Moved Permanently

Geçen hafta, aynı başlıklı bir yazımızda, Avukatlık mesleğinin gerekliliğiyle birlikte, kimi Avukatları eleştiren ifadelerde de bulunmuştum. “O kimi Avukatlar” değil de, genelde kaygı duyan kimi avukat dostlarım arayınca, onların bu kategoriye dahil olmadıklarını, kendilerine söyledim. Tekrar ediyorum.

      Değerli Okuyucularım; Sosyal hayatımızda, türlü türlü meslekler var. Bunlardan biri de, “Avukatlık” mesleği.

      Yine bu sütunlarda yayınlanan başka bir yazımda bu mesleği anlatırken, sayıları çok az da olsa, kimi meslek mensuplarının yanlış işler yaparak, bu mesleğin saygınlığına zarar verdiklerini, oysa Avukatlık mesleğinin çok onurlu ve toplum için gerekli bir meslek olduğunu anlatmaya çalışmıştım.

      Arayan kimi okuyucularım, yazılanları çok doğru bulduklarını, o kimi avukatlarla nasıl ihtilafa düştüklerini ve aldatıldıklarını, hatta dolandırıldıklarını bir bir anlattılar.

      Tekraren diyorum ki, “Herkes, bir gün bir Avukata mutlaka ihtiyaç duyabilir. Hatta, bu mesleğin mensupları bile”

     Ne var ki, diğer mesleklerde olduğu gibi bu mesleğin içinde de, halkın tabiriyle “Çürük Elma”lar bulunabiliyor ve mesleğe zarar verebiliyorlar.

     İşte o sebeple, geçen yazımda, “O kimi Avukatlar” diyerek, bu mesleğin içindeki “çürük”lerden bahsetmiş, bunların mesleğe daha fazla zarar vermeden, temizlenmeleri gerektiğini yazmıştım.

     Tekraren ifade edelim ki, öteki mesleklerde de böyle “Çürük”lerin bulunduğunu, mesela, kendi mesleğim olan eğitimcilerin içinde de zararlı olanları, öğrencisine tasallut edenleri, çocuklara ahlak ve terbiye yerine, kötü huyları telkin edenleri, kendi yaşantılarından da görüyoruz.

     Mesela, dinsel yaşantıyı ve yaklaşımı esas alan bir vakfın yurdunda kalan çocuklara cinsel saldırıda bulunup, 500 yıldan fazla ceza alan öğretmeni, bu millet unutur mu hiç? Öğrencisine tasallut eden başka eğitimcileri, bu millet affeder mi hiç?

     Keza, para için hastasına bakmayan, ona ilk müdahaleyi bile yapmayan hekimleri, bu millet unutur mu hiç?

  Oturup, Fethullah Gülen’i “Mehdi,” kendisini de “Mehdi Yardımcısı” olarak karar altına alan hakimle, evinde otururken Fethullah Gülen’in aniden yanına gelip omzuna vurduğunu, böylece göklere yükseldiğini söyleyen başka bir hakimi hiç unutabilir miyiz?  

      Hükümet’te Bakan olmak bir meslek kabul edilmemekle birlikte, Bakanların ve çocuklarını bile rüşvet alıp hapse atıldığını, kendilerinin siyaset dışında kaldıklarını, bu millete unutturabilir misiniz?

    Hangi mesleğe el atarsanız atın, içinde mutlaka bazı çürüklere rastlayacaksınız. Mesela, o kimi avukatlardan biri, benim de canımı yakmıştı. Ücret-i vekaleti, hem de tarife dışı yüksek sınırdan peşin alıp duruşmalara girmeyen, arandığında telefonlara çıkmayan, öteki müvekkillerine yaptığı gibi benden sürekli para sızdırmaya çalışan, bu yolla zenginleşip servet sahibi olan Avukatı, ben de unutabilir miyim hiç?   Baro’ların, işte bu gibileri tanıması ve bilmesi gerekir.

         Demek oluyor ki, sandığa, sepete doldurulan elma olsun, başka bir sebze veya meyve olsun, içinden mutlaka çürükler çıkacaktır.

     Önemli olan, bu çürüklerin başka sebze veya meyvelere bulaşmamasıdır.

     O sebeple, Avukatların içinden de çıkabilecek olan bu çürüklere biz, “O kimi Avukatlar” diyoruz ve doğru-dürüst olan avukatlarımızı, bu çürüklerden tenzih ediyoruz.

                                   BARO’LARIN HİZMETLERİ

     Baroların, geçen yazımda değinmediğim başka hizmetleri de var. Bunların başında, çaresiz ve yoksul insanlara “Ücretsiz hukuk hizmeti” vermek.

    Takibata uğrayan kimi vatandaşlar, Avukat tutabilecek maddi güce sahip olamadıklarında, talep halinde bulundukları yerdeki Baro, onlara ücretsiz Avukat gönderiyor.

     Avukatlar, kimi toplumsal olaylara da ilgisiz kalmıyorlar. Toplumda vatandaşların tepki koymakta zorlandıkları ya da örgütlenemedikleri durumlarda Barolar, üyeleri olan Avukatları olayın üzerine gönderip, kamuoyu oluşturuyor ve yapılan haksızlığı önleyebiliyorlar.

      Ancak, tekraren ifade edelim ki, geçen yazımda belirttiğim “O kimi Avukatları” bütün Baroların iyi izlemesi ve işledikleri suçlar sübuta erdiği tekdirde, yargı kararı aramaksızın onları önce teşhir, sonra da disiplin yoluyla bu meslekten temizlemeleri gerekiyor.

      Yani en iyi yöntem, bir mesleğin kendi içindeki “çürük”leri, kendisinin ayıklamasıdır.