Onu, İstanbul Üniversitesi’ne yaptığım bir ziyarette tanıdım. İlahiyat Fakültesi’nin Dekanıydı. İslam Dini’ni çok iyi biliyor ve hep doğruları söylüyordu. O sebeple seveni kadar, sevmeyeni de vardı.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
“Her nefis, ölümü mutlaka tadacaktır.” Diyen yüce yaradan, ona da tattırdı ve Yaşar Nuri Bey, aramızdan ayrıldı.
Onu, tanımayan kalmadı. Maruf bir ilahiyatçı, doğru bildiklerini doğru söyleyen, din istismarından nefret eden, yüce dinimizi beşeri çıkarlar için kullananları ağır bir dille kınayan, alanında çok sayıda eser veren ve eserleri ibretle okunan, bir ara siyasete bulaşan ancak, bu alanda aradığını bulamayan Profesör unvanlı bir kişiydi Yaşar Nuri Öztürk.
Onu, ilk defa İstanbul Üniversitesi’ne yaptığım bir ziyarette tanıdım. İlahiyat Fakültesi’nin Dekanıydı. Bendeniz de, İstanbul Milli Eğitim Müdürüydüm.
Üniversitenin Genel Sekreteri, “Yaşar Nuri Beyi de ziyaret edelim, tanışın.” Deyince, gittik. İkramda bulundu ve sohbet ettik.
Yaşı benden küçüktü. Benim, İmam Hatip Liselerinde de çalıştığımı duyunca, “Sizin öğrenciniz olmak isterdim.” Diye bir incelik ve iltifatta da bulundu.
YAŞAR HOCA, İYİ BİR İLAHİYATÇI İDİ
Kimilerine göre 1945, kimilerine göreyse 1951 doğumluydu. Bir kitabının kapağındaki biyografisine göre, 22 Haziran 1945 de doğmuş, aynı gün yani 22 Haziran 2016 da, tam 71 yaşında bu dünyadan ayrılmıştı.
Babası da kendisi gibi bir din adamı olunca, ilk dini bilgileri ondan almış ve 9 yaşında Kur’an-ı Kerim’i ezberleyip hafız olmuştu.
İlahiyat Fakültesiyle birlikte, Hukuk Fakültesi’ni de bitiren Yaşar Nuri Bey, bir süre avukatlık da yapmış ancak Arapça da “Din istismarı”, Türkçe de “Din sömürüsü” denilen olguya şiddetle karşı çıkıp, bu itirazını yazdığı kitaplar ve makalelerle, halka duyurmuştu.
Yayınladığı bütün kitaplarını okuma imkanım oldu.
İSLAM NASIL YOZLAŞTIRILDI?
2000 yılında yazdığı 620 sayfalık, “İslam Nasıl Yozlaştırıldı?” adlı kitabıyla “Allah’la Aldatmak” adlı kitabı, en beğendiğim eserleri oldu.
Kitapları bulabilirseniz, yüce dinimizin din simsarları yani dindar değil de dinci geçinenler tarafından nasıl dejenere edildiğini okuyacaksınız.
Özellikle, dinimizi siyasete alet edip de, halkı sömüren ve onların oylarını devşirenlerin nasıl bir katakulli içinde olduklarını, ibretle okuyacaksınız.
İlahiyat tahsil eden ve bu yüce dini en küçük ayrıntısına kadar bilen bu kişinin, kimi kesimler tarafından neden sevilmediğini de kolayca anlayacaksınız.
Yaşar Nuri Beye, Allah’tan rahmet diliyorum. Kendisi artık olmasa da, bıraktığı eserler, din sömürücülerini rahatsız etmeye, gerçek dindarlarınsa yolunu aydınlatmaya devam edecektir.
Bölücü Cumhurbaşkanı Olur mu?
Olmaz! Anayasamıza göre Cumhurbaşkanı, devletin ve milletin başıdır. Toplumu birleştirici görevi ve özelliği vardır.
O, tarafsız olup, toplumun her kesimine karşı eşit uzaklıktadır. Hiçbir siyasi parti ile bağlantısı yoktur ve siyasi hiçbir tarafı tutmaz.
Yani, tıpkı bir ailenin reisi, çocukların babası gibidir. Böylece, herkese eşit ve yansızdır.
Daha başka sayılacak bir çok özelliği ve manevi sorumluluğu vardır. O, vatan hainliği dışında suçlanamaz, çünkü o mevkie geldiği için o, zaten suç işlemez. Çünkü, öyle kabul edilir.
Biz de öyle mi? Tayyip Bey, böyle mi davranıyor?
Tam tersine, halkı ortasından ikiye bölmüş durumda. Bu tutumuna devam ederse, sonumuzu iyi görmemiz lazım.
Çünkü, ülke uçurumun tam kenarında!