|
||
lle de Başkanlık! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Cumhurbaşkanı onunla yatıp, onunla kalkıyor. Başbakan, karşılama töreni hazırlıklarında. Devlet Bahçeli, İsrafil gibi “Sur”u (Bizdeki Başkanlık Borusu’nu) üflemek için kapıda bekliyor. Başkanlık gelirse, Türkiye’de kıyamet kopmaz, ama bu günleri çok ararız. Değerli okuyucularım; Kimi önceki yazılarımda da, bu konuya değinmiştim. Tamamen Tayyip Bey’in arzusuyla, Türkiye’de bir “Başkanlık” konusu, daha doğrusu Tayyip Bey’in Başkan olma arzusu, aldı başını gidiyor. Ülkenin ve halkın onca sıkıntısı varken, halk terör belası ve geçim derdiyle uğraşırken, Cumhurbaşkanı hemen her konuşmasında, “Başkanlık” diyor, başka da bir şey demiyor. Onun buyruğu altında olup da, onun tercihi ile bu göreve getirdiği Başbakan da, Cumhurbaşkanı’ndan hiç de geri kalmıyor. O da “Başkanlık” diyor ve bunun hazırlıklarını yapıyor. Keza Bakanlar da, yaptıkları konuşmaların arasına bu konuyu sıkıştırmaktan, Başbakan gibi geri kalmıyorlar. PEKİ, BAŞKANLIK GELİR Mİ? Gelir. Hem de, iki sebeple gelir. Birincisi Tayyip Bey bunu çok arzu ediyor. Onun hali hazır en büyük hedefi, ülkenin iç ve dış sorunları ve halkın dertleri değil, sadece Başkan olabilmek. Hala kopamadığı partisinin vekil sayısı bu konuda bir Anayasa değişikliğine imkan vermese de, Devlet Bahçeli ve güdümündeki (yani ona, körü körüne inanan ve güvenen) MHP’li vekiller gerekli olan 330 sayısını tamamlamaya hazır vaziyetteler. Bahçeli’nin hali hazır durumu ve tutumu, (Kraldan Kralcı duruşu), bunu doğruluyor. İkinci sebebine gelince; geçmişte de tartışıldığı gibi, okuma yazması bile az olan veya olmayan dağdaki çobanla, ekmeğini topraktan çıkarmaya çalışan ancak zor çıkaran köylü ile, asgari ücretle geçinmeye çalışan işçinin ve fanatik vatandaşların oyları, doğru ve müspet düşünenlerin oyları ile bir tutulduğu için, Tayyip Bey yeterli oy’u alır ve Başkan seçilir. ANAYASA DEĞİŞECEK! 14 yıl kullandıkları Anayasa salt bu sebeple “12 Eylül Anayasası” denilip, şimdi “tü-ka-ka” edildiği ve toplumda bir değiştirme arzusu yarattıkları için, bu sebeple Anayasa’yı kolayca değiştireceklerdir. Anayasa, her halükarda halkoylamasına sunulacağı için de, Tayyip Bey herkesin eşit olan o oylarına güveniyor. Muhtarları sık sık toplamasının bir sebebi de bundandır. Filvaki, bu toplantılar onun konuşmaları için birer zemin ve fırsat olsa da, meselenin aslı bundan ibarettir. BAŞKANLIK GELİRSE, NE OLUR? Çok arzu etmelerine karşın, Türkiye’de “Cumhuriyet” rejimi ortadan kalkmaz. Türkiye, kimi Ortadoğu ülkeleri, mesela bir Suudi Arabistan gibi olmaz. Türkiye’de kıyamet kopmaz. Kopmaz, ama kısa bir süre sonra, ABD’de olduğu gibi Türkiye “Eyalet”lere bölünür. Doğu ve Güneydoğu Bölgemizdeki eyaletler önce PKK’nın denetimine, sonra da istedikleri özerkliğe gider. Gerisini soranlara, “Ananın örekesi” .derler. Dahası, şimdiden kokusu gelen bir “Osmanlılaşma” olabilir. Batı’nın çağdaş medeniyetinden, açıkçası müspet ilminden ve fenninden kopmalar olur. “Kimi televizyonlarda yapılan muska satışları patlar. Medreseler açılsın, devrim kanunları kaldırılsın teraneleri başlar. TV’lerde cemaat odaklı dini yayınlar artar. Hemen bütün kamu alanları ve özellikle adliye ve mülkiyeden sonra askeriyede de sakal bırakma ve örtünme serbestisi” başladığına göre, farklı bir Türkiye ile karşı karşıya olabiliriz. Çünkü bütün bunlar, o kabul etmese de bir dikta rejimi ile mümkün olur. Buna fırsat veren halk da, bunu kabullenmek zorunda kalır. BAŞKANLIK, ZATEN VAR GİBİ… Değerli okuyucularım; Partisinden kopmayarak, yeminine ve Anayasa’ya da uymayarak, geride kalan 11 Cumhurbaşkanı’ndan farklı olarak hareket eden Tayyip Bey, esasen Başkanlığını “zımnen” ilan etmiş durumda ve uygulamakdadır. Bastırılan darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL ve OHAL Kararnameleri, onun elini rahatlatmış durumdadır. Halen, her istediğini kolayca yapabilmektedir. Eğer Başkan seçilirse, Kararnameleri kendisi hazırlayacağı için, iktidara kim gelirse gelsin, bütün icraat onun elinde olacaktır. Bundan zarar görecek olan halk o durumda; “Biz böyle bilmiyorduk, yanılmışız. Pişman olduk, yaptığımız bu hatayı düzeltelim.” demeye hakkı olmayacağı için, Türk halkı bütün bu olacaklara katlanmak zorunda kalacaktır. İSTESEYDİ, ATATÜRK DE BAŞKAN OLURDU Cumhuriyet kurulduktan sonra, “Hilafet”in (Halifeliğin) kaldırılması söz konusu olunca, Atatürk’e Halife olmasını teklif ettiler. Kabul etmedi ve şiddetle reddetti. En yakın arkadaşlarına Cumhuriyet’in ilan edileceğiini söyleyince, onun Amerika’daki gibi Başkan olmasını istediler. Yine kabul etmedi O, çok iyi biliyordu ki, geri kalmış ülkelerde Başkanlık, “Diktatör”lüğün ta kendisiydi. Onun hedefi önce Cumhuriyet, sonra da Mecliste olduğu gibi, ülke meselelerine kendini adamış ancak halkın seçtiği Vekiller, bunların kayıtlı olduğu parti ya da partiler ve giderek gelişecek bir demokrasiydi. Başta, devletimizin ve Cumhuriyet’in kurucusu büyük kurtarıcı Atatürk’ü, Cumhuriyet’in getirdiği yenilikleri, çağdaş insan olmayı ve çağdaş yaşamayı, temel insan haklarını kabul etmeyen bir kişiyi ve rejimi bu ülkenin halkı, hiçbir zaman ve hiçbir ad altında kabul etmez ve başında görmek istemez. Seçim yoluyla da tercih etmez. Kanaatim o ki, Tayyip Bey Başkan olmak yerine, 2019 yılında yeniden 5 yıllık süre için Cumhurbaşkanı seçilmenin yollarını aramalıdır. Çünkü, onu da bulamayabilir. Çünkü, ülkenin hem içinde, hem de dışarıya karşı kötüleşen durumu, ona bugünleri aratabilir. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.