Bizde, “Vurun abalıya!” diye bir söz vardır. Kendisini haklı göstermek isteyen Fethullahçılar bile, şimdi Fethullah Gülen’e yükleniyor. Fethullah Gülen, suçlunun başı. Ancak, ömrünü onunla geçiren döneklere ne demeli?
Değerli okuyucularım, Türkiye’de halen bir numaralı gündem maddesi Fethullah Gülen ve onun darbe denemesi geliyor. Şükürler olsun ki, Allah, bu memleketi onun şerrinden korudu. Bu zatın marifetleri(!) TV’lerde anlatıldıkça, insan küçük dilini yutacakmış gibi oluyor.
Ancak, önemli olan onun yaptıklarından ziyade, ona inanların çok ve çeşitli kesimlerden olması.
Adam, sadece ülke çapında değil, dış dünyada da olabildiğine örgütlenmiş. En yakınında olup da sıkıyı görünce, korkup “itirafçı” olanların anlattıklarına bakılırsa, bu darbe başarılı olsaydı, halimiz perişandı.
Ne var ki, onunla 30-40 yıl bir arada olup, vaktini dizinin dibinde geçirenlerle, elini öpmek için sıraya girenlerin pişmanlıklarının artık faydası yok. Çünkü, onlar da bu zatın yaptığı fenalıkların ortağı olmuşlardı.
Pişmanlık, o suçu kabullenmektir. Bir bakıma hatada ısrar etmemektir. Ancak, “30 ya da 40 seneden beri aklın neredeydi?” diye sorarlar adama.
O iki yüzlülerin şimdiki maksadı, takibattan kurtulmak, eğer mümkün olursa devletten yanaymış gibi görünüp, yine yağlı bir kemik kapmak. Ancak, devleti yönetenlerin böylelerine itibar etmemeleri gerekiyor. Çünkü, ilk fırsatta onlar yine güçlünün tarafına döneceklerdir.
VURUN FETHULLAH’A !
Şimdi, TV kanallarına ve biraz uzak çevrelere baktığımızda, herkes Fethullah Gülen’e yükleniyor. Öyle ki, bir zamanlar gün boyu TV kanallarına çıkıp onun misyonunu savunan ve bu zata toz kondurmayanlar bile, Fethullah Gülen’in bir numaralı düşmanı gibi davranıyorlar.
Başka bir anlatımla, dötünde azıcık “b.k” görenler bile, bunu “Fethullah yapmıştır.” diyebilme noktasına gelmişler.
Fethullah Gülen ve kandırdığı adamlarının savunulacak tek yanları yok. Ancak, vaktiyle onun güçlenmesine ve itibar kazanmasına sebep olup destek verenlerin bu gün, bütün suçu üzerlerinden atmaya da hakları yok.
BU İNSANLARI, NASIL KANDIRMIŞ?
Değerli okuyucularım, gazeteleri okuyup TV’leri izledikçe, aklı başında olması gereken insanların nasıl kandırıldıklarına hayret ediyorum.
Adam, Ordunun tepe noktalarına kadar yükselmiş, oraya gelmesine eğer FETÖ sebep olmuşsa, bu kişi ülkesinin zararına nasıl çalışır inanamıyorum.
Kanuna ve özellikle vicdanlarına göre karar vermesi beklenen nice hakim ve savcılar, o vicdanlarını bu örgüte nasıl teslim etmişler? Anlamak, mümkün değil.
Devletin öteki memurları, bürokrasinin tepesinde olanlar ve okullarda güçlü birer Atatürkçü olarak o yetiştirdiklerimiz bu yola nasıl sapmışlar, katiyen anlayamıyoruz.
“Af Kununu “ mu Çıkıyor?
Adalet Bakanlığı açıkladı. Türkiye’deki Cezaevlerinin kapasitesi, 183 bin kişilikmiş. Buna karşın Cezaevlerinde halen, tutuklu ve hükümlü olarak 187 bin kişi yatıyormuş.
Demek oluyor ki, 4 bin kişi, bir yatakta iki kişi olarak yatıyor. Bu kişiler suçlu da olsa, onlara Cezaevlerinde zulüm ve işkence etmeye kimsenin hakkı yok.
Darbe denemesine ya da FETÖ örgütüne karışanların tutuklanmalarına devam edildiğine göre, bir yatakta üç kişinin yatma ihtimali bile var.
Devletin, bu sıkışıklığı gidermek için, bir “Af Kanunu” çıkarmayı düşündüğü dillendiriliyor.
Bakanlık yalanlasa da, çıkarılan bütün aflarda önceden yalanlama yapılır, kanun sonradan çıkarılır.
Burada, önemli olan kanunun çıkması değil, uygulanmasıdır. Gelen haberlere bakılırsa bu af, genel bir af olmayıp, bir ”Ceza indirimi” şeklinde olacakmış.
Yani, 5 yıla kadar ceza almış olanlar salınacak ya da denetimli serbestliğe tabi tutulacak, 5 yıldan fazla ceza alanlarınsa, cezalarından 5 yıl indirilecek.
Salınanlarla, Cezaevleri ferahlayacak ve yeni gelenlere yer açılmış olacak.
Bir önemli husus daha var. Uygulanacak afta, cezanın türüne bakmak gerekiyor. Kadınlara saldırı ya da tecavüz gibi cinsel suç işleyenler ve çocuklara yönelik suç işleyenlerle, uyuşturucu ticareti yapanlar, hiçbir şekilde affedilmemelidir.
Toplumun duyarlılığı ve vicdani tarafı daima dikkate alınmalıdır.
