçmeden Kayseri’deki yeni saldırı, gözümüzü iyice korkuttu.  “Onlar şehit oldu, kanları yerde kalmayacak” gibi laflar, artık karın doyurmuyor ve hiç kimseyi teselli etmiyor.

      Bu satırların kaleme alındığı sırada Kayseri’deki saldırıda 14 vatandaşımız (askerimiz) hayatını kaybederken 55 vatandaşımız da, kimileri ağır olmak üzere yaralanmıştı.

Yine, aynı laflar. Bu olay üzerine Genelkurmay Başkanı,  “Terörle mücadelemiz, kararlılıkla sürecek” derken, bunun ne zaman bitebileceği hakkında hiçbir şey söyleyemiyor. Zaten söylese de, artık böyle sözlerin hiçbir inandırıcı yanı kalmadı.

     Bendeniz, özellikle merak ediyorum.  15 Temmuz darbe girişiminde, emrindeki askerler tarafından kolları bağlanan Genelkurmay Başkanı, “Bu işi artık yapamıyorum” diyerek, istifa etmeyi acaba neden düşünmüyor? Daha da önemlisi, aynı şeyi hükümet neden düşünmüyor?

     Halkımız geleceğinden, özellikle gençlerin ve çocukların, yani gelecek neslin geleceğinden çok endişeli.

       Zamanı boş laflarla geçirmek yerine, neden ciddi bir tedbir alınmıyor ve mesela milli bir hükümet neden kurulmuyor? Çünkü, hükümet istifa etmiyor ki!

      Şehit olmanın, Allah katında kutsallığı vardır. Ancak, tedbirsiz davranıp ölüme gitmek, insana şehitlik getirmez.

       Kayserili Çevre Bakanı, polise askere “Şehit olun, şehit olalım.” derken, böyle şehit olursak yani ölümü seçersek, bu vatanı kim koruyacak? Bu vatanı korumak için gerektiğinde elbette ölünür, ancak onu korumak için ölmek değil,  sağ kalmak gerekir.

       Çevre Bakanı şehit olmak istiyorsa, etrafında etten duvar ören korumalarla değil, korumasız gezen vatandaşlar gibi dolaşmalıdır. Onlarca korumayla dolaşarak, şehit olunmaz.

                                MİLLİ HÜKÜMET, ŞART, ŞART, ŞART!

     Değerli okuyucularım, dünyada olup bitenlere başımızı çevirip bir bakalım. Hemen bütün ülkelerde yanlış yapan kamu görevlileri istifa edip, o görevlerden ayrılırken, bizdekilerse böyle bir durumda koltuklarına kendilerini adeta çiviliyorlar.

     Hükümetler de öyle. İçine düştüğümüz bu durum başka bir ülkede olsa, hükümet çoktan istifa ederdi.

     Acaba, daha çok insanın ölmesini mi bekliyorlar? Yoksa, ülkenin başına daha büyük felaketlerin gelmesini mi?

    Halkın güvendiği ve uyarı beklediği muhalefetin bir parçası hükümetin (iktidarın) yanına geçtiği için, ana muhalefet tek başına kaldı.

     Hükümet, muhalefetin uyarısına değil, halkın beklentisine uyup derhal istifa etmeli ve yeni bir “Milli Hükümet”, mutlaka ve derhal kurulmalıdır!

    Ülkemiz, daha kötü bir duruma düşmeden ve daha çok can yanmadan, bu mutlaka yapılmalıdır.

     Hükümet bunu yapmıyorsa, Cumhurbaşkanı bunu yapmalı, yaptırmalı ve bu ülke biraz olsun nefes almalıdır.