İNSAN ODAKLI DÜŞÜNEBİLMEK, BAKABİLMEK:
Hep yüce değerler ve kutsal amaçlar için yaşamaya/yaşatmaya savaşı vermeye (Mücadele etmeye) odaklanmış durumdayız. Ülkemizi, bölgemizi ve dünyayı kurtarmaya çalışıyoruz. Konuşuyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz, insan hatta canlılar dışında her şeyi kurtarıyoruz. İktidar için rejim değişikliği için planlarımızı ve ideolojimizi yaşama katmak için savaşlar açıyoruz, doğayı ve insanları katlediyoruz. İnsanları aç ve açıkta bırakıyoruz. Varsa yoksa büyük idealler; birilerinin iyi yaşması için birilerinin sömürülmesini olağan duruma getirmişiz.
YAĞMALANMIŞ, TALAN EDİLMİŞ DÜNYA…
Bütün bu uğraşmalar, didinmeler, ideolojiler, savaşlar ve sömürü; peki insan nerede, diğer canlılar nerede? İnsanlar barınağa, kafalarını koyacak yastığa, yiyecekler bir lokma ekmeğe, giyecekleri bir hırkaya gereksinimli duruma getiriyoruz. İnsanı merkeze koyan bir düşün sistemimiz, bir ideolojimiz var mı? Dinler bu amaca hizmet etmek için çıkmış ama dine dayanılarak değişik yorumlar yapılarak, farklı mezhep, tarikat ve cemaatler oluşturularak insanlar hep ezilmiş, işkence edilmiş, öldürülmüştür. Hem de kitleler halinde ölümler olmuş, dünya insanının yaşamını sona erdirecek şekilde talan edilmiştir.
İNSAN NERDE?
İnsan odaklı düşünmeye ne zaman başlayacağız. İnsanlar, yüksek ideallerimiz ve çıkarlarımız için öldürmeyi aç ve açıkta bırakmayı e zaman bırakacağız? Var mı böyle bir politikamız, sadece ülkemiz Türkiye için söylemiyoruz, bütün dünya için söylüyorum. Dünyada böyle bir politika izleyen, uygulayan, yani insanı merkeze alan bir politikacı ya da sistem var mı?.. Her şey insanları sömürme üzerine tesis edilip, odaklanmış. En kutsal varlık olarak gördüğümüz, TANRI'nın yeryüzündeki gölgesi olarak gördüğümüz ve yazılarla, sözlerle, kutsal metinlerle, kutsayıp göklere çıkardığımız ama iş uygulamaya geldiğinde son plana attığımız hiç umursamadığımız, ölen, öldüren bazen bir canavar haline getirdiğimiz insan bütün bu uğraşların, ideolojilerin, dinlerin, mezheplerin, tarikatların, cemaatlerin neresindedir?
NASIL KURTULACAK İNSANLIK?
Doğayı ve çevreyi yok ediyoruz, başta insan dahil canlıların yaşaması için gerekli olan her şeyi hızla tüketiyoruz, yok ediyoruz. Yedi milyar insanını yaşadığı yer küremizde (DÜNYA) yetmiş milyon kişi diğerlerinin toplamından daha zengin. Yani dünya nüfusunun yüzde 99'u yüzde binden daha az bir varlığa (servet) sahip. 62 süper zengin kişi servetlerinin (zenginliklerinin) toplamı 3,5 milyar insanın yani dünya nüfusunun yarısına denk ya da fazla. 62=3,5 000 000 000 (milyar) oldu mu? Savaşlarda 3,5 milyar insan var. 62 süper zengin yok. Bu yazgı mı? Kader mi?.. ama böyle bir kadere ha… En yoksul kişi sayısı 1,4 milyar kişi. Peki bütün bu sorunlar dünyadaki var olan sistemlerle aşılabilir mi? Mümkün olmadığını, olamayacağını düşünüyorum. Peki insanlık bu krizden nasıl kurtulacak.
İnsanları ve canlıları merkeze koyan odaklayan bir sistem yaratarak kurtulacak. Bunun için de çok iyi yöneticilere, yani insanı merkeze koyan yöneticilere gereksinim (İhtiyaç) var. Eğer bunu yapamazsak doğanın (tabiatın) sağladığı denge örneği (misali) büyük olaylarla bu denge sağlanacaktır. Bunun için ya çok büyük bir dünya savaşı çıkacak ya çok büyük bir doğal (tabii) afet olacak, ya aç kalan, bırakılan milyarlarca insan ayaklanacak dünyayı başımıza yıkacak, dünya bir (kaos) karışıklık ortamına girecektir. Ya insan odaklı (merkezli) bir sistem yaratacağız ya da dünyayı bekleyen sona razı olacağız. Yani birlikte ve beraberce kaybedeceğiz.
Sevgiler, saygılar sevgili Saraylılar…