DEVA Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ali Babacan, Sözcü TV’de Alişer Delek’le Liderler Özel programında gazeteciler Uğur Dündar, İpek Özbey ve Oğuz Demir’in sorularını yanıtladı. Babacan, İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu’na Erzurum’da yapılan saldırıyı, yolsuzluk iddialarını, geçiş sürecini ve ekonomiyi değerlendirdi.
İmamoğlu’na yapılan saldırıya ilişkin konuşan Babacan, Cumhurbaşkanının şiddete meşruiyet kazandıracak söylemde bulunamayacağını söyleyerek Erdoğan’ı göreve çağırdı.
Babacan’ın ifadelerinden öne çıkanlar şöyle:
‘Cumhurbaşkanı, şiddete meşruiyet kazandıracak söylemde bulunamaz’
“Erzurum’daki olaylar gerçekten son derece üzücü. Ama aynı zamanda kaygı verici. Mesele hakarete varırsa veya Erzurum’daki gibi şiddete doğru taşarsa orada kırmızı çizgilerin çizilmesi lazım. Şiddetin gerekçesi olmaz. Şiddete meşruiyet zemini sağlanmaz. Hele hele bir ülkenin cumhurbaşkanı taşlı bir şiddet olayının adeta daha önceki sloganlarla bağını kurarak meşruiyet kazandıracak bir söylemde bulunamaz. Böyle yaklaştıktan sonra zaten savcılar hareket etmekten korkarlar. Yargı üzerindeki baskıyı biliyoruz.”
‘Savcılık süreçleri derhal başlatılmalı’
“Yapılması gereken derhal, hızlı bir şekilde hem o taşları atanlar hem de onlara göz yumanlarla ilgili savcılık süreçlerinin derhal başlatılmasıdır. Aksi halde seçime giderken bu olanlardan cesaret alanlar olabilir. Bu kötü hareket başka yerlerde örnek olabilir. Kategorik olarak şiddeti reddetmek gerekir. Nihai sorumluluk ülkenin cumhurbaşkanının. Sayın Erdoğan, seçime giderken şiddet hareketlerine karşı kategorik bir duruş ortaya koymazsa, bundan sonraki şiddet olaylarının da önünü açan bir tutum demektir.”
‘Sayın Erdoğan’ı göreve çağırıyorum’
“Sayın Bahçeli’nin ettiği lafı düşünebiliyor musunuz? ‘Vücuda mermi almak’ bu nasıl bir kafadır? Savaşa gitmiyoruz ki seçime gidiyoruz. Sayın Erdoğan profil fotoğrafını değiştirdi, askeri kıyafeti andıran bir ceketle şimdi. Bunlar riskli ve tehlikeli tutumlar. Ülkenin cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ı göreve çağırıyorum: Görevi, bu ülkenin güvenliğini sağlamaktır. Şiddete kim kalkışırsa, ona engel olacak mekanizmayı çalıştırmaktır. Sorumluluk kendisindedir.”
‘Oradaki polislerimizin derhal harekete geçmeleri lazım’
“Taş atma olayı karşısında polisin harekete geçmemesi, merkezileşen yönetim zihniyetinin sonucu. Bu iş ‘Ben il emniyet müdürüne sorayım, o da gitsin valiye sorsun’ diye yürümez. Oradaki polislerimizin, başlarındaki amirin derhal harekete geçmeleri lazım. Yukarıdan talimat gelmeden kimse hiçbir konuda hiçbir şey yapmak istemiyor.”
‘Ülkeye zarar verip gitmenin ağır yaptırımı olur’
“‘Giderek ayak bir tahribat yapıp giderler mi?’ diye soranlar oluyor. Ben de onlara ‘Bu kriminal vakadır’ diyorum. Sorumluluk noktasında olan, imza yetkisinde olan bir bürokrat sadece gelecek iktidarın işini zorlaştırmak için ülkeye zarar verir giderse; bunun ağır yaptırımı olur.”
