Tekirdağ Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Seyit Ali Gümüştaş ile konuştum. Genel Sekreter, sevindirici bir haber ve bilgi verdi. Açılış günü belli olmamakla birlikte, yeni hastanemiz, bu yazın açılacak.
Değerli okuyucularım; Geleceğimizin güvencesi olarak, iki temel ihtiyacımız bulunuyor. Bunların birincisi “Sağlık” , ikincisi “Eğitim”dir.
Halkın sağlıklı ve uzun ömürlü olması için devlet, sağlık alanında büyük yatırımlar yapıyor. İyi de yapıyor. Çünkü, sağlığımız gittikten sonra, geriye ne kalsa nafiledir, boştur.
Eğitim konusunda da, devletin yatırımları ve gayretleri var, ama “Çağın gerisinde kalmamak için nasıl bir eğitim modeli olmalı?” derseniz, devleti yönetenler işte bu soruyu sormuyorlar. Ve, bu sorunun doğru olan cevabına göre hareket etmiyorlar.
Onu, ayrıca ele almak üzere dönelim sağlığımıza.
Sağlık söz konusu olunca, pek tabii ki öncelikle hastaneler akla geliyor.
“Hastaneler, halkın beklediği hizmeti veriyor mu ya da ne kadar veriyor?” İşte, bu soru hep soruluyor.
Cevabını, artık kolayca bulabiliyoruz. Çünkü, artık her şey ortada.
Çok değil, 10-15 yıl öncesine kadar, halk hastanelerde kuyruk oluşturuyor, hekimlerden randevu alabilmek ya da muayene olabilmek için, gecenin karanlığında bu kuyruklara girmek zorunda kalıyordu.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara gelince, öncelikle bu konuya el attı. Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur gibi sosyal güvenlik kurumlarını birleştiren iktidar, sağlık hizmetlerinde böylece vatandaşlar arasındaki ayrıcalığı ortadan kaldırdı.
Bütün hastaneler, herkese açık oldu. İlaç temini ve dağıtımı da kolaylaştırıldı. Hastanın hekim seçme özgürlüğüyle beraber, Aile Hekimlikleri de kurularak, sağlık hizmetleri halkın biraz daha yakınına getirildi.
Bu arada hastane ve diğer sağlık birimlerinin de sayısı artırılırken, Özel Hastaneler de devreye girdi ve çok sayıda Özel Hastane açıldı.
SAĞLIK HİZMETLERİ, PAHALI OLMAYA BAŞLADI
Başarıyla yürütülen sağlık hizmetleri, zaman içinde halkın bütçesini zorlamaya başladı. Çünkü, ücretsiz dağıtılan ilaçlardan da katılım payı adı altında, fiyat farkları alınmaya başlandı.
İşler o noktaya geldi ki, ilacın bedelinin önemli bir kısmı hastadan istenirken, hastane muayene ücreti, yazılan ilaç başına ücret vs. alınmaya başlayınca, sağlık hizmetleri paralı hale gelmeye başladı.
ÖZEL HASTANELER, HALKI SOYUYOR
Kamu hastanelerinden doktor ayartarak açılan Özel Hastaneler, şifa dağıtmak yerine halk sağlığını ikinci plana itip, kısa sürede işi tamamen ticarete döktüler.
Sıra beklemeden yapılan tetkikler ve muayeneler, kimi tıbbi imkanlar bu hastanelere karşı ilgiyi artırdıysa da, bunların birer ticari kurum haline geldiği ve parayı birinci plana aldıkları, kısa sürede görüldü.
İşler o hale geldi ki, sosyal güvenceli hastalardan bile yüksek ücretler alınırken, bu hastalar için devlete yüksek ve sahte faturalar da çıkarılmaya başlandı.
Çünkü, Sağlık Bakanı’nın bile İstanbul Avcılarda bir Özel Hastanesi vardı ve Özel Hastaneler, biraz da bu durumdan cesaret alıyorlardı.
Ne var ki, kimi beklenmedik ölüm olaylarının bu hastanelerde meydana gelmesi, bu hastanelerin de yetersizliğini ortaya koyarken, devletin bu hastanelerde ciddi denetim yapmadığı da ortaya çıktı.
Buraya kadar anlatmaya çalıştığım hususlar, sağlık sorunlarımızın çok kısa bir tanıtımı, yani özetidir.
Oysa, sağlık alanında o kadar çok olaylar yaşanıyor ve o kadar çok yakınmalar var ki.
Şimdi size biraz da, sevindirici ve iç açıcı bir haber vermeye çalışayım.
Saray Yeni Devlet Hastanesi, Açılıyor!
1980’li yıllara kadar Saray’da bir Devlet Hastanesi yoktu. Hastalar, genellikle serbest hekimlere ve hastane için de, daha çok Çorlu’ya ya da İstanbul’a gidiyorlardı.
1980’li yıllara gelindiğinde, bir hayırseverin bağışladığı arsanın üstüne şimdiki hastane yapıldı ve yine bir hayırsever tarafından hastaneye ek bir bina yapılarak, hastane genişletildi.
Hastaneye ne başlangıçta, ne de daha sonra halkın ihtiyaç duyduğu dallarda yeterli hekim verilmedi.
Özellikle ve ısrarla beklenen bir Göz, Kulak ve Ortopedi Uzmanını hastanede görmek mümkün olmadı. Kaldı ki, hastane ek binasının açılışına gelen Sağlık Bakanı söz verdiği halde, hekim ihtiyacı bir türlü karşılanamadı.
Hem fiziki imkanların, hem de hekim çeşidi ve sayısının yetersiz kalması, yeni bir hastanenin yapılmasını gerektirince, işte bu yapıldı.
Küçükyoncalı Mahallesi’ne giden yolun üstüne ve geniş bir alana yapılan yeni Devlet Hastanesi, pek de güzel oldu.
Hastanenin inşaatı ve düzenlemesi, bitmek üzere. Yeni hastaneyi gezdim ve çok beğendim. Kimi eksikleri var, ama şimdilik açılmaya engel değil bunlar.
İki gün önce, Tekirdağ Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri, Seyit Ali Gümüştaş ile görüştüm.
Seyit Ali Bey, hastanenin yapımını çok yakından takip ediyor ve verdiği bilgiye göre, sık sık Saray’a gelip, inşaatın denetiminde bulunuyordu. Anlaşılan o ki, hastanenin yapımında büyük emeği vardı.
Eski Hastane Binası, Ne Olacak?
Halkımız arasında çeşitli söylentiler var. Doğrusunu, Hastanenin Başhekimi Uz. Dr. Levent Alper’den öğrenmeye çalıştım.
Başhekime göre, iki ihtimal görünüyor. Başhekim, “Yaşlılar Huzurevi ya da Öğrenci Yurdu veya başka bir amaçla kullanılması düşünülüyor.” dedi.
Huzur Evi. Pekala olabilir. Ancak, Sarayda Öğrenci Yurdu’na ihtiyaç yok. Çünkü, yeterli sayıda Yurt var.
Kimi hemşerilerimle konuştum. Halkımız, daha çok Madde Bağımlısı dedikleri uyuşturucu illetine yakalananların tedavisi için burada bir merkez, yani “Amatem” açılmasını istiyorlar.
Başhekimin ifade ettiği gibi, Huzurevi yapılması ya da burada bir Amatem açılması, çok daha uygun olur. Çünkü, ihtiyaç var.
Yazımın başında belirttiğim gibi, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Seyit Ali Gümüş ile yaptığım konuşmayı, yarın ki yazımda okuyacaksınız.
(DEVAMI YARIN)