İki velet karar vermişler ki, bütün büyüklerin hayatlarında sakladığı en azından bir büyük sır var. Bir tanesi bu varsayımı denemeye kalkmış...
- Anne ben her şeyi biliyorum!
Annesi:
- Tamam anladım... al su 1 milyonu babana hiçbir şey söyleme, demiş.
Ufaklık çok memnun, babasına gitmiş:
- Baba ben her şeyi biliyorum!
Babası:
- Sus tamam, al su 5 milyonu annene hiçbir şey söyleme, demiş.
Bizimki zevkten dört köşe; bütün büyüklere işleyen bir sistemi keşfetmenin keyfiyle... Ertesi sabah kapı çalınmış postacı gelmiş. Ufaklık açmış kapıyı:
- Postacı Amca ben artık her şeyi biliyorum!
Postacı dizleri üzerine çöküp, kollarını iki yana açmış:
- Madem öyle, gel bakalım! Baba, sana bir sarılsın!...
Keloğlan
Keloğlan diyardan diyara seyahat ederken yol üstünde bir handa birkaç günlüğüne konaklamaya niyetlenmiş. Keloğlan'ın fazla parası olmayınca; hancı Keloğlan'a bir başkasıyla kalacağı bir oda göstermiş. Keloğlan bakmış odada bir ranza, gitmiş ranzanın alt katına yatmış. O gece birileri gelip ranzada yatanlara bakmışlar. "Bunlardan birini dövelim!" demişler. İçerlinden biri; "Altta yatanı dövelim!" demiş. Keloğlan'ı dövmüşler. Ertesi gece yine gelip, "Altta yatanı dövelim" deyip, Keloğlan'ı dövmüşler. Ertesi gece yine... Sonraki gece yine... Her gece aynı şey olunca artık Keloğlan'ın canına tak etmiş:
- Yahu hep alttakini dövüyorlar. Bugün de ben üstte yatayım, demiş.
Akşam adamlar yine gelmiş:
- Ya biz niye hep alttakini dövüyoruz, biraz da üsttekini dövelim! demişler.
Afacanlar
İki tane afacan kardeş varmış. Bunlar acayip derecede azgınlarmış. Mahallede ne olsa, kimin araba lastiği patlasa, kimin camı kırılsa bunlardan sorulurmuş. Ama hakikaten de her şeyi yapan bunlarmış. Bir de üstüne, diğer çocukları da kışkırtırlarmış. En sonunda şikayetler de çoğalınca anne-babaları bunları papaza götürmeye karar vermişler. Papaz büyük olan afacanı almış odaya ve "Tanrı nerde?" diye sormuş. Çocukta çıt yok. Tekrar sormuş yine çıt yok. Ondan sonra sinirlenerek ve sesini yükselterek sormuş. Çocuk da odadan çıktığı gibi kardeşini de yanına alarak kaçmış kiliseden. Sonra doğru eve odalarına kaçmışlar. Yatağa oturmuşlar küçük çocuk heyecanlı heyecanlı "Ağabey, tamam kaçtık da neden kaçtık?" diye sormuş. Ağabeyi de: "Oğlum bana bak!" demiş, "Bunlar Tanrı'yı kaybetmişler... Onu da bizden biliyorlar!..."
Kaynak: Sihirli hikayeler.com
Kalın sağlıcakla.
Sahibinden Belli
Nasreddin Hoca’ya takılmayı seven biri:
– Hocam, demiş, hayırlı olsun, senin eşek kadı olmuş!
Hoca muzipçe gülümsemiş:
– Çok şükür. Eşeğim bile vaazımı can kulağıyla dinleyince kadı oldu!