Moved Permanently

Bu iktidar döneminde, bir tek bunu görmemiş ve duymamıştık. Bu da oldu. Gelen haberlere göre, 2011 seçimlerinde oy kullanan 50 milyon kadar (tam sayısı 49.611.709 kişi) vatandaşımızın, yani benim ve sizin, bütün kimlikbilgilerini çalıp, yaymışlar. Yani, İnternet ortamına koyup, dünyaya duyurmuşlar.

     Haber, yurt dışından geliyor ve bizi açıkça fişliyorlar.

  BU, NE DEMEK?

      Bu, şu demektir. Nüfus Cüzdanınızdaki bütün bilgileri almışlar, önce depolayıp, sonra da yaymışlar.

      “Veri” dedikleri bu bilgiler, bizim mahremimizdir. Yani,gizliliği olan bilgilerdir. O bilgilerle biz, hukuki ve vatandaşlığa ait her türlü işlemi yaptırıyor ve devlete karşı da sorumlu oluyoruz.

       Bizi, o bilgiler tanıtıyor ve öteki vatandaşlardan ayırt ediyor. Tapuya gittiğimiz zaman, o bilgilerle alım-satım yapıyoruz. O bilgilerle ehliyet alıp, araba kullanabiliyoruz. Kısacası, kanun önündeki bütün işlemlerimizi o bilgilerle yaptırabiliyoruz.

BUNDAN SONRA, NELER OLABİLİR?

    Sizi, gözüne kestiren kötü niyetli kişiler, o bilgileri alıp, sizin hakkınızda her türlü işlemi yaptırabilir. Daha doğrusu, her şey sizin iradenizle yapılmış gibi, siz çok büyük sorumlulukların hatta borçların altına girebilirsiniz.

     İsterlerse, sizi çok sevdiğiniz eşinizden bile boşatabilirler. Sizin için Kredi Kartı çıkartıp, kullanabilirler. Sizin adınıza Şirket kurup, sizi borçlandırabilirler. Kısacası, sizin ocağınıza tüy dikip, evinizi barkınızı yıkabilirler.

      Uzmanlar, bunu şöyle açıklıyorlar. “Sahte Kimlikler çıkarabilirler. Sizin adınıza kefil olabilirler ve ticaret yapabilirler. Kredi çekebilirler. Şirket kurabilirler. Mal veya hizmet satın alabilirler. Bankadaki bütün paranızı çekebilirler.”

     Aklınıza, başka ne kötülük gelirse, hepsini yapabilirler.

ŞU SORUMSUZLUĞA BAKIN

 Ulaştırma Bakanı açıklama yapıyor ve “Korkmayın.” diyor. İyi, ama nasıl korkmayalım? Bunun garantisi ne? Şimdiye kadar bu sahte ya da taklit kimlikler yüzünden, nice yuvalar yıkıldı ve intiharlar oldu. Nice insanların canı yandı.

    Bakan, halkın gözünün içine baka baka,“Bunu Paralelciler yapmış”diyor. Şu sorumsuzluğa, cevaba ve gerekçeye bakınız.

      Siz, Bakan ve hükümet yetkilisi olarak kendinizi koruyabilirsiniz. Ama, bu halk bu sahtekârlara karşı kendini nasıl koruyacak?

      En azından, halkımız tedirgin oldu. Şimdi, her duyduğundan ve olaydan tedirgin olacak. Sizin göreviniz vatandaşın güven ve huzurunu sağlamaktır. Güvenlik böyle mi sağlanıyor?

 O HALDE, NE YAPILABİLİR?

     İşi, bu Bakan Bey gibi hafife almamak gerekir. İlk alınacak tedbir, T.C Kimlik Numarası ya da Vatandaşlık numarası dediğimiz ve her gün her yerde kullandığımız o numaraları değiştirmek olmalıdır.

      Onu da devlet yapacaktır.

Söz konusu bilgiler, bu numaralara bağlı ve kayıtlı oldukları için, bilgilerin kolay kullanımı kısmen de olsa önlenmiş olur.

      Vatandaşının mahremiyetini koruyamayan bir devlet ve o devleti yöneten iktidar, başka neyi koruyabilir ki?

      Bu olay başka bir ülkede olsa, o iktidar ayakta durabilir mi? Hiç kuşkunuz olmasın ki, iktidar bu bilgileri seçim zamanında kendi oylarını artırmak için kullandı. Yüksek Seçim Kurulu’ndan ya da Nüfus Genel Müdürlüğü’nden aldığı bu verileri koruyamadı.

      Her vatandaş, bundan sonra başına gelecekler için hazırlıklı olmalıdır.  Benden söylemesi.“Donumuza kadar girmişler.” sözü, boşuna söylenmemiştir.