‘Hiçbir sandık boş kalmayacak’
“Altı parti bir araya gelerek iş birliği yaptık; 200 bin sandığın tamamında sandık görevlilerimiz bulunacak, hiçbir sandık boş kalmayacak. Vatandaşlarımıza tekrar çağrı yapıyorum. Demokrasimize sahip çıkmak isteyen vatandaşlarımızın hepsi müşahit olabilirler.”
‘Ali Yeşildağ ismini hiç duymamıştım’
“Yeşildağ ailesiyle ben hiç görüşmedim. Bilmediğim ve tanımadığım insanlar. Hele Ali Yeşildağ ismini de hiç duymamıştım. Hasan Yeşildağ’la da hiç tanışmadık ama Sayın Erdoğan’ın hapishane arkadaşı olarak sadece ismen ve gıyaben tanıyorum. Bir hukukumuz, görüşmüşlüğümüz yok.”
Şeffaf olursak kişi başı milli gelir yükseliyor’
“Yolsuzluk maalesef bütün ülkelerde az veya çok miktarda var. Önemli olan yolsuzluğu minimize edebilmek. Uluslararası Şeffaflık Örgütü her yıl yaptığı araştırmayla şeffaflık endeksi yayınlıyor. Türkiye 2002’de kötü bir noktada. 2012-2013’e kadar Türkiye Şeffaflık Endeksi’nde yükseliyor. Ondan sonra tekrar kötüye gidiş başlıyor. Ne kadar şeffaf olursak, işler ne kadar rekabetle yürürse ülkede kişi başına düşen milli gelir yükseliyor. Yolsuzluk çoğaldıkça da ülke fakirleşiyor. Bu kadar açık.”
“‘Yolsuzlukla mücadelede sağlam duruş ortaya konmazsa, AK Parti için beka meselesi haline gelecek’ diyordum”
“Ak ne demek? Lekesiz, beyaz, temiz demek. Başbakan yardımcısıyken, hükümetin içindeyken, çok sayıda televizyon ve kürsü konuşmasında ‘Partinin ismi ‘ak’ iken yolsuzlukla mücadele konusunda sağlam bir duruş ortaya konmazsa bu parti için beka meselesi haline gelecek’ diyordum. Bu açıklıkla söylüyordum.”
‘Harcamacı bakanlıklarda sorunlar çoğalmaya başlayınca bunu mesele haline getirdik’
“Harcamacı bakanlıklar var. Kimdi bunlar? Mesela başta en çok harcayan Ulaştırma Bakanlığıdır, Devlet Su İşleri’nin bağlı olduğu bakanlık falan filan. Bunlara ‘harcamacı bakanlık’ deriz. Bizimkisi ise parayı toplayan, nakit imkanlarını sağlayan, Hazine’den, Merkez Bankası’ndan sorumlu bir bakanlık. Harcamacı bakanlıklar tarafında bireysel, münferit veya sistematik sorunlar çoğalmaya başlayınca biz bunu mesela haline getirdik ve çalışmalar yaptık.”
“Hazırlıklarımız reddedildi, Erdoğan ‘İl başkanı bulamam’ dedi”
“Yolsuzlukla mücadele yasası, siyasi etik yasası, imar rantlarının vergilendirilip kayıt altına alınması, dikey yapılaşmayı önlemek ve orada oluşan yolsuzluğu tıkamakla alakalı çalışmaların hepsini hazırladık. Çalışma heyetinde, ekibi tekniği sağlam, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı ve ekibindeki gençlerden, Maliye Bakanlığı’ndan şuradan buradan Sayın Erdoğan’ın güvendiği insanlardan oluşturdum. Benim de güvendiğim insanlar. Hepsini hazırladık fakat yaptığımız her çalışma reddedildi. Hatta kalabalık bir toplantıda, ‘Ülkede yolsuzluk mu var ki sen bu işlerle uğraşıyorsun? dedi. Basına düştüğü için söylüyorum; ‘Bu dediklerimi yaparsan ben partime il başkanı, ilçe başkanı bulamam’ dedi.”
