Olur mu? İkisi olduğuna göre, üçüncüsü neden olmasın? Ben de diyorum ki, neden olsun? Yaşamak ve huzur, insanlara batıyor mu? Mesela, bazılarına.
Ortadoğu’da yaşanan olaylar, büyük devletleri de işin içine sokunca, işler iyice karıştı
Hatırlayınız, Birinci Dünya Savaşı, Avusturya-Macar İmparatorluğu Velihat Prensi Ferdinand’ın Saray Bosna’da öldürülmesi bahane edilerek 1914 yılında çıkmış, Almanya’nın çevirdiği bir numara ile, bir yıl sonra Osmanlı Devleti de, bu savaşa katılmak zorunda kalmıştı.
Savaşın esas sebepleri ise; İngilizler ve Almanlar arasındaki ekonomik rekabet, Silahlanma yarışının hızlanması, Fransız ihtilalinin sebep ve sonuçları, devletlerarası bloklaşma, Avusturya ve Rusya’nın Balkanlara göz dikmesi olarak söylenebilir.
Savaşa bizden başka, Almanya, Avusturya, Macaristan, Bulgaristan, İngiltere, Rusya, Fransa, Japonya, Romanya, Portekiz, Amerika, Brezilya ve Yunanistan katıldılar.
Sonuç olarak, savaş 1918’de bitti, Osmanlı’da bitti. Atatürk’ün sayesinde külleri üzerinde bu günkü Türkiye Devleti kurulabildi.
O olmasaydı, bugün o Atatürk düşmanlarının da hiç biri olmayacaktı, ama gelin onlara sorun bakalım.
İkinci Dünya Savaşı ise, seçimle iş başına gelip, sonradan diktatörleşen Adolf Hitler’in, 1939 yılında Polonya’ya saldırmasıyla başlamış, savaşın bittiği 1945 yılı sonunda Almanya ortasından ikiye bölünmüş ve hem ülke, hem de savaşı çıkaran çılgın Hitler büyük bir felakete uğramıştı.
Amerika’nın Japonya’ya meşhur o atom bombasını atmasıyla savaş bittiyse de, bombanın Japonya’da izleri hala bulunmaktadır.
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün basireti sayesinde bu savaşa girmeyen Türkiye, aynen varlığını korumuştur. İki “ayyaş” tan biri olan(!) İnönü sayesinde, bu gün hayattayız ve ayaktayız.
ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI ÇIKAR MI?
Hiç kimse, çıkmasını istemez. Bırakın Üçüncü Dünya Savaşını, hiç kimse herhangi bir yerde, mevzii de olsa her hangi bir savaşın çıkmasını katiyen istemez.
Kendisi, savaşların içinden gelen Büyük Atatürk bile, savaşın insanlığın felaketi olacağını söylemiş ve bugün bütün dünyada tasvip gören o meşhur, ”Yurtta ve Dünyada Barış” sloganını ortaya atmıştır.
Amerika’nın Irak’ı işgal etmesiyle Ortadoğu’da başlayan olaylar, son çıkarılan Suriye Olayı’ndan sonra doruk yapmış, işin içine Rusya ve Amerika yeniden girince, işler çok tehlikeli bir boyuta taşınmıştır.
Eski Başbakan ve şimdiki Cumhurbaşkanımızın salt mezhep sebebiyle Suriye’yi hedef alması ve bu işi yaparken Amerika’dan yeterli oranda destek görmemesi, bu bölgede bizi yalnız bırakmıştır.
Hele, bir uçak düşürme olayından sonra işler iyice kızışmış ve başlatılan “sidik yarışı” üçüncü Dünya Harbine göz kırpmaya başlamıştır.
Bunu ben değil, Putin’in ağzının içine bakan Rusya Başbakanı Medyedev söylüyor ve bu kişi Üçüncü Dünya Harbi’nin çıkabileceğinden söz ediyor.
Birleşmiş Milletler, böyle bir savaşın çıkmaması için elinden geleni yapar. Yapar, ama Birleşmiş Milletlerde Amerika ve Rusya söz sahibi olduklarına göre, kararı yine bu iki ülke verecektir.
Muhtemel savaş, Ortadoğu’da çıkacağına göre, Türkiye’nin bunun dışında kalması mümkün olamaz.
“Kraldan kralcı” davranışlarıyla dikkati çeken bizim yöneticilerimiz, elbette Amerika’nın yanında yer alacaktır. 93 Harbi’nde Yeşilköy’e kadar gelen Ruslar bu kere, yatak odalarımıza kadar girebilecektir.
Harbin, hiç bir şakası yoktur. Atom felaketinin yaygın olduğu dünyada, çıkabilecek bir üçüncü Dünya Harbi çabuk bitecek, çünkü harbe karışanlar da çabuk biteceklerdir.
Almanya, Hitler’in marifetiyle (!), o büyük harbe ve büyük felakete sürüklenirken, eğer girersek bizi bu harbe sizce kim sürükleyebilir?
İyi düşünmek ve akıllı olmak lazım.
