Hüseyin Çelik, Bülent Arınç, Sadullah Ergin, Suat Kılıç, İdris Naim Şahin, Şaban Dişli ve Bekir Bozdağ’a, FETÖ’nün hesabı neden sorulmuyor? Esas FETÖ’cülerin bunlar olduğunu bilmeyen var mı? Abdullah Gül’de, unutulur mu hiç?
Evet, kimi masum insanlar FETÖ’cülükten takip edilir ya da tutuklanırken, esas FETÖ’cülerin takipsiz kaldığını ve ellerini kollarını sallayarak dışarıda dolaştıklarını ve yurt dışına bile çıkabildiklerini, yakınlarının torpille girdikleri önemli işlere devam ettiklerini ve o masum insanlara “nanik” yapar gibi hayatlarını sürdürdüklerini, artık bilmeyen kalmadı.
Yukarıda adları yazılı olan bu “Esas Fetö’cüler” ve diğerleri, geçmişte iktidar partisinin önemli görevlerinde bulundukları için mi acaba, onlara dokunulmuyor?
İhtimal o ki, onların bazı bildiklerini açıklamalarından korkuyorlar. Kamunun bilmediği bu durumların açıklanması, iktidarı zora sokabileceği için, bundan korkuluyor.
Eğer, sebebi bu değil de, başka sebep ya da sebepler varsa, halkımız bunu bilmelidir.
HUKUKÇU BİR MİLLETVEKİLİ AÇIKLIYOR
Hukukçu bir İstanbul Milletvekili, isim vererek halkın bilmediklerini açıkladı. Diyor ki, “İktidar Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli, akraba ve bütün yakınlarını devlet kadrolarına doldurmuş. Bu kişi FETÖ’cu olunca, akrabalarının FETO’cu olmaması mümkün değil. Aksi halde, o kadrolara getirilmeleri mümkün değil.”
Bilindiği gibi, Şaban Dişli’nin Tümgeneral olan kardeşi Mehmet Dişli, darbenin baş tertipçilerinden. Darbe gecesi, Genelkurmay Başkanı’nın peşine takılıp, onu içeri almak isteyenlerden.
MEHMET DİŞLİ VE ÖTEKİLERİ
Edinilen bilgilere göre ağabeyi Şaban Dişli, öncelikle onun terfi ettirilip Tümgeneral olmasını sağlıyor. Daha sonra da Genelkurmay’da onun için bir Daire açtırıp, o göreve getirtiyor. Böylece, Mehmet Dişli askeriyede önemli bir göreve gelmiş oluyor.
Pek tabii ki sonra da, bu koltukta iken darbe yapmaya ve Genelkurmay Başkanı’nı tutuklamaya kalkıyor.Yani, “Besle Kargayı …”
Açıklamalarını sürdüren Milletvekili diyor ki; Ulaş Ekim, Şaban Dişli’nin ablasının oğlu olup, Sakarya/Erenler Belediyesi’nde önemli bir göreve getirildi. Yeğeni Yasin Dişli, Adapazarı Belediyesi Spor Müdürü oluyor. Beyazıt Dişli, darbeci Tümgeneral olan kardeşi Mehmet Dişli’nin oğlu, Dışişleri Bakanlığı’nda görev alıyor. Nehir Dişli, Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ne sokuluyor. Yeğen Hüseyin Dişli, Geyve Belediyesine sokuluyor. Amcasının oğlu Hızır Dişli, Halk Sağlığı Müdürü yapılıyor. Ağabeyi Alaattin Dişli ise, Sakarya İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı oluyor. Amcasının oğlu Süleyman Dişli, zaten Adapazarı Belediye Başkanı’dır. Yani, aile boyu FETÖ’cüler, devlet kadrolarında.
Böylece, bu ailenin Dişli değil, “Çok Dişli” olduğu anlaşılıyor.
Olabilir, ama “FETÖ’cü” olduğu kesin olarak anlaşılan bu aileye neden dokunulamıyor? Tutuklu eski Tümgeneral Mehmet Dişli de, yakında salınırsa, şaşmayalım.
Seyhan Girginer yazdı, şarkıcı Zekai Tunca besteledi. “Gücüme gidiyor, böyle yaşamak.”
Masum insanlar imzasız ihbar mektuplarıyla ya da devletin güvencesindeki Bankasya’ya para yatırdıkları için FETÖ’cülükten tutuklanırken, gerçek FETÖ’cülerin böyle ortalıkta dolaşması, insanın gücüne gidiyor.
