Vallahi ben atmadım. CHP’li bir Milletvekili atmış. Ben Vekil değilim. Bu resmi, duvardan hangi Vekil çıkarıp da, çöp kutusuna attı acaba?
Adalet ve Kalkınma Partisi’nden bir vekil bunu yapmış olsaydı, kendilerine göre bir haklı neden bulabilirlerdi. Onlara sordum, “Atatürk’e karşı böyle aleni bir saygısızlık yapmak, aklımızın ucundan bile geçmez.” dediler ve bunu çok samimi bir şekilde söylediler. Doğru söylediler ve inandım.
Peki, kim bu Vekil ve bunu neden yaptı? Bu Milletvekilinin, Cumhuriyet Halk Partili olduğu kesin. Çünkü, bu olayı gördüğünü söyleyen Milletvekili de Cumhuriyet Halk Partili. Bu Vekil, “Olay, gözümün önünde oldu” diyor. Yani “Gözlerimle gördüm.” demek istiyor. Daha ne desin ki?
Bense, önce şunu merak ediyorum. Ey ahmak insan, madem ki bir Atatürk düşmanısın. CHP’de işin ne? Senin gibi bir Atatürk düşmanını değil CHP, hiçbir siyasi parti kabul etmez. Çünkü, öteki partilerin hiç birinde böyle bir olay, böyle bir Atatürk saygısızlığı yaşanmadı.
AYLİN NAZLIAKA, İDDİASINDA ISRARLI
Aylin Nazlıaka adlı Ankara Milletvekili, CHP’den ikinci defa Milletvekili seçilmiş. “Olayı ben gördüm. Çünkü, olay gözlerimin önünde oldu.” diyor. Ve, bunda ısrar ediyor.
Kendisi, bu ismi açıklamamasına rağmen, gözler partinin İzmir Milletvekili Zeynep Altıok üstüne çevrildi. Ama, Altıok inkar etti. Kemal Kılıçdaroğlu da, onu Genel Başkan Yardımcısı yaptı.
Altıok, inkar edince, bu vekilin kim olduğunun Aylin Nazlıaka tarafından açıklanması istendi ve beklendi.
Nazlıaka, “Açıklamam.” dedi. Geriye, iki ihtimal kalıyordu. Nazlıaka, ya birilerine iftira ediyor, ya da bir Atatürk düşmanını gizliyordu
O zaman biz de diyoruz ki, “Senin hiç kimseye iftira etmeye hakkın yok.” Eğer, iddian iftira değilse, “Senin, bir Atatürk düşmanını savunmaya ve gizlemeye de hakkın yok.”
Değerli okuyucularım; Atatürk’ün kurduğu bir partinin mensubu olmakla övünenlerin, bu işin peşini bırakmamaları gerekiyor.
Nitekim, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, “Bunu yapanın, gözünün yaşına bakmayacağını…” söyledi. Söyledi, ama işin takibi kaplumbağa hızıyla yürüyor.
PEKİ, BUNDAN SONRA NE OLABİLİR?
Yine iki ihtimal var. İftira ettiği savıyla ve ihraç talebiyle partinin yetkili kuruluna sevk edilen Aylin Nazlıaka, partili bir Milletvekiline iftira etmekten, partiden ihraç edilebilir. İyi de olur. Çünkü, iftira çok büyük. Ve çok kötü.
Yok, iftira değil de, olay gerçek ise, Aylin Nazlıaka bu vekili açıklar ve gerçek ortaya çıkmış, kendisi de hem müfteri olmaktan, hem de partiden atılmaktan kurtulmuş olur.
Değerli okuyucularım; üçüncü bir ihtimal daha var. “O da ölmek mi dersin.” demeyin. O söz şarkıda var.
Üçüncü ihtimal, Kemal Kılıçdaroğlu, bütün gerçeklerin ve yüce Atatürk’ün saygınlığının üstüne yatar ve hiç kimseye bir şey yapılmaz. Yani, olayın üstü örtülür.
Bundan sonra da “Biz, Atatürk’ün partisiyiz. Atatürk’e söz söyletmeyiz.” diye, Atatürk istismarı ve goygoyculuğu yapamazlar.
Şayet yaparlarsa, bu Atatürk’ü kullanmak olur ki, bunu artık hiç kimse yutmaz.
Bana kalırsa, olay gerçekten çok vahim. Duvardan Atatürk’ün resmini kaldırıp, çöp kutusuna atmak çok büyük saygısızlık ve Atatürk’e karşı çok büyük bir hakaret ve ihanet.
Bunu yapan kim olursa olsun, Atatürk’e karşı yapılmış olması çok şaşırtıcı. Bir CHP’li Milletvekili tarafından yapılmış olması ise, daha çok şaşırtıcı.
Bunu yapan mutlaka bulunmalı, ortaya çıkarılmalı ve o partide asla tutulmamalıdır.