Son günlerde yaşananlardan dolayı gazete çalışanları olarak bir şeyler söylemek boynumuzun borcudur. İlk olarak Cuma günü polis ekiplerinin ofise gelmesine bir anlam veremedik. İddiaların ne olduğunu bilmiyorduk ki bizde kaderin bir cilvesi olsa gerek gazeteden öğrendik. Bu konuda yargı sürecini bekliyor en kısa sürede sonuçlanmasını sizlerden daha çok istediğimizi de belirtmek istiyoruz. Eğer ki iddialar doğru çıkar ise elbette üzerimize düşeni yaparız bundan kimsenin şüphesi olmasın. Fakat yargı süreci sonuçlanana kadar ve gerçekler kanıtlanmadan iş yerinden ayrılmamız doğru olmaz. Böyle bir hareket, iddialar asılsız ise bazı güç odaklarının işine gelir. Bu konuyu da göz ardı etmemek gerekir. Gazete çalışanları olarak kamuoyuna duyurulur.
Yerelde gazeteci olmanın bir takım zorluklarını önceki yazımda dile getirmiştim fakat son olaylar ile bu konuya tekrardan değinmek istiyorum. Muhabirler hava şartlarına, karşındaki insana bakmaksızın haberin peşinden koşar. Kimilerine göre ufak yerde muhabir olmak habere ulaşmak açısından kolay olsa da bana göre hiçte öyle değil. Niye? Ufak yerde çoğu kişiyi tanıyor ve gözlere aşikar olmak muhabiri hedef haline getirir. Bir de muhalifseniz hedef tahtası olursunuz. Herkesin malumu gibi gazetemizin imtiyaz sahibinin özne olduğu olayda bizleri de suçlayanlar, bizim de bilgimizin olduğunu düşünenler olabilir. Öncelikle aldığımız ücrete, Saray gibi ufak bir ilçede muhalif yayın çizgisinde bir gazetede çalışılmaz. Zannetmeyin ki iyi paralar kazanıyoruz öyle bir durum muhabirlerin kaderinde özellikle de yerelde olmaz! Bu şartları göz önüne alarak iddialardan haberdar olmamıza rağmen gazetedeki iş hayatımızı sürdüreceğimizi düşünenler çok kötü yanılırlar.
Peki bu şartlar altında niye muhabirlik yapıyorsun diye sorabilirsiniz? Ben Saray'da yaşayan sıradan bir vatandaş olarak, hayat şartlarından sizler gibi memnun değilim ve düşüncelerimi de dile getirmek zorundayım okuduğum bölüm ile alakalı. Çoğu kişi Saray'ın bu durumundan rahatsız olurken bunu dile getirmekten çekiniyor hedef olmamak için. Ona da eyvallah diyerek halkın vicdanını gazete sayfalarına aktarmaya çalışıyorum. Saray'daki şartların değişmesi için 30 küsur yıllık bu zihniyetin değişmesi gerektiğini de biliyorum. Bu konuda elimden geleni tabi ki doğru şekilde yapmaktan çekinmeyeceğimi, kimseden de korkmadığımı, yanlışımın da olmadığını belirtmek isterim.
Son olarak birkaç şeyde diğer "gazeteye" söylemek istiyorum. Taraflık yanlılık olur amaaaa bu kadarı gazetecilik değil reklamcılık veya halkla ilişkiler çalışması olur ki zaten halkın gözünde o "gazetenin" değeri bilinmektedir. Saray'daki gelişmeleri o "gazeteden" takip eden Saray dışında ikamet eden vatandaşlar Saray'ı çok iyi sıkıntısız bir ilçe zannediyordur, diye düşünüyorum. Olumsuzlukların hepsini Büyükşehir Belediyesi'ne yıkmaya çalışan "gazete" söz konusu Saray Belediyesi olunca kör oluyor. Bu yayın ve bu Belediye anlayışına ortalığı bırakmak Saray halkına yapılacak en büyük yanlıştır.
Daha önce Çorlu'da da kısa bir süre önce çalıştım orda da aksaklıklar oluyordu ama Saray ile Çorlu arasındaki en temel fark görev bilinciydi. Ufak bir çukurun gündeme gelmesiyle yapılması birdi Çorlu'da. Yani halkın tepkilerinden çekiniliyordu, bakın Çorlu'da alt yapı çalışmaları yaz aylarında başladı önemli yerlerde sona erdi ve cadde asfaltlandı kısa süre içerisinde çünkü herkes bir şeyler olsun diye uğraşıyor orada. Bir de Saray'ın haline bakın aynı konu 100 kere gündeme gelse de ne değişiyor? Yine aynı düzen devam ediyor. Bunun adı vurdumduymazlıktır. Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi olmasa yol dahi göremeyecekmişiz onu da anladık vesselam.
