Ataması yapılmadığı için bu güne kadar 42 Öğretmenin intihar ettiği ifade ediliyor. Milli Eğitim Bakanı; “Onlar, gösteriş için intihar etti.” diyor. Bakan da, bir gösteriş yapsa, ne olur?
Türk Milli Eğitim Sistemi, bu iktidar dönemindeki kadar bozulmadı ve ağır bir darbe yemedi.
Eğitimle ilgili bütün kuralları değiştirdiler. Türkiye’yi çağın gerisine götürmek ve eğitimde Osmanlı’yı geri getirmek için, her yola başvurdular.
Bir ara, Medreselerin yeniden açılacağı korkusu ve kuşkusuna bile kapıldım. Çünkü, eski çağlar çok geride kalmış, devrimiz artık “Bilgi Çağı”na ulaşmıştı.
13 yıldan beri tek başına iktidarda olan AKP döneminde, başında akademik titri de bulunan çok sayıda Milli Eğitim Bakanı geldi, geçti.
İnternete baktığımızda, Başbakanla duygusal yakınlık kurup da, eşinden boşanan bir kadın Eğitim Bakanından bile söz ediliyordu.
Orası, bizi ilgilendirmez, ama muhafazakar bir iktidar döneminde böyle olayların yaşanması ve eğitimin çağın dışına atılmak istenmesi, herkesi, hepimizi ilgilendiriyordu.
EĞİTİM FAKÜLTELERİ, LEBA LEB!
Yani, ağzına kadar dolu. Eskiden İlkokullara öğretmen yetiştiren İlk Öğretmen Okulları, Ortaokul ve Liselere öğretmen yetiştiren Eğitim Enstitüleri ve Fen ya da Edebiyat Fakülteleri vardı.
Yetiştirdikleri öğretmenler, okullarını bitirir bitirmez, tayin oluyor ve görevlerine başlıyorlardı.
Onlar, salt öğretmen olmak için okuduklarından, o düşünceyle yetişiyor ve hazırlanıyorlardı.
İşin en önemli tarafıysa, bu okullara ülkenin öğretmen ihtiyacı kadar öğrenci alınıyordu. O sebeple, mezunların hepsi hemen atanabiliyordu.
Şimdi ise, olayı tersine çevirdiler. Yeni açılan Üniversitelerle birlikte, bunların bünyesinde çok sayıda Eğitim Fakültesi açtılar. Öğretmen Okulları ile Eğitim Enstitülerini ise, kaldırdılar, kapattılar.
Öncelikle, gençlerde öğretmen yetişme ve öğretmen olma ruhunu öldürdüler. Başka fakültelere girme umudu olmayanlar, bu Fakültelere hücum ettiler.
Bakanlık, ülkenin gelecekte yıllara göre öğretmen ihtiyacını düşünmeden ve hesaplamadan, bu Fakültelere öğrenci alımına izin verdi.
Yüksek Öğretim Kurulu da, memleketin bu durumunu hiçbir şekilde dikkate ve gündemine almadı.
Böylece, çok sayıda yetişen öğretmen adayı atanma bekleyince, istekleri olmadı ve hemen çoğu işsiz kaldı.
Bildirilen rakamlara göre, kimileri 300, kimileri 200 bin Öğretmen adayının halen atama beklediği söyleniyor.
Yıllardan beri, atama bekleyenler var. Kimileri geçim darlığına düşünce, başka işler yapıyor ve başka mesleklere giriyorlar.
Polislik, kapılarda güvenlik ve Belediyelerde çöpçülük yapanlar bile var.
42 ÖĞRETMEN ADAYI, İNTİHAR ETMİŞ!
Şimdiye kadar, ataması yapılmadığı için, 42 Öğretmen adayının intihar ettiği söyleniyor.
Milli Eğitim Bakanı, yaptığı açıklamada bunun sebebini açıklamış ve demiş ki; “Onlar, gösteriş olsun” diye intihar ettiler. Yani, “Şov yaptılar” demek istiyor.
Gösteriş için intihar edildiğini, ilk defa duydum. Ve, hemen aklıma geldi. “Gösteriş” halk dilinde, “şov yapmak, caka satmak ve fiyaka” demektir.
Milli Eğitim Bakanı Prof. olduğu için, gösterişin ne olduğunu çok iyi bilir.
Kendisi de bir “gösteriş yapsa da”, şu eğitim sistemimiz düzelip, artık doğru bir yola girse.