Sakladığım tek dosya var’
“Bakanlık dönemimle alakalı sakladığım tek bir dosya var. O da yolsuzlukla mücadele, siyasi etik ve imar rantlarıyla ilgili dosya. Onu hazırlayıp yapamadık ya, içimde kaldı. Oradaki ana unsurların hepsini çalışmalarımıza koyduk.”
‘Enflasyonla mücadelede maliye ve bankacılık politikalarıyla uyumlu çalışmamız lazım’
“Temel hedefimiz, enflasyonla mücadele. Burada öncü kuruluşumuz Merkez Bankası ama maliye politikasıyla ve bankacılık politikasıyla, Merkez Bankası’nın o çabasını destekleyerek, o çabayla uyumlu çalışmamız lazım. Bizim derdimiz enflasyonla. En kısa zamanda tek haneye inmesi temel hedefimiz.”
‘Rakamsal boyutla ilgili çalışma seçimden sonra çünkü veriler karanlıkta’
“Ortak politikalar mutabakat metninde genel politikaları yazdık. Bunun bir de rakamlara tercüme edilecek bir çalışması gerekiyor. Farklı disiplinlerden gelen ve farklı kurumlardan oluşan arkadaşlarımızın beraberce çalışmasıyla oluşacak. Ona biz ‘ekonominin genel dengesi’ diyoruz. Enflasyon hedefi ile diyelim ki büyümenin uyumlu olması lazım. İstihdamın onunla tutarlı olması lazım. Merkez Bankası’nın, BDDK’nın, yerine göre SPK’nın ve tabii ki Hazine ve Maliye’nin o genel çerçeveye uygun ve birbiriyle uyumlu politikalar uygulaması lazım. İşin rakamsal boyutuyla ilgili çalışma ancak seçimden sonra yapılacak çünkü devletin pek çok verisi karanlıkta, göremiyoruz.”
‘Bütün bu saçma sapan işler 3-5 kişiye para kazandırmak için mi?’
“Çift kur oluştu piyasada. Tahtakale piyasasında dolar alımı 20,50 TL, 20,60 TL, 20,70 TL. Bankalar 19 küsur gösteriyor. ‘Ver bakalım’ diyorsun, ‘Satamam’ diyor. Acaba birileri 19 buçuktan alıp 20 buçuğa satıyor mu? Birileri arada çok büyük para mı kazanıyor? Emin değilim. Hatta bütün bu ekonomik model, bu saçma sapan işler acaba 3-5 kişiye para kazandırmak için mi? Yatırım ihaleleri tek tek yatırım projeleri ama bir de koskoca Merkez Bankası’nı, Hazine’yi ilgilendiren yüz milyarlarca dolarlık işlemler var. Buralarda bizim tamamen saçma gördüğümüz işlerin arkasında başka şeyler mi var? Bunun üç tür denetimi var: İdarim denetim, yargı denetimi, Meclis denetimi. Üçü de çalıştırılacak. Çünkü doğru, hesaptan kaçmaz.”
‘Dini özgürlükler konusunda kötü döneme girme korkusu yersiz’
“‘Acaba Türkiye dini özgürlükler konusunda yeniden kötü bir döneme girer mi, girmez mi’ diye içten içe korkular var. Korkunun tamamen yersiz olduğunu söylüyoruz. Merak etmeyin, öyle bir şey olmaz artık, mümkün değil. Sosyal yardım, sosyal destek bir haktır. Parti üyeliği ayırt etmeksizin hak eden vatandaşlarımızın hepsi alacaktır. Üstelik bu destekler, insan onuruna yaraşır bir hayat seviyesine ulaşacak kadar güncellenecektir. İnsanlar AK Parti’ye de MHP’ye de üye olsa yardıma ihtiyacı varsa hakkın aynen devam ettiğini görecekler.”
|