Özel Optimed Hastanesi Uzman Klinik Psikolog ve Aile Danışmanı Aslı Çağla Döner 8 Mart Dünya Kadınlar Gününün Emekçi Kadınlar Günü olduğunu vurguladı. Ayrıca kadının kendisini geliştirerek, şiddetsiz iletişim gerçekleştirebileceğini ve bu doğrultuda çocuklar yetiştireceğini, bunun da toplumda şiddete dur demenin bir yolu olduğunu anlattı.
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ KUTLAMA MI? YOKSA KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ ANMA MI?
Son yıllarda dikkatimi çekmekte olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadınların eşit haklar için verdikleri direnişlerinden çok şiddetle baş etme, şiddete maruz kalma direnişlerine dönüşmüş olmasıdır. Türkiye’de kadınlar günü denildiğinde akla ilk gelen kadına yönelik şiddet konusu olmakta.
Aslı Çağla Döner diyor ki: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün, kadına yönelik şiddetle anılarak topluma yönelik negatif hipnoz yapılması yerine kadınların emek gösterip başarı elde ettiği, kendilerini geliştirdiği, eğitime açık olduğu hikayelerin ön plana çıkarılması gerektiğine inanıyorum. Kadına yönelik şiddeti yine kadının kendi gelişimine verdiği önem kurtaracaktır. Çünkü kendi gelişimine, değişimine önem veren kadın yetiştirdiği çocuğa da bu algıyı taşıyacaktır. Bununla birlikte, şiddet yanlısı insanların rehabilite edilmesine yönelik üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve devletin işbirliği yapacağı projelerin geliştirilmesi uzun vade de toplumdaki şiddetin önüne geçebileceğini düşünüyorum.
ŞİDDET NEDİR?
Şiddet davranışı kuşaktan kuşağa geçiş göstermekte olan hem kadın hem de erkeklerin öğrendiği bir olgudur.
ŞİDDET VAR OLAN BİR SEBEBİN SONUCUDUR, NEDENLERİNİ ARAŞTIRMADAN ÇÖZEMEYİZ!
Ülke olarak her gün kadına yönelik şiddet haberlerine rastlıyoruz. Bugün, kadının yaşadığı fiziksel, duygusal, psikolojik, ekonomik, cinsel şiddet ne yazık ki sona ermiyor. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün 2009 yılında gerçekleştirdiği Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’ında; Türkiye’de 100 kadından 42’si eşinden veya partnerinden fiziksel veya cinsel şiddet görüyor. Bu oranın yüksek olması da bizi şiddetin sebeplerini anlamaya yönlendirmeli diye düşünüyorum. Çünkü şiddet var olan bir sebebin sonucudur. Şiddetin nedenlerinin araştırılması gerekmektedir. Nedenlerini araştırmadan sonucu çözemeyiz.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN NEDENLERİ...
Kadına yönelik şiddetin nedenlerine baktığımızda, psikolojik, biyolojik, feminist ve sosyolojik açıdan yaklaşımlar söz konusudur. Biyolojik faktörler, kişideki saldırgan davranışların genel olarak limbik sistem ile beynin temporal ve frontal lobları ile ilişkisinden bahsetmektedir. Psikolojik faktörler, ailesinde şiddet gören bir kişinin şiddet uygulayan bir yetişkin olma ihtimali üzerinde durur. Aynı zamanda bazı kişilik bozukluklarında şiddet içeren davranışlar sık görülmektedir. Sosyoekonomik faktörler ise, ekonomik faktörler ve evlilikte yaşanan sorunların çözümlenememesinin şiddete dönüşmesinden bahsetmektedir.
ÇOCUK YETİŞTİRMEDE SEVGİ İLE DİSİPLİNİ DENGEDE TUTMAK GEREK...
Çocuk ve kadına yönelik fiziksel¸ duygusal ve cinsel şiddetin arkasında yatan genellikle; eğitim¸ toplumsal değer ve kültürel anlayış farklılıklarıdır. Ailenin, çocuk yetiştirme süreçleri de bu noktada önem kazanmakta. Çocuğa şiddet uygulayarak eğitmek anne-babanın yetersizliğini göstermektedir. Çocuk yetiştirmede sevgi ile disiplini dengede tutmak gerekiyor. Disiplin, kar yağışı gibi yavaş ve devamlı olursa tutar. Fırtınayla (şiddetle) yağarsa tutmaz. Yani çocuğa yaklaşım biçiminde anne-babanın tutarlı davranışlar geliştirmesi önemlidir.
|